ogame strikes back

tam bıraktım derken ogame hastalığım yeniden tuttu. şimdi yine imperial march' lar eşliğinde manyaklık derecesinde bilgisayar başında kalkamadan saatler geçecek :) yılbaşı akşamı oturdum ogame oynuyorum. haftaya bir sürü sınav ve ben çalışmadım :) age of empires 3' e fena dadandım onun da başındayım sabah akşam bi yandan uzay gemileri, bir yandan da kalyonlarla hep bir savaş ve mücadele içindeyim, sürekli savaşıyorum ne için? kişisel tatmin :) bu kadar zaman, emek boşuna mı gidiyo diye düşünmeden edemiyo insan :)
ama hayır hiç de boşuna değil yaşasın oyunlar :)

nerde o eski yılbaşları



aah ah bir yılbaşına da şöyle girsek olmaz mı. keşke küresel ısınma başlamadan biraz daha önce doğsaydım diyorum arada :)

giriş fotoğrafı

giriş fotoğrafını değiştirdim. bir kardanadam ve bir yılbaşı ağacı koydum. biraz üstünkörü olmuş gibi duruyo ama önemli olan niyettir :)

yılsonu geliyor

3 gün olmuş yazmıyorum siteye, başıma bi iş geldiğini sanan arkadaşlar polisi aramadan ben yazımı yazayım :P 2005' in son günleri geldi çattı bu sefer bir yılın ne kadar çabuk geçtiğine şaşırmayacağım çünkü bir önceki 31 aralık gecesi " bu 31 aralığı referans noktası olarak alırsan, bir sonraki 31 aralık gelip çattığında yine zaman ne çabuk geçmiş diyeceksin ve bu yıl da neler kaçırdığını düşüneceksin, koca bir yılın ardından mutluluktan çok pişmanlık duyacaksın gel sen beni dinle bi sonraki yılbaşında bunları takma kafaya :P diye gaipten bir ses bunları bana sesli mesaj olarak bırakmıştı :) " artık farklı düşünmek lazım. ama geçen akşam ben bile kendime şaştım ilk defa olmayacağını bildiğim bişeyi zorlamaktansa, kendime yeni bir yol açmaya karar verdim. benim için önemli bir gün.
valla nedendir bilinmez içimde bir mutluluk var yine ( bi doktora gidicem en sonunda nedir bunun sebebi :P ) bu yıl neler yaptım neler değişti. "eroy2005 - bir yılın ardından" yazımı eğer üşenmezsem :P yazıcam. bir yılda neler değişmiş :)

demokrasi

sınavdan çıktıktan sonra ayaküstü sınav değerlendirmesinde herkes bir sonuçta fikir birliğine vardıysa ve benim cevabım onlarınkinden farklıysa, doğru cevap daima çoğunluğun dediği oluyor. demokrasi böyle birşey demek ki.

only time böyle bi klip böyle bi şarkı? hayıırrr!...

yav bu kadar güzel bir şarkıya ( dinlediğinde insanı alıp başka diyarlara götüren bir şarkı ) nasıl bu kadar kötü bir klip çekilir anlamıyorum. ah bu klibi sen çek diyeceklerdi, aah ah nobel ödülü bile kazanırdım :P
yav sabahtan beri 500 kere dinledim neredeyse ama yine dinleyecem :) bari klibin açtığı yarayı kapatsın :P

only time

bazı şarkılar vardır ya sadece sevgilinizle ya da gece tek başına dinlemeniz gereken. bazen boğazını düğümleyen işte bu şarkı onlardan biri...

Who can say where the road goes,
Where the day flows?
Only time...

And who can say if your love grows,
As your heart chose?
Only time...

Who can say why your heart sighs,
As your love flies?
Only time...

And who can say why your heart cries,
When your love dies?
Only time...

Who can say when the roads meet,
That love might be,
In your heart.

And who can say when the day sleeps,
The moon still keeps on moving
If the night keeps all your heart?
Night keeps all your heart...

Who can say if your love grows,
As your heart chose?
Only time...

And who can say where the road goes,
Where the day flows?
Only time...

Who knows?
Only time...

Who knows?
Only time...

yat borusu kaçta çalıyor?

yav olmuyor bir türlü. ne kadar erken yatmak istersem isteyeyim saat 12'den önce yatamıyorum. nedir bu, uyumak istiyorum, erken yatıp geç kalkmak istiyorum :P

ilk kar



oleeeyy kar yağıyo ilk karı hemen sizler için görüntüledim, gerçi uzay boşluğu gibi duruyo ama olsun :))

yav tam oturdum maçı bekliyorum. tv8 eskiden yaptığı ve bir süredir ara veridiği şeyi yapıp yayını kesti! yav bunu şikayet edecem en sonunda niye kesiyolar onu da anlmaıyorum. grrrrr...! neyse sınava çalışmak için ilahi bir işaret olabilir bu :)

spygame...

aslında diğer bir meslek hayalim de ( artık hangisinde çalışacaksam 100 işte aynı anda çalışacam sanki, artık dönüş yok mühendis olacam neyine hala meslek özlemlerimi yazıyosam :P ) orta ve doğu avrupada ajan olarak çalışmak :) zaten prag'ın arka sokakları dedin mi aklıma hep ajan koşuşturmacaları, gizli belgeler, cia, kgb,... vs gelir ama sanki oraları sırf o işler için inşa edilmiş :) neyse olamadık öyle biri kendi işimize bakalım zaten 20 ocak'a kadar sırf finaller ve 2. vizeler var halim duman altı olmuş. bi gün kalkıp da tüm bunların rüya olmasında korkuyorum :P zaten bu gece gördüğüm rüya gerçeğe yakınlık sıralamasında en üstlerde kendine yer bulmuş, gerçek olmadığını anladığım rüyayı kontrol edebilmek matrix' e girmek gibi birşey zaten, kodları değiştirmek kolay :) ama değiştiremediğim rüyalar olduğu zaman da welcome to real world diyecek biri ben de uyanacam diye bekliyorum... bazen sırf rüya görmek için de uyuduğum oluyor ama her uyanışımda aynı yer olduğuna göre gerçek dünya burası, rüyalar sahte oluyor o zaman... uyuduğum zaman da welcome to unreal world diye kimse karşılamıyor beni.

oleey yağmur yağıyor hem de deli gibi, birazdan chelsea - arsenal maçı da var, of bi de yarına sınav olmayacaktı... ama işte herşey birarada olmuyor :P neyse en azından yağmur var penceremi açıp izleyebilirim :) ah bi de kar yağsa da tam olsa her yer bembeyaz pamuk gibi :) çıksak kartopu oynasak, kardanadam yapsak...

sözün özü

yürüyen üç aptal, oturan üç bilgeden daha çok yol alır.


yav özlü söyleyenler de nerden buluyolar bu lafları bilmiyorum ama helal olsun. felsefem bu :)

başlık yok! başka kapıya :P

yav ne yazsam ne yazsam diye düşünüyorum ama birşey aklıma gelmiyo ama içimde de yazmak için büyük bir istek var. hatta anlam veremediğim bir mutluluk ve heyecan topluluğu ( tamam bu sefer kesin kafayı oynattım ben :P ) bi deneme yapayım bakalım olacak mı:)

arrgghh! sol el yüzük, ve orta parmağım delicesine acıyor. aslında parmakların isimlerini ezbere bilmeme rağmen hangisi hangisidir hep karıştırırım :) yav sonuçta iki tane parmağım çok acıyor ve geçen hafta cumartesiden beridir acıyor ama ben bunu görmezden gelip üzerine bir sürü basket maçı yaptım. şükür ki sağ elimi kullanıyorum :) ama illa ki sol ele de top geliyor şu basketbol denen oyunda o zaman canımın acısından başlarım böyle oyuna ayakla oynasak olmaz mı? diye isyanımı dağlara haykırasım geliyor :P voleybol topuyla futbol oynamaya bayılırım, sanki voleybol için değil de futbol için tasarlanmış mübarek :) futbol topundan bile daha rahat oynanıyo. bu yazıyı yazarken de sol elimi kullanıyorum ve yine isyan ve dağlar aklıma geliyor :P yav ben neden kendime eziyet ediyorum gidip tv izleyeyim ahaha ne güzel bazen kafam harbi süper çalışıyor, hatta gidip film de alabilirim ( işte şimdi kendime hayran kaldım :) aynada kendimi görmeliyim, ah ben cinayet sebebiyim :))) )

ahaha ne güzel de yazdım oh be bu günü de kurtardım. yarın ne ola ne getire bakalım...

işte başlıyorum

eveeet, artık dönemin sonu geliyor ve ben bu sefer eşi görülmemiş bir çalışmaya girmeye karar verdim. bi kere de sınava bir önceki gece değil de bir hafta önceden çalışayım bakalım neler olacak. aslında ilk defa böyle bir karar almıyorum ama ilk defa kendimi bu kadar hevesli hissediyorum :) açılın ben geliyorum :P ama şimdi uyuyayım sabah başlarım çalışmaya iyi bir uyku ile kendime geleyim :) hadi bağalım güç benimle olsun :)


belirtmeden geçmeyeyim filmdeki baudelaire kardeşlerden violet'e de aşık oldum :) o ne güzellik ve zeka :) bir insan daha ne isteyebilir? gerçi filmde gördüğüm üzere biraz çalkantılı bir hayatları oluyor ama kim mükemmel ki? :) 18'ini geçsin hemen istemeye gidecem :P ( violet ortadaki, bunu da belirteyim :) ) zaten hep karımın isminin violet olmasını istemişimdir, ya da milla, bi kaç tane daha öncelikli isim vardı ama aklıma gelmedi hepsi şimdi geldikçe yazarım :P

a series of unfortunate events



bir insan eve geldiğinde aşırı yorgunsa o zaman yapılacak en iyi iş nedir? uyumak diyenler yanıldılar :) tabii ki film izlemek :) ben de öyle yapayım dedim "lemony snicket's a series of unfortunate events" (isme bak isme :P) bayadır izlemek istediğim bir filmdi aradan çıkarmış oldum :) mükemmel olmuş, çok beğendim. zaten jim carrey var içinde daha ne olsun. baudelaire kardeşlerin başına gelenler bi yerden sonra beni isyan noktasına getirmiş olsa da filmi izlerken büyük keyif aldım :) sanırım bir film daha izlenir bunun üzerine :)

tüm müzik marketlerde....



beklenen gün geldi, albümüm "wassup man?.." piyasada!..

yağmur

ya offf yağmur da yağamadı gitti, bi yağsa da biraz keyiflensem :) neyse bugün sabahtan akşama kadar film izleyip biraz kafa dinlemek için muhteşem bir gün. hava kapalı olunca gündüz film izlemek daha rahat oluyo. bu gibi durumlarda bir ikileme düşüyor insan acaba eski üçlemeleri mi tekrardan izlesem yoksa yepyeni üç film birden kuşağı mı yapsam diye.
aslında en güzeli sinemaya gitmek ama şimdi oky pendik'ten gelemez ( gelmeye çalışsa ertesi güne zor yetişir, yetişse bile eve nasıl döner, dönse bile sabah okula gidecek çocuk... off içim karardı neyse en iyisi hiç oky'yi rahatsız etmeyeyim :P ) kendi başıma gitsem çıkışta filmi kimle yorumlayacam :) en güzeli kendim evde izleyeyim.

güzel şarkı oldu mu oluyo :P

She sits in her corner
Singing herself to sleep
Wrapped in all of the promises
That no one seems to keep
She no longer cries to herself
No tears left to wash away
Just diaries of empty pages
Feelings gone a stray
But she will sing

Til everything burns
While everyone screams
Burning their lies
Burning my dreams
All of this hate
And all of this pain
I'll burn it all down
As my anger reigns
Til everything burns

Walking through life unnoticed
Knowing that no one cares
Too consumed in their masquerade
No one sees her there
And still she sings

Til everything burns
While everyone screams
Burning their lies
Burning my dreams
All of this hate
And all of this pain
I'll burn it all down
As my anger reigns

Til everything burns
Everything burns
Everything burns
Everything burns
Watching it all fade away
All fade away
Everyone screams
Everyone screams
Watching it all fade away
While everyone screams
Burning down lies
Burning my dreams
All of this hate
And all of this pain
I'll burn it all down
As my anger reigns
Til everything burns
Everything burns
Watching it all fade away
Everything burns
Watching it all fade away

bitti....

desert rose şarkısı ne zaman dinlesem aklıma o gelir, elimde onun bana verdiğin sting cd'si var, ne kadar oldu bunu vereli? 3 yıldan fazla oluyor demek ki o kadar süredir görmüyorum onu, bundan önceki tüm zamanımı onu düşünerek harcadım, başkasıyla bile birlikteyken aklımın bir köşesinde mutlaka o olurdu. ama artık böyle olmamalı o dönmek istemiyorsa benim beklemem çok anlamsız. buradan kendi yoluma gitme zamanım geldi. herşey zamanı gelince biter bu da bitti artık. mutluyum şu an daha önce olmadığım kadar ama hiç hissetmediğim kadar da bir karmaşa var, ama diğer yarım bu savaşı kazandı artık dönüşü olmamalı...
artık kendi yolumda yürüyorum, yolda yanımdan geçenleri sayıyorum. belki de saymıyorum, bana bu yolda eşlik edebilecek birilerini arıyorum...

ben 21 yaşında görünen ama içinde hala 14 yaşında olan biriyim ve bununla gurur duyuyorum :)

ne bu çizgi?


sabah kalktım, içeri güneş girsin de, sağlık dolsun iyi olalım gülelim eğlenelim diye perdeleri açtım ve ne gördüm? yuh! sokakta boydan boya böyle bir çizgi. dedim "acaba gece meteor düştü de ben mi duymadım :P hemen hükümet yetkilileri olayı ört bas etmeye çelışıyolar :) neyse birazdan evden çıkacam o zaman daha yakından bi bakarım ne olmuş diye :)

eray&cenk



işte cenkerdem'in diğer yarısı ve ben :)

eray&erdem



yav ikisini aynı anda yakalayamadım ben de ayrı çektirdim :)
cenkerdemin yarısıyla fotoğraf çektirdim :P

sınav biter notu kalır, hocalar beni hatırlasın :)

ohh sonunda sınav haftaları bitti. gerçi ben de bittim :) ama bugün cenk erdem'in şovu vardı okulda onları izledim, moral maksimum :) fotoğraf da çektirdim onlarla. oky ile benim bayıldığımız iki insandır kendileri. yakından izleyince daha da bi komik oluyolar, aramızda espri yaparken onların ekolünden çok etkileniriz ( kendi aramızda ama dışarıya karşı herkes kendi stilinde espri :) ) neyse artık daha zor günler olacak ama her sorun halledilebilir, pek bi iyimserim bugün, yarın mutlu, ben, kardeşim davutpaşa'da basket oynayacaz çook uzun bir aradan sonra bakalım biraz paslandık ama :)
hangi dalda olursa olsun spor karşılaşması yapmak çok eğlenceli olmuştur benim için, yeteneğim olmasa da "en azından denedim" demek önemli :)

hıııııııı huuuuu diye derin bir nefes alışverişi sonrasında, yazayım yazımı :) birçok şeyi bir arada yapmak zorundayım, arada sırada ( hergün diyelim ona :P ) şikayet etsem de. kaos işler hoşuma gidiyor. ama eğer bunu yapmak istiyorsam, şu anki durumumu değiştirmeliyim. ne yapmam gerektiğini bildiğim halde neden yapmadığımı anladığım gün hiçbir sorunum kalmayacak.
boş şeyler için zamanımı harcıyorum, bu da bana fazlasıyla zarar veriyor. dikkatimi bi türlü yapmam gereken şeyler üstüne yöneltemiyorum. ama bunun da bir sonu olmalı, çünkü zaman denen şey çok hızlı akıp gidiyo ve ben bunu hiç mi hiç sevmiyorum :)
eğer birşeyler başlayacaksa bu şu an olmalı, başlangıcı olan herşeyin bir de sonu varsa önce bunun başlangıcının olması gerek. ve o başlangıcın şu an olmaması için hiçbir sebep yok. evet sebep yok...

the machinist



süper bir film olmuş christian bale'e bu filmden sonra oscar vermedilerse yazık ki ne yazık, muhteşem bir oyunculuk olmuş. biraz fight club, memento, dönüş yok karışımı bir film olmuş ama daha fazla konuşup da izleyecek olanların ağzının tadını kaçırmayayım.
çok etkilendim, güzel bir film izlemekteki zevk çok az şeyde var :P

bir teşekkür bin nasihatten yeaah dir :P

oleeeyyy oley oley oleeeey sınavım iyi geçti :)) tüm gece hiçbirşey yapmadım sabah erkenden ağlamaklı gözlerle gittim ( sabah okula öyle erken gittim ki ben açtım okulun kapısını :P ) ama sağolsun mutlunun sınava kadar bana verdiği öğretileri sayesinde sınavım iyi geçti. teşekkürler mutlu büyüksünn aslansın kaplansın :P

zor şartlar altında ani kararlar almayı, ve bu kararların doğru çıkmasını görmeye bayılıyorum :) ama tam tersi durumlarda da nefret ile doluyorum :P
ama doğaçlama Allah vergisi bi yetenektir, düzgün kullanabilen herkese saygı duyarım. bugün buralara kadar geldiysem hep son anda kendimce bi çözüm bulabildiğim için gelmişimdir. umarım bu sözler bana cesaret verir de sabah sınavdan sonra ağlamaklı gözlerle eve dönmem :P

maç sonu

yok olmuyo nedense bi türlü avrupada dikiş tutturamıyoruz. sağlık olsun, hayır beni üzen nokta maç yüzünden 2 saat boşa gitti sabah sınav var ve ben zerre bişey bilmiyorum bütün gece ayaktayım hatta ondan sonraki gece de ve ondan sonraki gece de :)) eğer vücut iflas etmezse haftasonu bayağı bi uyurum. ağlamak istiyorum :)) nasıl çalışırım onca sayfa ders notu onca soru offf neyse bi yerden başlamak gerek, kahve de içmiyorum nasıl olacak bu iş? ama bunlar bir sınav sanırım bunun sonunda gözümü açtığımda biri bana " welcome to the real world " diyecek gibi geliyor :P
böyle de uçuk bir düşünce de aklıma geldi durup dururken aslında yazı uzatmaya çalışıyorum ki çalışmaya biraz daha geç başlayayım :)

ilk devre bitti

ilk devre sonu maç yorumum: yok hocam yav bu hakemlerle bu şampiyonlar ligi yürümez :P adam faulümüzü vermedi geldi top gol yedik, ayıp yav :)

fener gol gol gol

aaarrrgghhh!! lütfen artık bu akşam fener yensin!!! dillere destan bir gece olsun ( skor önemli değil yeter ki yenelim hükmen galip olsak bile bana eyy :) ) içimde bir heyecan var ama bir de gerçekçilik duygusunun verdiği "bişey olmaz boşuna heyecan yapma" hissi ama fener kazansın bu akşam Allah'ım fenere yardım et!!! kazanalım başka bişey istemiyorum. ( aslında başka isteklerim de var ama bu akşamlık onları unutayım :)) )

nil karaibrahimgil severler müjde!

okul tayfasından bir arkadaş daha nette kendine 3-5 dönüm yer almış ve oraya da forum kurmuş. kendini nil'e adamış yiğit kardeş :) siteye nerden ulaşacağım diye sorarsanız ben size işte kapı burda derim ( yoksa link mi deseydim :) )

staj biter, dert kalır, dostlar beni hatırlasın -bölüm 2-

2003 Eğitim Planı, Elektrik Mühendisliği Bölümü Staj Bilgileri

Staj Adı (Türkçe) Staj Adı (İngilizce) Staj Süresi (İş günü)
GENEL (GENERAL) - 30
MESLEKİ (PROFESSİONAL) - 30



2003 Eğitim Planı, Makina Mühendisliği Bölümü Staj Bilgileri

Staj Adı (Türkçe) Staj Adı (İngilizce) Staj Süresi (İş günü)
DÖKÜM (CASTING) - 10
TALAŞSIZ ŞEKİLLENDİEME (FORMING ) - 10
TALAŞLI ŞEKİLLENDİRME (MACHINING ) - 10
KAYNAK (WELDING) - 10
FABRİKA ORGANİZASYON (PLANT ORGANIZATION ) - 25
İŞLETME (MANAGEMENT) - 25



yav bu kadar staj olur mu yav? daha 23 hafta daha staj yapacam. zaten 3. sınıftayım. stajdan emekli olma hakkı kazanırım herhalde :P okul bitene kadar yarım gün tatil yok ( okul biter staj bitmez :P ) bu gibi durumlarda another brick in the wall dinleyip ( korn söyleyecek ama :) ) " we don't need no education " demek rahatlatıcı oluyo :P bu kadar staj yapana kadar işe girsem 5 yıl deneyimli eleman olur çıkarım :P zaten yaptığım stajın da kabul edilmemesi durumu var onu da tekrarlarsam okul herhalde 2-3 yıl daha uzar, ben de 46 yaşımda filan mezun olurum :))

son kahve

buraya kadardı. artık kahve içmeyi bırakıyorum... bırakmazsam ölücem yav (ahh gözüm acıyo içince :)) )

yeni bir blogger...

evet blog camiası için mühim günlerden biri bugün, burak da artık bir blogger oldu. her zaman farklı ve güzel şeylerle karşımıza çıkacağına inanıyorum. blog camiasına hayırlı ola... :)
sitesine buradan ulaşabilirsiniz

gören var mı?



yav bi daha aklıma geldi sorayım ( ağrı kesicilerden dolayı beyin iptal :P )
kimse tanımıyo mu hakkatten bu kızı? onunla evlenip ev bark sahibi olmak istiyorum, amacım gönül eğlendirmek değil :) böyle bir güzellik görülmüş müdür acaba? kesinlikle hayır :) oky başıma sen sardın bu kızı bul bana nerdedir şimdi :)

bugünkü kaçıncı ağrı kesicimi içtim bilmiyorum ama sonunda başımın ağrısı geçti. ya beynim işlevini yitirdi artık iflas ettiği için ağrımıyo, ya da baş ağrım "yeter artık çocuğun yarın sınavı biraz rahat bırakayım da çalışsın" dedi ilk seçenek daha bi mantıklı geldi bana hangisinin doğru olduğunu görecez bi süre yazı yazmazsam anlayın ki ben gittim :P
anlaşılan bu gece yine günün ilk ışıklarını görüp öyle yatacam sonra da okulda ayılmak için yine kahveye hücum mantığını uygulayacam :)

üst üste içtiğim kahvelerden doğan kafein patlamasından mıdır, yoksa çatlayacak derecede ağrıyan başımın ağrısını dindirmek için sabahtan beridir periyodik arayla :) içtiğim ağrı kesicilerden midir bilmem içimde bir mutluluk rüzgarı esmeye başladı :P neyse anlamsız şekilde mutlu olmak en anlamlı üzüntüden bile yeğdir derim hep ( ilk defa burda dedim ama olsun ahahahaha ) hepsinin üzerine bir de kola içip tam olarak şeker patlamasını da tamam ettikten sonra bu sınav haftası için çalışmaya hazır olurum :) tam da sınav haftaları geldiğinde hasta oluyorum. bu da en gıcık durum.
bu arada "the machinist" filmini herkes mutlaka izlemeli muhteşem bir film ve oyunculuk izlediğim en güzel filmler arasına koydum onu :)
off saat 4 e geliyor çalışmam lazım 5 gün 5 sınav burayı kazasız geçmem lazım yoksa tünelin ucu karanlık olur :)
( başlık konusunda yine kararsızım ne koyacağımı bulamadım :) ööle boş kalsın bari :) )

execute order 66!

bir nedenim var artık...

over a thousand of generations jedi knights were the guardians of peace and justice in the old republic. before the dark times, before the empire...

mist and shadow...

Home is behind
The world ahead
And there are many paths to tread
Through shadow
To the edge of night
Until the stars are all alight

Mist and shadow
Cloud and shape
Hope shall fail
All shall fade

hayatımın en berbat 2 gününü geçirdim, üçüncüsü de kapıda ne yapsam diye oturup düşünmekten başka birşey gelmiyor elimden. bazen acaba baştan beri hatalı olduğum yer neresi diyorum. gittiğin yolun doğru olup olmadığını yola çıktıktan sonra düşünüyorsan, işte o andan itibaren artık yanlış yoldasın. ama böyle olmamalı bu kadar düşmemeliyim. belki de çoktandır düştüğüm yerde yatıyorum, ama bir türlü kalkamıyorum, çünkü üstümdeki ağırlık çok fazla, giderek artan bir ağırlık, kaldırabileceğimi reddettiğimden beri gittikçe ağırlaşan birşey bu. dışarıya karşı güler yüzlü olup içinde karanlık dünyanda yaşamak zor.
mutlu olmak için, güçlü olabilmek için bir neden lazım. neden'imi arıyorum...

yeeennndikkk yeeeeennnndiiiikkkk :)))



oleeeyyyy cimbomu da yendik... milandan kaptığımız tecrübeyi cimboma karşı kullandık :P
uçan brezilyalımız nobre'yi havada yakalamışlar galibiyetimiz resmidir, zaten bu top gol oluyo.
olleeeeeeeyyy çok mutluyum, ama sabah sınava gidecem offff...

bir ben var benden içerü

hep sanat tarihi okumak istemişimdir. ama fransa veya italya'da okumak isterim. veya iklim bilimci olmak da beni mutlu ederdi. jeolog olup dünyanın olmadık yerlerinde taşları incelemek veya arkeolog olup tarihi araştırmalar yapmayı da bir o kadar isterim. veya çok büyük laboratuarlarda ilginç deneyler yapabilmeyi ( konusu ne olursa olsun :P )
bunlardan sadece birini yapmak da yetmeyebilir, ikisini üçünü birarada yapsam aslında daha da mutlu olurum. uyumayı çok seviyorum, geceleri uğraşacak bir meşgale bulursam 2-3 gün uyumadan oturabilirim ( ve sanırım bu kafein beni en sonunda delirtecek :P )
hergün boşa geçiyor gibi bir his var içimde bi türlü o gün yaptıklarımdan tatmin olamıyorum, daha fazla ne yapabilirim diye düşünmekten kendimi alamıyorum. ama asla bir konu üzerine de yoğunlaşamıyorum. ( kafein diyorum, beni hiperaktif yaptı diyorum :P )
ne yaparsam yapayım içimde hep birşey eksik kalıyor diye bir his var, işte onu yok edemiyorum ve bu beni çok rahatsız ediyor... ne kadar çok şeyle uğraşırsam o kadar az duyuyorum bu hissi ne kadar çok yorulursam o kadar çok uyuyabiliyorum o kadar çok rüya görebiliyorum, hayallerime yakın oluyorum o zaman ( uyumanın en sevdiğim yanı :) )

Love is like the ocean, burning in devotion
When you go, go, go, oh no
Feel my heart is burning, when the night is turning
I will go, go, go, oh no

Baby I will love you
Every night and day
Baby I will kiss you
But I have to say

No face, no name, no number
Your love is like a thunder
I'm dancing on a fire, burning in my heart
No face, no name, no number
Oh girl I'm not a hunter
Your love is like desire, burning in my soul
No face, no name, no number
Oh love is like a thunder
Oh love is like the heaven, it's so hard to find
No face, no name, no number
Oh girl I'm not a hunter
Your love is like a river, flowing in my mind

Feel your dreams are flying, dreams are never dieing
I don't go, go, go, oh no
You're eyes tells a story, baby oh don't worry
When you go, go, go, oh no
Baby cause I love you
Forever and today
Baby I will kiss you but I have to say

ben kedileri çoook seviyorum



şu dünyada benden daha çok kedileri seven çok az insan vardır herhalde :) okulda gördüğüm her kediyi sevmek gibi bırakamadığım bir alışkanlığım var. ( burda kediciğin bakışlara bakın hele karizmatik kedicik :) )



basketbol maçlarına gitmeyi pek sevmeyen biriyim. ama efes'in abdi ipekçideki euroleague maçlarına gitmeyi çok seviyorum. sanırım her maça da gidicem güzel bir hobi olabilir bana :) oraya gidip de kaan kural'la fotoğraf çektirmemek olmaz :) gerçi burda biraz kötü çıkmışım ama olsun euroleague uzun bir maraton, bu sene şampiyonuz :)

vize nerden gelir?

şimdi çalışırken aklıma takıldı, bu sınavlara niye vize deniyor? başka ülkeye filan gittiğimiz de yok :P hadi ilk sınava vize dedin niye son sınava final deniyo ( tamam son sınav olduğu için final mantıklı ama ondan öncekiler vize ) ilk sınava çeyrek final, ikinciye yarı final son sınava da final deseler vallahi içim acımıycak :P

sabıırr sabır yaa sabıırrr

şunu fark ettim ki, feci bir sabrım var :) bazen çok sabırsız gibi görüyorum ama beklemek istedikten sonra yıllar yılı bekleyebilmek gibi garip bir özelliğim varmış :)
( bunlar hep strateji oyunlarının suçu, orada doğru anı bekleye bekleye böyle bir sabır taşı moduna girdim :P )

vizeee gelir hoşgeliiir, kağıtları boşveriirr veri veri ver bize not ver bize :P

bir cümlede kullanılmış en anlamsız ve zorlama şarkı sözü denememi de yaptım ya helal olsun :)
aha da şu an bu mesajı yazdıktan sonra da oturup çalışmazsam, halim duman :) ama bırakamıyorum ki yazmayı canım ders çalışmak istemiyo :) bak hala yazmaya çalışıyorum işin kötü yanı da aklıma bişey gelmiyo yazıcak. hmm ne yazsam? ama aklım vizelerde yav ne zaman bitecek bu okul :) aslında hiç bitmesini istemiyorum... saçımın ön tarafları da bi türlü uzamıyo ona sinirim zati :) onu da kafama takıyorum ( dert bir değil ki :P ) bu arada yanlızlık da biraz canımı sıkmaya başlamadı değil ehehehe bak kaç haftadır oky ile de risk oynayamıyoruz o da aklıma takılanlar listesinde yer etti yav amma da dertliymişim :)
neyse bunlar klasik vize haftası öncesi sendromları, bi oturayım bakayım ne olucak :))

ah rome vah rome

ben bu rome oynamayı bırakmazsam 2 haftalık vize haftasından ezilmiş bir şekilde ayrılıcam, ve giderek psikolojimi etkiliyor :) bi ordum olsa dağıtırım huleynnn :P

kim demiş...

bir koç ile bir oğlak asla anlaşamaz diyenlere ben oky - eroy diyorum kardeşim yaaauuvv ilerleyinn.... :P

öenmli gün ve haftalar: öğretmenler günü

öğretmenler günü kutlu olsun tüm öğretmenlerin ( en başta da babamın :) )

tarih dersine giriş: konu1 avrupa hunları :)

karadeniz'in kuzeyinden, romanya ve bulgaristan üzerinden önce yunanistan'a ulaştım selanik'i ele geçirdim. ardından daha da güneye, atina'ya indim. mali durumumu iyice bozulmuştu ve giderek ordum da küçülmeye başlamıştı bizans'ın saldırıları da giderek artıyordu. bir anda iki şehri de kaybettim ve bir avuç ordum kaldı geriye ama askeri deha örneği :) ile iki şehri de geri aldım. efes'i de alarak anadolu'ya ilk adımımı attım. ticareti geliştirmek için girit'i aldım batı roma ile ticarete başladım. bozulan mali durumum bir anda düzeldi ve hız kesmeden istanbul'a yöneldim beklediğimden çok daha az bir direnişle istanbul'u aldım. anadolu'da bütünlüğü sağladım ordan kudüs'e ve sonrasında kahire'ye kadar tüm kıyı şehirleri ele geçirerek ekonomimi daha da güçlendirdim. bu noktaya kadar karşıma çıkan tüm orduları yendim, savaştan kaçmalarına bile izin vermedim. ele geçirdiğim tüm şehirleri yağmaladım halkı kılıçtan geçirdim. bizzat katıldığım 1 savaş hariç hepsini kazandım. şimdi tek hedefim kaldı: roma... eşi benzeri görülmemiş bir savaş için hazırlıklara başladım.
evet yukarıda yazanlar büyük türk büyüklerinden bumin kağan'a veya atilla'ya filan ait değil eroy'a ait :) tüm bunları yapmak koca bir haftasonumu yedi ve bugün girdiğim sınavda bana hiçbir şey kazandırmadı :P aksine doğru dürüst de çalışamadım :)) ama hunların neler yapabileceğini dünyaya gösterdim :)) :P

kışın mutlu olmanın formülü ;)

eldiven + atkı + bere + kalın mont + soğuktan kızarmış bir burun + dışarıda içilen sıcak kahvenin içini ısıtması - yollarda çekilen eziyet + bunu paylaşacak biri veya birileri = sonsuz mutluluk :)))
benim için kışın mutluluğun formülü

yav benim aklıma yine bir başlık gelmedi sendromu bölüm bilmem kaç :)

içimde garip bir kötü his var, ama bir de bir türlü anlam veremediğim garip bir sevinç ve mutluluk yumağı oluşturma hissi :) özel birini görünce heyecanlanmak gibi birşey ( gibi birşey değil ta kendisi :) )
pazartesi kar geliyormuş ki son zamanlarda duyduğum belki de en güzel şey :)

sınava hazırlık..... bölüm 1

birinci çıt, ikinci çıt uç artık iyice dışarı çıkmıştı, yazılamayacak kadar uzun boyuttaydı, ve üçüncü çıt sesi için kaleme basınca derin bir sessizlik ve konsantrasyon içinde kalemin uç boyunu ayarlamaya koyuldum. uçlu kalemlere oldum olası bir bağımlılığım var kurşun kalemle yazarken çıkan ses beynimde sinir fırtınalarına sebep oluyor :P uçlu kalem kullanırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ucun ne kadarlık bölümünün dışarıda kalacağıdır. dışarıda kalan ucu fazla olan kalemle yazarken hep o ucun kırılıp, fırlyayıp gözüme gireceği korkusu içimi kemirir :)) kalemin dışında kalan uç miktarı yazı hızını etkileyen saha dışı ( sanki saha içi faktörler var da :P ) faktörlerin başında geliyor optimum uzunluktaki bir uç sayesinde yazan kişi ucun kırılma korkusu olmadan güven içinde yazabiliyor, ve yazdığı yazıdan daha çok verim alınabiliyor. uç ne çok uzun ne çok kısa olmalı çok kısa olunca da bu sefer kalemin metal ucu deftere değiyor ve benim kafamda kurşun kalem etkisi yapıyor :) ama güzel bir kalemle yazı yazmak benim için çok zevkli bişey ( böyle bir zevk olur mu, saçma ama saplantı işte :P )
kalemin ucunu nihayet ayarlamıştım, sıradaki adım ders notlarını bulup çalışmaya başlamaktı. ders notları konusunda aşırı mükemmeliyetçi bağnaz biriyim :) illa ki herşey tam olmalı ki çalışmaya başlayayım eksik bişey çıkarsa tekrar dönemem çünkü bir şeyi iki kere okuyamamak gibi saçma bir alışkanlığım var ( öss ye hazırlanırken de öyleydi çözdüğüm soruyu asla kontrol etmeme gibi bir saplantım vardı, yanlış olduğunu bilsem de bi karar verdikten sonra geri dönemiyordum. sınav biter bitmez cevapları öğrenmek kaç doğru kaç yanlışım olduğunu hemen görmek isterdim :) ) ders notlarının yanısıra başka bir olmazsa olmazım da ders notlarının özetini bir kağıda not almak, sınavdan önce kopya yazmak gibi bi alışkanlık olmuş ( ki ben asla kopya çekemem heyecandan kalbimfilan durur, oky sağolsun okul yıllarında hep yardımcım olmuştur ;) ama başkasının kağıdına bakmak veya başkasına kendi kağıdımı göstermek bunlar benim basit şeyler ama o kopya kağıdı işine bi türlü alışamadım :) ) o da genelde sınava 1 saat kala sınavın ciddiyetinin farkına vardığım için o telaş silsilesi içinde bana çok lazım oluyor.
bu kadar hazırlıktan sonra ben nasıl olur da ders çalışabilirim ki illa bir aşamada sorun çıkar :) üstümde bi ölü toprağı var bi türlü atamıyorum işte, bi hava yakalayamadım bi türlü şöyle oturup çalışayım. konsantrasyon konusunda çok ciddi bir problemim var, kolay unutur oldum ( balık yemem lazım biraz :P ) sadece bir şey üzerine asla odaklanamıyorum illa ki yanında bir kaç şeyle daha uğraşmam lazım ama öyle olunca da dikkatim kolay dağılıyo ( hepten bir kısır döngü ) şu yazıyı yazarken bile acaba halı saha maçı yapsak nasıl olur, rome total war da nasıl bi strateji uygulasam, diye düşünürken ahan da yazı çığrından çıktı :P
acaba bi doktora mı gitsem, desem benim böyle bir konsantrasyon problemim var, ya da gidip kurşun filan mı döktürsem bir hocaya gidip nazar duası filan mı okutsam? offf pazartesi sınav var ben neleri düşünüyorum :)

ışık ışıık ışııııııııık :P



benim bu odamdaki avize ile sorunlarım hiç bitmeyecek galiba. geçen gün bi torba ampul alıp aramızda geçici bir barış sağlamıştık. ama sanırım avize benden gizli planlarını yürütmüş :P meğer içten içe kabloları yanıyomuş. benim gibi elektrik mühendisine yapılır mı yav :) diye düşünürken tüm ampuller patladı ve karanlık bir gece geçirdim. zerre kadar ışık yok oda da karşı tarafta dev bir sokak ışığı var o, odada ışık yanmasa bile feci bir aydınlık sağlayabiliyordu, ama işte aksilik geldi mi üstüste geliyor oda söndü kaç gündür yanmıyo. ben de avizeyi tamire götürdüğümüz için tek bir ampulle idare ediyorum, ne şartlarda yazıyorum yav :P şimdi avize tamir oldu ama bu sefer onu oraya kim takacak muabbeti oldu ben mühendisim dedim bööle işlerle uğraşmam :P ( uğraşmak istesem de yapamam hoş :) ) bööle nereye kadar devam bakalım görelim öğrenelim ( trt de çocuk programı ismi gibi oldu ama :) )

ne kadar oldu yazmayalı

aman da aman da aman ( sürekli ardarda söyleyince isim gibi oldu :P ) siteyi de amma boşlamışım, adresini bile zor hatırladım :P ne olacak bu sitenin hali dedikoduları başlamıştır :P ziyaretçi sayısı da bi dibe vurmuş ki inanamadım :)) siteye biraz canlılık getirmek lazım ama şimdi bu yazıyı devam ettirirsem okula geç kalırım ayıp olur :P

seeen kibritin hiç yanmayan ucunda, birinin hayatından geçmiş oldun...

(ne oldu bana yav? ben bööle yazılar yazmazdım sanırım çok uykum var o yüzden saçmalama evresine girdim :P)

halı saha

halı saha maçlarına bayılıyorum, hergün oynasam yine bıkmam. zamanında keşke futbolcu olsaymışım, mühendis olacağıma diyorum her zaman ama oldu bi kere :)

-

24 saattir daha önce hiç görmediğim bir kabusun içindeyim, uyanmak istiyorum. ama uyanamıyorum çünkü olanlar kabus değil gerçek! gerçek asla değişmiyor, çaresiz kalmak istemiyorum, kabustan uyanmış ve hiç birşey olmamış gibi hissetmek istiyorum lütfen...

bayram mesajı

buuuggüünnn baaayyraammm erken kalkıınn çocuklarrr :))

512 olduk mu?

hani nerde 512 oldu mu? saat 12 yi geçtikten beridir merak içindeyim. saatleri ileri veya geri almayı unutmayan zihniyet umarım adsl hızlarını da 256'dan 512'ye çıkarmayı unutmamıştır :) yoksa yine mi aksaklık, hadi bi sürü download yapacam, sizi bekliyorum :P

nedir şu trafikten çektiğim(iz) :)

hergün yollarda geçirdiğim zamanı insanlığın iyiliği için çalışarak geçirseydim dünya çok daha güzel bir yer olurdu :P
ehehe şaka bir yana hergün yollara düşmek çok şey öğretiyor diye başlayan bilmem kaçıncı cümlem bu ama öğretiyor işte, naapayım. aslında trafik çalışma verimini inanılmaz derecede düşürüyor sabahları binbir zorlukla işe ve ya okula giden bir insandan işte veya okulda verim beklemek çok anlamsız. çünkü ben daha okula varana kadar yorgun bitap düşüyorum o şekilde 5 dakika bile dinlenmeden derse girmek zorunda kalıyorum o zaman da hiçbirşeyi öğrenemiyorum ki doğru dürüst. ( belki çok kişisel bir yorum oldu fakat yol yorgunluğu bir başka) çok kez otobüs veya tramvayda uyuya kalıyorum ( ki en büyük korkum bi gün uyandığımda hiç alakasız biyerde olucam. geri de dönemem ki ben :P ) hep bu yol yorgunluğu sebep. verimi %100 düşürüyor bence. trafiği bi çare bulunmadığı sürece işten ve okuldan verim çok yüksek olmaz bence..

milli bayram mesajı :)

milli bayramlar başlığı altındaki bayramlarımızı çok seviyorum ( tabii ki sabah zorla okuldaki törene gidilenleri değil, zaten hep bildiğimiz iyi şiir okuyan arkadaşlarımız her bayramda çıkıp şiir okurlardı. zaten bikaç tane şiir vardı onları aralarında rotasyona koyup okurlardı. ) ama sabah kalkıp vatan caddesine gidip orda tank, top, askeri araç gibi tv den görmeye alışkın olduğum şeyleri orda yakından görmeye bayılıyorum. zati çevre yolu eve yakın yerden geçiyor hiç vatan caddesine gitmeden evin çok yakınından da izleyebilirim. ama bu bayram ( 30 ağustos da dahil ) geç kalktım gidemedim ( tıpkı bu yazıyı yazmakta geç kaldığım gibi :) ) bu bayram sadece camdan gördüğüm birkaç helikopterle yatinmek zorunda kaldım :) son zamanlarda uykuyu çok sevmeye başlamışım ben onu farkettim :)

mutfak röportajı

aslında aylar önce yapmam gereken bişeydi ama iki kere yazıp yanlışlıkla silince üçüncü kere yazmaya üşenmedim değil bunu da ancak aylar sonra üstümden attım :P oky beni affet bak sen ebeledin ama ben yeni anladım ( jeton yavaş yavaş düştü belki de :P )

ilk mutfak maceran hakkında neler hatırlıyorsun?
küçük yaştan beri evde tek kalmaya alışık bir insanın ( anne baba çalışınca bana da evde kalmak düştü :) gerçi anneannemlerle aynı apartmandaydık o yüzden beni onlara bırakıyolardı ama ben hemen evime kaçıyodum :) ) o yüzden kendin pişir kendin ye durumları küçük yaşta tattım :) ilk hatıra olarak da mutfak perdesini yaktığımı hatırlıyorum. o gün evde kendin pişir kendin ye takılırken, birden mutfak perdesi alev aldı ne yapacağımı şaşırdım ellerimle attığım sular yetmiyodu alevleri söndürmeye, aklıma banyoda gördüğüm hortum geldi onu almaya gittiğimde acı bir gerçekle karşılaştım horum benim kadar bişeydi onu asla taşıyamazdım, taşısam bile mutfağa yetişene kadar iki mahalle dolusu ev yanardı :P ve orda onu gördüm o da bana bakıyordu " sana ancak ben yardım edebilirim " diyordu. maşrapa denilen aletin ne kadar ulvi bişey olduğunu ilk o zaman anladım. maşrapanın yangın söndürma kapasitesini ilk o zaman keşfettim :) olayın sonunda yukarıdan anneannem "ne oluyor bu koku? " ne diye seslenmişti. ve ben de "yok birşey yemeği yaktım biraz o kadar" demiştim. hatırladığım ilk yalanım da bu :)

yemek yapma stilini en çok etkileyen kimdi?

amerikan filmlerindeki mutfaklarda geçen kovalamaca sahneleriydi. orada yapılan alevli tava hareketleri, elektrikli testere edasıyla maydanoz ve türlü yeşillik doğrama hareketleri, hep aklımda yer edinmiştir. orda ki gidi hareketleri ilk yapmaya çalıştığımda yukarıdaki gibi durumlar ortaya çıkabiliyordu. o yüzden ben de sadece yemek programlarındaki hareketleri yapmaya karar verdim . mühendis olmasam şişman aşçı ustalardan biri olacaktım ama son anda sıyırdım işte :P

yemeğe ve yemek dünyasına olan ilgini kanıtlayan bir resmin var mı?
olmaz mı :)
















yemek fobin var mı? yaparken avuçlarını terleten bir yemek mesela?

evet var, topluluk önünde, veya bir topluluğa yemek yapmak benim için işkence derecesinde baskı oluşturuyor. " ya beğenmezlerse " diye kendi kendimi yiyorum stres oluyorum.

mutfaktaki en büyük yardımcın veya alıp da gereksiz bulduğun nedir?
nasıl ki her türlü kırtasiye ürünü almak benim için bir adrenalin patlaması yaratıyorsa aynı şeyler mutfak aletleri için de geçerli. ben en çok spatula denen cihaza bayılıyorum sanki benim kullanmam için tasarlanmış, nerdeyse çorbayı bile onunla yiyecem :P

senden başka kimsenin sevemeyeceğini düşündüğün bir yemek var mı?
hmmm güzel soru, pas hakkımı kullanmak istiyorum :P ben her yemeğe herşeyi karıştırmayı severim o yüzden nerdeyse tüm yemeklerde aynı şey geçerli o yüzden tyaklaşık tüm yemekler diyelim :)

hangi 3 malzemeden veya yemekten vazgeçemezsin?
üç gün önceden suya bırakılmış ve artık bir göl ekosistemi olmaya yüz tutmuş fasulyeler, geceden terbiyeye bırakılmış ve artık kokmaya başlamış kuşbaşı et, ve bezelye. yemek olarak kıymalı domatesli spagetti ( olsa da yesem şimdi bak gece gece nasıol da canım çekti :) ) bunlarsız ben mutfağa adımımı atmam haberiniz ola :P

en çok sevdiğin dondurma çeşidi hangisi?

1)yağda kızarmamış
2)günü geçmemiş
3)kenarında kıyısında köşesinde herhangi bir başka dondurma çeşidine ait herhangi bir kalıntı olmayan
4)vanilyalı dondurma

asla yemeği düşünmediğin şey nedir?
bir otobüs dolusu sincap ve kanguru, bunları asla düşünmedim çünkü düşünürzem canım çekebilir ve yemek isteyebilirim ama o zaman kanguruyu nerden bulacam? sincabı bulması kolay bi de otobüsün hiçbiyerinin paslı ve pis olmaması lazım )

özel bir spesiyalin var mı?
bu çok özele kaçıyor lütfen daha düzgün sorular sorun :P

seni ebeleyen aşçı kimdi?
oky' di ama bundan çook uzun zaman önce ebelemişti, ben daha yeni farkına vardım ebe olduğumun :)

sen kimi ebeleyeceksin?
ebelencek blog kaldı mı ki Allah aşkına, yukarıyı okumuyo musunuz siz?

saçı nasıl kestirmeli :P

hayır yok anlatamıyorum ya da ben anlatıyorum da bizim berber anlamıyo. saçımın sol tarafı, sağ tarafından hızlı uzuyor. bi türlü ona göre kestiremedim saçımı hep de sol tarafı az kesiyor yakında kafam ağırlığı taşıyamayıp sola yatacak :)

elvis binayı henüz terketmedi :)

ama ne olursa olsun artık girdiğim yolda bir dönüş yok, bana inanan insanları asla hayal kırıklığına uğratamam, aksine artık daha da sorumluluk sahibi olucam. bir anda büyüdüm ben :) aklım başına mı geldi, benim gibi sulu sepken bi insan nasıl ciddi biri olacak ki?

böyle olmamalı

öyle bişey düşünün ki şu an tüm hayatınızı on adamışsınız ve sizinle hiç alakası olmayan biri sırf kendi işini doğru yapmıyor diye ona ulaşmanızı engelliyor.
şu an hissettiğim hayal kırıklığının tarifini yapamıyorum. ama kahrolası bir dünya bu hiç kimse kendinden başkasını zerre kadar umursamıyor. bu yüzden insanlar zarar görüyor, geleceğiyle oynanıyor. şu an bana düşen tek şey yaptığım şeylerden kendimi sorumlu tutmak, hatamı telafi etmeye çalışmak, ama olmuyor bi türlü kabul edemiyorum...

yazıdaki alamet :)

siteni logosu olan fotoğraftaki yazı gerçekten tişörtün arkasında var, sonradan photoshop'la koymadım. zaten sitenin ismini de yazının öyle çıkmasından doğan bir gazla verdik :) işte bu da sitemin kuruluşunun gizli kalmış yönlerinden biri. arşivlerimi açıyorum artık saklı, gizli birşey kalmasın :P

başlık bulamadım :)

big in japan'nin klibine birazdan kavuşacam. çok heyecanlıyım yerimde duramıyorum. bi de ders çalışmaya gidecektim onu da arada unutmuşum.
ama nerden aklıma geldi bilmiyorum ama adsl 512kb 'a çıkıyormuş oleeyyy..! ( gecenin bi vakti bak ne kadar da sevindim durup dururken :) )
bi de her yazıya başlık bulamıyorum, başlık bulamadım diye yazamadıklarımdan bi sitelik daha yazı çıkar ( yok artık :P )

mecburen, meecburen

adsl kullandığım sürece rapidshare kullanmak mecburi, kaçış yok.

uykum yok :)

oruçtan dolayı okulda gündüzleri kahve içemiyorum, sırf kahve içmek için de orucu tutmamazlık yapmayayım diyorum ama gündüzleri kahve içmemek kafeine olan bağışıklığımı ortadan mı kaldırdı bilmiyorum ama akşamları kahve içince artık gece uykum gelmiyo bi türlü, bu süreyi ders çalışarak geçirmek aslında çok mantıklı olur... hatta şu an bu yazıyı yazacağıma gidip ders çalışmaya başlasam bence en iyisi :)

oky, sen dedin ve ben de yaptım :)

oky word verification koydum, bak haberin ola :)

doom geliyor. oleeyy



Allah'ım o güne kadar bekleyemiyorum gelsin artık doom ( gerçi hiç doom oynamadım ama birden bi istek, bi şehvet bi merak, bir kızgın kumlardan serin sulara atlama hissi doğdu içimde :) )
ama yakın vakitte çok güzel filmler var sinemalara gelecek olan, sinemada izlenmiş güzel bir filmin tadı başka hiçbirşeyde yok ( vardır da ben hala alamamışımdır o tadı :P )

ne olacak bu insanların hali

artık yediğimiz herşey yapay katkı maddeli, doğal yiyecek kalmadı gibi bişey. sebzeler bile yapay olacak, tamamen katkı maddelerinden yapılacak. gofretinden bisküvisine kolasından meyve suyuna kadar hepsi yapay maddeler içeriyor. hepsi de kanser yapan maddeler, yediğimiz herşey bizim ömrümüzden bir parçayı götürüyor. nasıl olur da buna bu kadar müsade edildi, artık bunun bir geri dönüşü yok. ben böyle konuşuyorum da sanki yemiyorum da protesto mu ediyorum, yok öyle bişey :) zaten etrafımızda doğadan pek bi eser yok, soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yediğmiz yemekler bunların hepsini yaşamak için yapıyoruz ama her yaptığımızda aslında yaşamımızdan biraz daha kaybediyoruz.
zaten yaşadığımız dünyayı da telef ediyoruz. matrix de ajan smith insanları virüse benzetiyorum demişti senariste veya o repliği yazan arkadaşı tebrik ediyorum iyi demiş.
akşam akşam içim karardı, acaba bu kadar karamsar olmaya gerek var mı bilmiyorum, ama böyle okul iş aile derdi filan olmasa gidip böyle kutuplarda filan çevreci araştırmalara katılmayı, ne bileyim bi yerdeki kuşları kurtarmayı çok isterdim.

the beginning of a new era

yarın benim için yeni bir döneme başlangıç olacak, may the force be with me.

grip misin? -aspirin al biraz yat geçer

kuş gribi yerine kuş vebası olsaymış hastalığın adı o zaman insanlar daha bi ciddi yaklaşırdı hastalığa öbür türlü griptir geçer mantığı geçerli oluyor

ışık ışıık ışıııkk daha fazla ışııııkkk

sanırım bende bir tür ışık hastalığı var. ne kadar aydınlık olursa olsun odamın daha aydınlık olmasını istiyorum ders çalışırken. halbuki yeterli ışık var, ama olsun daha fazla istiyorum, keşke duvarları sarı lacivert yerine beyaza boyatsaymışız ( yok artık o kadar da değil :) )

the birds episode II: biological strike!



alfred hitchcock bugünleri görseydi ne derdi acaba? bize kuşların gerçek yüzünü gösteren, foyalarını ortaya çıkaran büyük insanı dinlemedik ve önlem almadık. ama hain kuşlar yıllarca planlı çalıştılar, bizi incelediler ve insanlara kas gücüyle saldırmak yerine, biyolojik silahlarla saldırmayı seçtiler (kuş beyinli tabiri de böylece tarih oldu :) )
biz kuşları kafeslere koyduk evlerimize aldık, onlar da bunu fırsat bilip bizi 24 saat inceleme fırsatı buldular, tüm hareketlerimizi analiz ettiler ve en zayıf noktalarımızı öğrendiler.
ve gün geldi saldırıya geçtiler! üstümüze biyolojik silahlarla saldıryorlar, biz ise birkaç hindiden hınç alıyoruz.( yakında sokaklarda linç edilen kuşlar görürseniz şaşırmayın :P ) bu sorun ancak kediler ve insanlar birlikte çalışırsa çözülür :) kedilerin kuşları avlamalarına izin verilmeli (demek ki kediler yıllarca insanları korumak için çalışmış, kedi sevmeyenler görsün de utansın :) )
bu savaş insanlarla kuşlar arasında ve sadece bir kazanan olacak :) nihohahaha

...

bu akşam içimde farklı bir his var, acaba uzun zamandır beklediğim ilham perim mi geldi? sanırım öyle ve bu fırsatı kaçırmamam gerek, birçok şeyden vazgeçmem gerekecek ama savaşın kazanılması için zaiyat verilmek zorunda, ben bunun farkındayım.

klip saati

seksenlerin şarkıları ayrı bi güzel ama kliplerini izleyince gülmekten karnıma ağrılar giriyor bazen o zaman seksenlerin şarkılarına olan saygım sarsılıyor. kliplerini keşke hiç görmez olaydım dediğim şarkılar var ama onlar için yapacak bişey yok artık çünkü klipleri zihnime işledi bi kere geri dönüş yok :) big in japan' nin klibini izlesem mi diye kaç gündür kendi içimde bi savaş var :) ama izlemeye karar verdim gerçeklerle yüzleşmeliyim :P

harfin küçüğü makbuldür :P

siteye yazı yazarken büyük harf kullanmayı hiç sevmiyorum, küçük harfle yazınca daha samimi oluyor sanki yazılar :) büyük harf zaten yazması ayrı bi külfet insana büyük harflerin icadına o kadar da gerek yoktu sanırım ( abarttım ama olsun :) )

aydınlanma süreci :)

az önce babamın siparişim üzerine aldığı yaklaşık 10 ampülden ilkini taktım (gerçi sadece 1 taneye ihtiyaç vardı ama diğerileri yedek :) ) odanın çehresi değişti birden bi aydınlanma oldu odada reform sürecine girdim sanki ikinci bi rönesans oldu ( tamam abarttım sanırım :) ) ama artık görüşüm daha net oldu oda içinde.
sanırım odayı sarı lacivert boyamak biraz kötü oldu zati lacivert kısımlar ışığı çok soğuruyo, o yüzden yazın sadece sarıya boyatma fikri doğdu birden bire, ve o fikirle aynı anda farkına vardım ki 45 dakikadır aynı şarkıyı aralıksız dinliyorum :)

death wish

en büyük korkularımdan biri de salgın bi hastalıktan ölmek, etrafımda filmlerde görmeye alışkın olduğum insanları görmek, diğer insanların benden kaçması benim asla kaldıramayacağım bir durum en kötüsü de çaresiz kalmak

kuş grip olursa

kuş gribi gelmiş türkiyeye artık tüm büyük marketler seçkin kitapçılar ve eczanelerde mevcutmuş :P

9:00 - 19:00 mesaisi

bugün asla geçmeyecek bi gün gibi 20 dk sonra evden çıkıcam akşam 7'ye kadar ders var. orucu da okulda açacam ( gerçi dışarıda bu şekilde olmak da hoşuma gitmiyo değil ) en son böyle olduğunun üzerinden amma da zaman geçmiş, 1. sınıftaydım matematik sınavı vardı oky de o gün okula beni ziyarete gelmişti, matematikten bugüne kadar aldığım en yüksek notu almıştım ( 97 :) ) oky'ye köpek saldırayazmıştı, orucu ilk defa pizza ile açmıştım ( batılı tarzda ilk iftar :P ) neler neler olmuş ne kadar uzun zaman geçmiş, bu kadar kolay mı geçiyor zaman? geçmemeli bence, çok hızlı geçince çok değerli oluyor zaman. kıymetini de bi türlü bilemiyorum bu işin sonu nereye varacak?

don't you want somebody to love?

yes i do :) ehehehe şaka bi yana bu şarkıyı ne kadar da çok sevdiğimin ve ne kadar uzun zamandır da dinlemediğimin farkına bu akşam dinleyince vardım. belki de şu an ki durumumu iyi açıkladığı için çok sevdim :)

google'da ara "insanlığın en büyük buluşu"

bana gelip sorsalar "insalığın bugüne kadar yaptığı en büyük buluş nedir?" diye, cevabım kesinlikle "internet" olur.

staj biter dert kalır dostlar beni hatırlasın

şu staj defteri yazmak da çok gıcık bişey, uğraş dur başka işin yoksa hayır onu bırak bi de mülakata giriyosun. stajı yaptım bitirdim işte, gerisini daha fazla irdelemeye ne gerek var :)

markete mi gidiyosunuz?

alışverişi işini ya kendin ya da en iyi arkadaşına yaptıracaksın. anne babaya bırakılmayacak kadar önemli bi iş. sanki orman kokulu, ferah nefesli olanlar bitmiş gibi gidip limonlu diş macunu almışlar (aman tanrım o de ne dedim, sonunda yapmışlar ha :) ) sanki her seferinde limonatayla diş fırçalıyomuşum gibi geliyo. (limonataya bayılırım ama sadece içmeyi severim diş fırçalamak için uygun ndeğil :) ) artık alışveriş işinde revizyona gitmenin vakti geldi sanırım.

yol hikayeleri volume 1: taştaki sır :)

her gün en az 2,5 saatim yollarda geçiyor, bundan acayip sıkıntı duyuyorum ama yollarda insan çok şey öğreniyor :) ben de yol hikayelerimi bir diziye çevireyim dedim.
mesela dün metroda eve dönerken iki adamın konuşmasına kulak misafiri oldum (yani gizli gizli dinledim :) )
biri diğerine tavsiyede bulunuyor (sanırım böbrek taşı ile ilgili )
-ben şimdi sana bi tavsiye vereyim, bak sana bi tavsiye benden, git kumkapı'ya ordaki balık haline, orda balıkların kafasında çıkan taşlar var (çok ilginç :) ) o taşlar balıkların içinde yetişiyo nasıl oluyosa (nasıl oluru var mı yav olmaz işte :) )
(diğer adam dikkatle dinliyo, derdine bi çare olacak zannediyo adamın söyledikleri)
balıkçılar bilir onları sen git de onlara, onlar verir sana. sonra o taşı al çay bardağına koy ( illa ki çay bardağı olacak ölçek olarak ) sonra üzerine limon sık, o taş eriyecek içinde o limonun sonra da iç onu.(taşı eriten limonu içtiğin zaman sana neler yapar bi düşün bakalım :) )
adam da şaşkın bi halde dinledi. ama bu sadece ilk tavsiyeydi... to be continued(devam edecek yani :) )

biz geliyoz... :)

şimdi haberde duydum müzakerelere başlayacakmışız ab ile, politikaya çok uzak biriyim politikayı hiç sevmem siyasi, ideolojik düşünceler varsın benden olabildiğince uzak dursun. ama bunu da yazayım dedim zira mühim bi tarihi olay.
umarım ülkemiz için en iyisi olur. öyle ya da böyle muzakereler ülkemize yarar sağlayacaktır( gerçi 15 yıl filan sürer diyolar ama olsun maksat yapamadı demesinler :) )

alex on the ground :)



alex de sonunda avrupa kupası maçların alıştı ya.
ligde hiç koşmasa hep dursa bile atıyodu, şimdi aynı alışkanlık avrupa maçlarında da başladı. hep böyle alex...





bu arada söylemeyi unutmadan fotoğrafları fenerbahçe resmi sitesinden aldım. telif hakkına saygı :)

anelka on air :)



acaba mı? dedim kendi kendime, acaba fenerin avrupa kupalarındaki makus talihi sonunda değişiyor mu?
o gün geldi mi? avrupa kupalarında sonunda bizim de yüzümüz gülecek mi? dedim. umarım bu geceki galibiyet bi milat olur fener için.

yendik Mİ LAN? :)

Allah'ım o kadar mutluyum kiii! fener kazandı!!!

hadi kalk geç kalıcan! :P

şu an okula gitmek için hazırlanıyorum, dışarda yağmur var bir iki gün önce olsaydı yağmura sevinirdim, ama şimdi okul yolu tam bir çile olabilir.
herşeye rağmen işte başlıyorum...

elektrik hevesi

son zamanlarda elektriğe karşı içimde karşı koyamadığım bir heves başladı, bi şeyler yapabilmek istiyorum artık ve yapmak için de çalışmalara başlayayım vakit kaybetmeden

çabuk çabuk çabuk

tabi bi de sabaha yetiştirmem gereken ve daha hiç başlamadığım staj defterim de var
- bak buna içilir işte :P

okul başlıyooorrr...



eveet kayıttı, gruptu, dersti derkene aha da okul başlıyo sabah kalkıp şu anda ismi aklımda olmayan ilk dersime girecem gerçi hangi sınıfta onu da bilmiyorum ama sabah elbet bi çaresi bulunur :)
bu döneme başlarken daha öncekilerden farklı bişeyler var içimde, heyecan mı desem stres mi desem bilmiyorum ama bildiğim bişey var o da deli ötesi bir şekilde çalışmam gerektiği
bakalım neler olacak, bekle beni okul ben geliyorum hieeyyt... :P

güzel olunur da, bu kadar mı olunur?



bu kızı tanıyan, bi yerlerde görmüş arkadaşlarımız lütfen insanlık namına bana bildirsinler :)

abi günaydın naber? hoca yoklama aldı mı?

yıllardır tanıdığım ama ismini bilmediğim insanlar var onlara gidip de ismin neydi diyemem ki! bi şekilde bişey imzalarken ya da bi formda, bi dilekçede adının yazdığı yer varmı, neymiş adı öğreneyim de ayıp olmasın diye binbir uğraş içine giriyorum.
bu durumda olan insanları kısaca bir isim altında topluyorum "abi"; "abi nbr?" "abi sınav sonuçları ne oldu?" abi burda gizli özne :P
gerçi "hoca" kelimesi de pek bi revaçta ama okulda hoca nbr? dediğinde etraftaki bir hocanın dik dik bakmasına maruz kalınabilir o sebep ile en iyisi, abi :))

milla madness

milla jovovich'in de sesi ne kadar güzelmiş :) ne güzellikler var şu dünyada biz hala boş şeyler peşinde koşuyoruz :) ( milla çılgınlığı hala devam ediyor bir iki güne kalmaz geçer ama o zamana kadar; her, şey, milla, için! :P )

it's rainning men!... part 2

oleeeyyy yağmur yağıyor seller akıyoorr....
ben bu gazla yarın staja da gitmem bütün gün yağmur izlerim camdan (evin önü park, parkın arkası stat yağmur izlemek için herşey tamam görüş mesafesi çok :) ) şimşek ve yıldırımlar da olmazsa olmaz :) tüm dertleri unutuyor insan :)
tabii hemen back to 80s yapıp it's rainning men hallellujah it's rainning men, ... de dinlemedikten sonra yağmurun tadı azalır :)

milla



kararımı verdim artık kendimi milla jovovich'e adıyorum (yakında sitesini de yapacam ) bir insan bu kadar mı güzel olur? ayrıca 10 parmağında 10 marifet.
belki bi gün yakından görme fırsatım bile olur (dağ fare doğurursa :P )
mükemmeliğin kadın şekline bürünmüş hali,... yaz yaz bitmez (ya da aklıma yazacak gizel bişey gelmiyo :P)

staajjj biteerr, biter biteer aağlarıım :P

sonunda stajım bitiyo, oleey diyesim, staj da bitti ya artık bi güzel tatil yaparım dinlenirim ooh yaşasın dünya diyesim geliyo, ama sadece geliyo gerçekte ise staj hepsi bitmedi, pazartesi sabah 8 de ders var. 15 günlük bir tatil için varımı yoğumu verebilirim ama bu sene dersler kazık kere kazık o yüzden bi derse bile girmesem büyük sorun yaratır.
bu ne karmaşa ve dert yarabbi :) ama yine de bazen bu karmaşa bana çok hoş geliyo ne şekilde olursa karmaşayı seviyorum ( manyak mıyım neyim :P )

usis misin aras mı?

cinnetin eşiğindeyim :) gecenin 3'ünde ders kaydı yapacam diye ayaklandım, msn listemde okuldan kim varsa hepsi online :) okumak için ne çileler çekiyoz yarabbi, çok şükür ki beşiktaşı yendik yoksa hayatta ders kaydı çilesine katlanamazdım bu saatte :)

dizi başlıyoo, gel çabuk! :))



yayın döneminin başlamasıyla beraber herkes sevdiği dizisine kavuşmaya başladı kimileri ilk hafta geçen sezonun son bölümünün tekrarıyla yetinmek zorunda kaldı kimileri ise ( ki ben de dahilim buna :) ) sevdiği hatta sevmekten öte saplantı haline getirdiği dizisine kavuştu. yaşasın oc!! :P
yeni sezonu beklemekten fenalık gelmişti.internetten indirip de büyüyü bozmak istemedim, bekledim bekledim ve de muradına eren dervişin yaşadığı sevince benzer bir sevinç yaşadım.
neyse herkes erdi dizisine biz çıkalım tekrarına :P ( eveet hayatımda yaptığım en kötü espriyi de yapmış oldum bu arada. uykusuzluk çok fena vurdu beni kaç gündür,hatamı kabul ediyorum :P )

yenildik milan? :)



oooff of! fenerli olmak zor zanaat be kardeşim bi avrupa kupası maçından da şöyle sevinçli ayrılsak ne olur yav. gerçi kötü de oynamadık ama işte kırk yılın başı çıkarsan avrupaya böyle yenerler adamı son 5 dakikada.
önümüzdeki maçlara bakıcaz artık :))

dın dın dın dın dı dın dındı dııın

gümbür gümbür "star wars duel of the fates" çalıyor, ardından da metallica'dan imperial march, Allah' ım ne oluyor bana? ogame yüzünden iyice alevlenen episode III ile zirveye çıkan star wars aşkım gece gece aniden kabardı :)
cumartesiyi pazara bağlayan geceler ogame de tam bir kıyamet :) tatil olduğu için herkes ayakta sabaha kadar savaş :P
neyse birden kendimi darth vader mışım gibi hissettim :) ama hayır ben karanlık tarafa geçmeyecem :) hayyıırrr!
işte günümüz gençliğinin içine düştüğü bataklardan birini konu alan bir yazı oldu yukarısı :) ben de nasıl kurtulacam şu ogame den bilmiyorum, gece gece kendimi kaptırıyorum bööle olur olmaz şeylere sonra da ben niye bu durumdayım diye hayıflanıyorum :)
neyse ben artık ogame'e döneyim :)) filolar ileriii....

nav bar meselesi

bi önceki yazımın yorumunda sorulan sorunu yanıtı burada sanırım. ben de bu blog template işlerinden pek anlamıyorum ama öğrenecem bi gün :))

situation abnormal

ne kadar zamandır böyleyim bilmiyorum ama hiçbirşey yapmamam artık giderek daha fazla canımı sıkıyor hiçbirşeye yeterince zaman ayıramıyorum birçok dostumu ihmal ediyorum ama bunların sebebi içimdeki herşey en başından düzenli ve eksiksiz olsun hissi bi yerde bi aksaklık olunca herşeyi silbaştan başlamam gerekmiş gibi geliyor bana ama tekrardan başlamak da zor geliyor, bundan nasıl kurtulacağım bilmiyorum ama böyle gitmemeli, herşeyde olduğu gibi bunda da bir son olmalı tekrar yaşama sevinci dolmalı içim... şu anki durumu tersine çevirecek bir mucize lazım

grev grav grovn :)

bugün staj yapamadım, grev vardı :) telekom binasına girmeme izin vermediler ( sadece benim değil tabii kimsenin girmesine izin vermediler) diyecektim onlara kardeşim açım kahvaltı yapmam lazım başlarım özelleştirmeye ben alıyorum len telekomu ehehehe herkesi kovacam nihohaa! diyesim geldi ama sayıca benden fazlaydılar :P neyse Allah'tan çevrede pastane çok girdim birine arkadaşla kahvaltı yaptık sonra da okul yakın orda oturalım sonra bakarız dedik, okuldan tekrar oraya dönmek yemedi onca yol tekrar yürü kolay değil :) kendimi bir anda eve dönerken buldum :)) staj defterine bugün grev nasıl yapılır onu öğrendim mi diyecem :)) ya da stajım 1 gün daha mı uzayacak amaney o zaman ben de greve giderim (1 günlük tecrübem var zati : )

zamanı gelse :)

bere, atkı, eldiven ve mont kombinasyonlarımızı ne zaman giyeceğiz sabırsızlanıyorum, ey havalar lütfen soğuyun :))

it's rainning men!...

Yağmurlar geldi en sonunda :)))))
Yılın en güzel zamanı başladı oleeyyy :)

kaç gün oldu?

ne zamandır siteye fotoğraf koymamışım en iyisi bundan sonra biraz daha fotoğrafa yöneleyim ( niye böyle birşeyi buraya yazıyorum ki? artık silmeye de üşeniyorum vazgeçmeyeyim :) )

formula 1,2,3,4, ... , g (!)

yarın formula g ye gidiyorum. öğrenci harçlığıyla formula 1 e gidemeyen biz gençler en azından formula 1 in 245 alt basamağı olan formula g ye gidelim dedik.
güneş arabaları yarışacak formula 1 pistinde ( sekizinci virajda görecem ben kaç tanesi üst üste binecek :P ) internette tüm arabaların fotoğrafları var ama bi bizim okulunkinin yok! zaten sene içinde de planları görmemizi istememişlerdi işlerini inanılmaz bir gizlilik içinde yürütüyorlar sanırım okulun altındaki gizli yeraltı laboratuarlarında yapılan bu araba aynı zamanda cia tarafından da yakından takip ediliyor :P
neyse yarın güzel bir gün olacak umarım tüm arabalar finişe varır :))

staj dersleri

bugün hayatımın ileriki dönemlerinde işime çok yarayacak birşey öğrendim: sandalye sökmek :P ehehe bir elektrik ve makine mühendisi olarak bu bilgi bana ileride yol su elektrik ve hatta doğalgaz olarak geri dönecektir eminim :)
işin püf noktası koltuğun minderini yerinden çıkarmak! o zaman sandalye tamamen işlevini yitiriyor ve kullanılamaz duruma geliyor :)
sonraa ne öğrendim? ha evet kahve burda 30 ykr bu hoşuma gitti :) gerçi bardak küçük ama yine de fincanda içmek ayrı bir keyif oluyor, kendimi bir anda evimde hissediyorum :)

h3y1uı65p bunları aşağıya tam olarak yazın :)

internet yoluna baş koyan bir insan mutlaka kendine sabit bir şifre veya şifreleme sistemi koymalı, yoksa onlarca siteye üye bir insan hangi birinin şifresini hatırlasın :) benim de şifresini unutup da giremediğim bir sürü site ve mail hesabı var, en gıcık tarafı da şiremi unuttum kısmına girdiğinizde karşınıza çıkan "copy the characters exactly" bölümü, eskiden normal fontta yazıyolardı artık iş iyice zıvanadan mı çıktı yoksa benim gözler mi giderek bozuluyor ne orda ki harfleri doğru dürüst okuyamıyorum :) yetkili merciler lütfen bu konuya el atsın devlet email hesabı olan vatandaşlara sahip çıksın :P

ikinci gün

ne yazsam bilemiyorum aslında sadece yazı yazmış olmak için yazıyorum. Bugün sıkılmayayım diye bulmaca eki olan bir gazete aldım ben çözmeyeli bayağı bi zorlaşmış bu bulmacalar, müfredatı mı değiştirdiler acaba :) çözemeyince de bulmacanın hiçbir tadı yok sadece element simgelerini yazmakla bulmaca domuyo ( tabii bi de eski mısırda güneş tanrısı var o da banko :) ) sudoku diye bir bulmaca onu çözebildim sadece, gerisi hepsi yarım kalmış çengel bulmacalar.
yemek arasına da daha çok var,öğle arsında ne yapsam acaba diye düşünerek vakit geçirmeye çalışıyorum :)

staja gittim gelecem :)

şu an stajdayım ama benden başka kimse yok şu an burda giderek korkmaya başlıyorum, acaba ben doğru bişey mi yapıyorum diye Allah'tan bilgisayar var odada, ama saniyede 3 mb hızla download yapan bir bilgisayar keşke yanımda harddiskimi de getirseydim :)
ama şu an msn ile sorunum var bilgisayarın bikaç bişeyi eksikmiş kurmuyo msn i neyse bugün ilk gün diye bişey yapmıyorum ama yarın gelirken tam techizatlı komando gibi gelicem müziklerimi, mirc'ımı msn'imi firefox'umu( gerçi hepsini burda download etmek toplamda 10 sn sürmez :) ) getirecem. ama şu 6 haftayı burda boşa harcamak beni üzen bu, hayatımdan bir 6 hafta daha gidecek neyse artık burda bol bol yazı yazarım :)
online müzik de olmasa burası çekilmezdi bugün :)

mirc vs mesincır

msn asla bana o mirc daki chat ortamının havasını veremiyor. mirc ayrı bir fenomendi benim için onlarca filipinli arkadaş edindim mirc sayesinde :)

müziklerin efendisi :P

20 gb mp3 yüklü bilgisayarda ama ben topu topu 20-25 şarkılık bir listenin dışına asla çıkmıyorum. big in japan dinlemezsem o gün içimde birşeyler eksik kalıyor sanki, ogame oynarken illa ki star wars imperial march dinlemem gerekiyor.
yeni bir şarkının listeme girmesi çok zor oluyor, ama remixler ve punk coverları çok seviyorum onlara karşı sempatim çok fazla, bi de hangi dilde olursa olsun hareketli şarkıda kelimeleri tek tek seçebiliyorsam( anlamını bilmesem de olur :) ) hemen bir dinleme hissi doğuyor içimde
müzik konusunda tanıdığım herkesten farklı bir zevke sahibim.mesela hüzünlü salya sümük acı dolu şarkılardan nerdeyse nefret ediyorum hiç dinlemiyorum, ama bazen acaba onlar mı haklı yoksa ben mi haklıyım diye düşünüyorum ( sadece düşünüyorum :P )

saat 5:00 a.m. :)

geceleri bu saatlerde uyanık isem hep hüzünlenirim, uzun zamandır göremediğim dostlarım gelir hep aklıma, okul günlerim gelir, keşke hiç bitmeseydi okul diyorum. hatta dersane günlerim de hiç bitmeseydi keşke. insanın bu gibi anlarda sevip de ulaşamadığı insanların acaba şu an ne yaptığı aklına geliyo, ama ben biliyorum ki bu şu an onu tek düşünen benim, benim düşündüğüm insan asla beni düşünmüyor, asla beni hatırlamıyor, çünkü onun da sevdiği başka insan vardır onu hatırlıyordur, hüzünleniyorsa onun için hüzünleniyordur. ben ise burda yarı uykulu halde ( bi gözüm kapalı hatta :) ) nelerle uğraşıyorum.
neyse sanırım tüm bu üniversite zımbırtısıyla eski günleri unutmak için kendimi meşgul ediyorum belki, belki de gelecek kaygısı yüzünden uğraşıyorum.
bu gibi anlarda keşke biri şu an arasa, halimi sorsa, ne yapıyorsun dese, ama hangi manyak insan şu saatte arkadaşını arar ki? belki de arkadaştan öte biri, sana farklı bir gözle bakan arkadaş sevgisinden farklı bir sevgiyle seven biri. bu fırsat elimdeyken ben kıymetini bilmedim, o yüzden geri dönüp bakmaya yüzüm yok, çünkü zamanında ben de aynı durumdaydım ve insanın nasıl da üzülüp kırılabileceğini biliyorum ve aslında tüm yazdıklarım şimdi bana saçma geliyor. ama içimi dökmek için yazdım belki kelimeler anlamsız ve devrik cümleler bişey ifade etmiyor başkalarına ama ben sadece içimden geleni yazdım, belki de uyandığım zaman bloguma bakıp bunu da ne zaman yazdım ne saçma bişey deyip silerim ama o zamana kadar kalsın bu yazı en azından benim içim rahat şu an

15 cevapsız arama 4 mesaj :)

yeni nesil artık tamamen cep telefonuyla büyüyor. hele ki lise çağına gelince liseye kayıt yaptırmadan önce cep telefonu alınıyor çocuklara. cep telefonun olmassa sevgilin de olmaz diye bir görüş var sanki sevgiline çağrı bırakmazsan, aksarayda satılan hazır cep mesajları kitaplarındaki mesajlardan atmazsanız birbirinizi sevemezmişsiniz gibi bir görüş hakim.
cep telefonundan önce insanlar sevgilileriyle nasıl haberleşiyorlardı okuldan sonra? ev telefonuna çağrı mı bırakıyorlardı birbirlerine mektup mu atıyorlardı :))
birbirlerine ard arda çağrı atınca iki insan birbirini daha mı çok seviyor yada sana değer veriyorum anlamına mı geliyor? sevgi artık kontör transferiyle cevapsız çağrı veya mesaj sayısıyla mı ölçülüyor?

ne oldu sabah sabah kuzum?

şu an ne büyük bir kaos içindeyim bilemiyorum. sabah bilgisayarı açtım ve firefox'taki tüm yerimlerimin o an orda olmadığı farkettim. sonra da yerimi klasörüne attığım dosyaları mouse'un orta tuşuyla yeni sekmede açamıyorum, bilgisayar açılırken siyah ekran çıkıyor, resetledikten sonra ekranda normal mi başlasın güvenli mod da mı başlasın yoksa çalışan en son ayarlarda mı başlasın diyor.
sanırım bilgisayarın format atılası gelmiş :) ama ben hala bir kaos içindeyim, her seferinde adres yazmak sinir bişey. sanki yeniden iexplorer lı günlere dönmüş gibiyim( tövbe de :)) ) neyse bu şekilde internette dolaşmak baş ağrısı yapıyor bana :) en iyisi film seyretmek

çok mu geç?

yüzme kursuna gitmek için çok mu geç kaldım acaba? bi yüzme kursuna gitsem ordakilerin en yaşlısı benim yarı yaşımda ya var ya yok :) benim yüzme kursuna gitmem 40 yaşında birinin tekrardan orta okula veya liseye gitmesi gibi bişey :)
hayır kortuğum durum ordaki veletlerin benden iyi yüzmesi, benden daha çabuk öğrenmiş olmaları. tutup da benimle dalga geçerlerse 2-3 tanesini gözdağı vermek amacıyla şöyle ensesinden kedi yavrusu misali tutup havuzun kenarından suya batırıp çıkarsam batırıp çıkarsam batırıp ... ( sinirlerime hakim olmalıyım :P ) diğerleri de bir daha dolu su bardağına bile yaklaşamaz herhalde :))
ama ben niye aniden böyle canileştim :) yok gitmeyecem kursa filan, hem çocuklar kurtulsun hem ben. ama öğrenecem yüzmeyi kafaya koydum :) ama ne zaman olacağını ben bile bilmiyorum

ilk giriş

denize girmeyi ne kadar çok seviyorsam suya o ilk giriş evresinden de o kadar nefret ediyorum. bi türlü de giremiyorum suya, yarı bedenim suya alışmış oluyo ama diğer yarısı hala suya girmeyi reddediyor. içimden bi ses sürekli ne olacak işte dön geri bugün de girmeyiver denize diyor :) ama herseferinde 10 dakikalık bu savaşı denize girmeyi isteyen yönüm kazanıyor. ama ilk o suya giriş anında bira anda suyun tüm vücuda nüfuz etmesi ile kardeşim bu su çok soğuk yok mu başka denize girecek yer iletisi beyne gidiyor :) sanırım( sanırım değil öyle, sonuçta bunu düşünen benim :) )
her seferinde denize girerken bunu yaşıyorum ve bir iki yaş ömrümden gidiyo :) en güzeli aniden havuza atlamak :)

kutucukları dinle :)

hayatımda ilk defa gidip cd kutusu aldım ilginç bir deneyimdi daha önce de cd kutusu almıştım ama hiç satıcıyla yüzyüze konuşup da almamıştım babam getirmişti. cdleri poşetlerden çıkarıp da kutularına koyarken ( çift taraflı cd kutusu aldım hem de :P ) aman yarabbi o ne haz o ne bir böyle hormon salgısı sonucu beynin kendinden geçmesi bir an yığılıp kalcam zannettim oraya :) neyse cd kutulamayı seviyorum işte fakat sevgi çok farklı yollardan ifade edilebiliyor. insan sevdiğini seviyor hakkatten yani sevdiğiniz şey ne olursa olsun kirpi bile yavrusunu pamuğum diye severmiş :))

nerden nereye

aslında biz nerden geldik sorusu yerine şu an biz nereye gidiyoruz desek daha iyi biraz ilerleyin yauvv :)

vardır bi hikmet alamet :)

yok ben karar verdim ders çalışmaya çalışmayacam artık. kelime hatası yapmadım çalışmaya çalışmayacam artık :)
ne zaman elime kahvemi alıp çalışmaya başlasam illa ki bi sorun çıkıyo.( acaba sorun kahveden mi :P ) dün gece bi çalışayım dedim 3 sayfa çalışabildim 4. ye geçemedim :) bugün başladım çalışmaya biraz önce uyandım ama bu sefer çok çalıştım (18 sayfa :) ) baş ağrısı tutunca yattım ben de :) sanırım yine sınava 1 saat kala başlayacam çalışmaya ama 2 sınav arka arkaya ( iki film birden kuşağı gibi :) ) artık naapalım yine telaşla yine son anda koşturarak girecez sınava :P
üzerimde bişey var herhalde neye elimi atsam aksilik çıkıyo, bi hocaya mı gitsem okunsam :)

oooo game

sonunda kardeşim de ogame manyağı oldu. hatta manyağı olmakla kalmadı, işi psikopata bağladı tüm gün aynı ekrana bakıp da filo yolluyacam, nakliye gemisi yapacam, aman kimse saldırmasın, ittifaktan birine dalmışlar, ... gibi gerçek hayatla hiçbir ilgisi olmayan şeylerle uğraşıp gidiyo çocukcağız. işin bir de msn yönü var ogame herkes birbirine msn'ini veriyo ki daha kolay haberleşsinler. tabi böylece yeni msn arkadaşlıkları doğuyor, ya da msn düşmanlıkları birbirine msn de konuşurken kızanlar hemen karşısındakinin msn'ini hacklemeye çalışıyor. yav ne istiyorlar bu msn'den illa ki hackleyecek msn'i işte böyle bir sanal uzay ortamı oluşmuş internette.
bi de anladım ki türkleri uzaya kesinlikle almazlar. yani şu oyunda bile uzaya türk damgası vuruluyor, yani biraz oyuna bakanlar forumlara girenler türkler neden uzaya gitmemeli :) sorusunun cevabını hemencik şak diye alır :) kendi ittifaklarını kuran, mgk karakuvvetleri gibi uzayda olamayacak isimlerden tutunda starwars'ı abartan bunu ogame uygulayan, coşan arkadaşlardan bahsetmiyorum bile ( starwars'a saygımdandır :P ben de starwars havasında oynuyom çünkü :) )
neyse bu kadar toplumsal içerikli yazı yeter :) aslında bu yazıyı biraz değiştirip(ogame ve uzay, ittifak kelimelerini çıkar :) ) istanbuldaki plajların durumu hakkındaki bir yazıya transit geçiş de yapabilirim ama yapmayacağım :P

80lerden hoş bir melodi de şimdi sıra

80 ler geri gelse yine böyle güzel şarkılar yapılabilir mi acaba? o zaman yaşayan şarkıcılar şimdi yok mu ki o zamanın şarkılarını hala özel çaba gösterip arayıp dinliyoruz? mesela herhangi eski bi şarkı 80lerden bi şarkı bu dendiğinde bir anda kıymete biniyor 90 yılında yapılınca veya 79 yılından olsa olmaz illa ki başında 8 olacak. gerçi güzel yav 80 lerin şarkıları
80lerden 18 cdlik şarkı indirince bir anda böyle bi nostaljik oluyo insan tabi ( gerçi benim yaşım ne başım ne ki nostalji yapıyom :P )

okumakla adam olunur mu episode I

evde oturmuş yaz okulu finalleri gelse de bitse şu dert diyorum, kesilmeyi bekleyen koyun gibi sınava girmeyi beklemek çok kötü, okul biter dert bitmez atasözü gereği staja başlayıp okulun açılmasını beklemek de işin tuzu biberi.
ya serdar ortaç haklıysa ya okumakla adam olunmuyosa bunca cefa nedendir ey dostlar :) neyse bi bilidikleri olmasa okullar açılmazdı herhal :P
ben hep kuzey veya güney kutbunda araştırma yapan o bilim adamlarından olmak istiyodum ama olmadı işte. zaten küresel ısınma yüzünden onlar da işlerini kaybedecekler yakında çünkü buzullar kalmayacak bi sürü bilim adamı aç açıkta kalacak o zaman okumakla adam olunmadığı görülecek :))
gerçi ben niye böyle konuşup da çift anadal yapıyorum hala, evet bu da ayrı bir ceviz kabuğu programı konusu :)

tescil - i söz söylemekle olur

Mimar Sinan üniversitesindeki yetenek sınavlarında canlı modele bakarak resim çizdiriyorlarmış. Biz daha canlı insanın fotoğrafını çekemiyoruz resmini nasıl çizelim? İşte böylece bir tarihi söz söylemiş oldum biri duyup da başka yerde kendim buldum diye söylemeden burda tescilleyim dedim :))
ilk ben söyledim izinsiz kullanımı yasaktır. söylemeden önce nüfus kağıdı ve ikametgah ayrıca sabıka kaydıyla başvurup 5 ytl söyleme harcı yatırmak gereklidir haber oluna. :) Biraz geyik oldu ama ( bira zgeyik bu kadar çok geyik ne kadardır bilinmez :P )
Şaka bir yana bu sözü ilk ben söyledim ona göre :)

dönüş

hayatımın hiçbir döneminde bu kadar üşengeç bir dönem yaşadım mı bilmiyorum ama nasıl ki kertenkele, sincap, dağ kurdu, nil timsahı :) ... vs türlü türlü hayvanlar kış uykusuna yatıyorsa ben de yaz uykusuna yattım sanırım :)
siteyi de o kadar boşlamışım ki yerimlerine girince amaneyyy! benim de bi blog um vardı di mi? :P dedim. blog yarışması için de oy kullanmadım daha, hayat enerjisi dedikleri şey böyle bişey işte bitti mi bitiyo. neyse ben en iyisi kendimi biraz şarja koyayım da ilgileneyim geride bıraktığım herşeyle
amanıın efsane geri mi dönüyor :P

birçok şey hakkında :)

Dan Brown ismi artık kitabından önde gider oldu. Da Vinci şifresiyle ün yaptı ama bence diğer kitapları Da Vinci den daha güzel. Ben bu saatte niye böyle bir başlık açıp yazı yazmaya koyuldum onu da anlamadım :) böylesine uzun sürecek bir yazıya tam da yatmaya hazırlanırken başlamak intihar olur :P
Bence bu şekilde saçmalamak beynin yorgunluktan vücudu kontrol edememesiyle ortaya çıkıyo. Ama eğer ben şu an bu durumdaysam böyle bir tespit ne kadar sağlıklı olur o da ayrı bir ceviz kabuğu programı konusu :)
oky nin beni sobelediği yemek röportajını yaptım fakat bitirmeye az kala yanlışlıkla sildim ( grrrrr! ) fakat ben bu röportajı yaptıktan sonra sobeleyecek kimse tanımıyorum ( oky yi tekrar sobelesem :) ama ebe olan bi daha ebelenemiyo herhal :) ) henüz sobelenmemiş blogcu arkadaşlar varsa ben onları memnuniyetle sobelerim :)

isim değişikliği :)

keşke adım Tony Montana El Diablo olsa (Giafranco Tomy Malezzoli Cooper da olabilir ) gerçi tam da ispanyol çete lideri ismi oldu :) ama olsun naapalım idare ederiz artık :P

sıcak, çok sıcak, daha da sıcak olucaak. -hayııırr!!

Bu kadar sıcaklık hayır alamet midir bilinmez ama biraz daha sürerse bu sıcaklar, ben okula sadece üzerimde sadece deniz şortumla gidecem :) ( en fazla evden köşebaşına kadar gidebilirim, o da millet görüp de Anaaa! adam delirmiş hadi bunu bakırköy'e yatıralım diyene kadar :) ) bu havada otobüsler mülteci taşıyan gemiler gibi, en iyisi metro ve tramvay. Böyle devam ederse okula da gitmeyecem eziyet oluyo resmen bana :P
En iyisi evde oturmak :P tavsiye ediyorum hepinize :)

ton ton ton Ailton...

Ailton'u gördükten sonra ben de futbola başlamaya karar verdim. Bonservisim elimde tüm tekliflere açığım :)

floresan kılıç :)

Jedi academy oynamayı çok özleediiimmmm! O kıran kırana ışın kılıcı dövüşleri( artık ışın kılıcı da kalkmıştı, tamamen lighting üzerinden oynanan bi oyun olmuştu ama olsun :) kimse elini kılıca uzatmadan önce lighting'e basıyodu. etraf sürekli yıldırımlı ve gök gürültülü :), ışıklı ve her daim parlaktı :) )
huleeynn ışın kılıcında duel yapabilecek varsa çıksın karşıma!! :)

kol kola

e mail'ime haftada en az bir kere kola içerseniz şööle olur, yok kola pas bile sökecek kadar asit değeri taşıyor, ... vs vs
Peki bunlar sprite, fanta, yedigün, fruko, için de geçerli mi? Eğer onlar için de geçerliyse neden onların ismini de maile eklemiyolar?
Sözüm burdan kola karşıtlarına. yıllarca bize kolayı öcü gibi gösterdiniz, fakat fruko ve fanta da zararli olsa da kola koladır :P
Yine de kola zararlıdır kardeşim, fazla içmeyin.

sınav mı? yapma be abi!

Yaz kış sınava girebilme özelliği taşıyan benim yarın yaz okulundaki ikinci sınavım var ama her sınavdan önce sınava çalışmamayı adet haline getirdim ve bu sınav için de değişen bişey yok, olmuyo çalışamıyorum kardeşim artık, hafızam doldu herhal :)

sezon açılışı



Bugün ilk hazırlık maçımız var( sonunda yani! ben dedim acaba hiç hazırlık maçı yapmadan lige başlayan ilk ve tek takım mı olacaz diye düşün düşün kafayı yiyor insan :) ) geçen sezondan bu yana neler değiştiğini merak ediyorum. Acaba Alex de birgün koşacak mı? Tuncay ne zaman saçlarını kesecek? Aurelio 5000 metre erkeklerde Türkiye adına yarışmalara katılsa olimpiyat madalyası alır mı?...
Neyse izleyip görecez. Allah'ım ne olur bu sene de şampiyon olalım, gerisi gelir elbet... :)

19/07



Bugün Dünya Fenerbahçeliler Günü!( neden içimde bi mutluluk var şimdi anladım :) ama ben yine de kahvenin etkisi hafife almayayım :) ) 19:07 de kutlayacağımız bugünümüz tüm fenerlilere armağan olsun.
oleey oley oley oley şampiyooon feneeer!!!

hayırdır inşallah hey!

ahahahahhaha bugün ayrı bir mutluluk var içimde yani durup dururken gülmeye başlıyorum gülmekten gözümden yaş geliyo nerdeyse :)) ne bileyim ayrı bir his, bir neşe, bir ne bileyim kızgın kumlardan serin sulara atlamışlık, bir peynir görmüş farelik, solucan görmüş civcivlik, ot görmüş koyunluk hissi var içimde ne oluyo bilmiyorum; belki de biraz sonra içimden kapooaavvvv diye alien çıkacak, ama ona bile gülerim şu an.
sanırım cevap fazla kahve! o kadar kafein alınca vucüt sersemliyo herhal :))

yalnızlık zor zanaat

Sanırım şu sıralar bi kız arkadaşım olsa fena olmaz hani; bütün gün gündüzleri, FM manager 05 akşamları, GTA San Andreas geceleri de, Ogame oynuyorum. Yaşım da ilerliyo evde kalacam :))

bu mudur şimdi?

Yüzeyi çok iyi şekilde ( hayvani derecede düz yani :) ) düzeltilmiş iki metal nesne birbirine değdirilirse, birbirine yapışır. Bunu sağlayan magnetizma da değil, sadece yüzeyleri çok çok düzgün bir şekilde düzleştirilmeli. Hakkatten çok ilginç, insan yaşadıkça öğreniyor canım :) :P
İnsan buna bi örnek verir di mi? Diyenler olacaktır haklılardır, ( neden haklı oldukları polemiğine girmeyelim :) ) örnek; Ölçü Lokmaları.

sweet smell of victory



Gün geldi ve ogame'de gelmiş geçmiş en şanlı zaferimi kazandım! Bu oyun bi yerden sonra kabak tadı verip bağımlılıktan başka bi anlam taşımasa da, seviyorum işte var mı diyeceğinnn :)
Savaşın ardından muzaffer filomu Star Wars müzikleri( imperial march ) eşliğinde karşıladım. :)
Allah'ım ne boş işlerle uğraşıyoruuumm :)
ama yine de may the force be with us!

the art of being different



Türkçesi "farklı olma sanatı" olan bu fotoğraf fotokritik maceramın ikinci fotoğrafı. Aslında fotoğrafçılığa aslında ne kadar meraklıymışım da haberim yokmuş. Efin püfün fotoğrafını çekip bunu bir sanat eserine çevirmeye çalışmak gibi saçma sapan bir hastalık başladı bende.
Bu fotoğrafı kadim dostum oky'ye armağan ediyorum :)
İlerde taksim'de bir sergi açıp tüm fotoğraflarımı sevgili fotoğrafseverlerle buluşturacağım :P :)
Şimdi aklıma geldi de bizim orda güvercinseverler ve yetiştirenler derneği diye biyer vardı. Mekan aslında kahveydi ama ismi karizmatik olsun diye bu yolu seçmişti oranın sahibi. İnsanlar bazen bi garip oluyo, garipliğin sınırlarını zorluyo gerçekten :)

band of brothers



Türkçesi Kardeşler Takımı olan bu diziyi kaç kişi izlemiştir bilmiyorum ama steven spielberg ve tom hanks'in içinde bulunduğu bir proje asla kaçırılmamalı.
Uzun zaman önce yayınlanan ve birkeç kez daha baştan sona tekrar edilip, sonra da tozlu raflara kaldırılan bir dizi.
Bence sinema tarihinin en güzel dizisi. Her bölümü başlı başına bir film gibiydi ve hiçbir kusuru yoktu.
Konusu ise easy bölüğünün Normandiya çıkarmasından (D-Day) 2. dünya savaşının (ww2) sonuna kadar macerası.
Mekanlar, kostümler, atmosfer, hepsi ama hepsi mükemmelin de ötesi (yani savaşı canlı çeksen bu kadar olmaz :) ) Bi ara oyun sektörünü ele geçiren ww2 oyunlarıyla beraber bu dizi beni bi süre ww2 dünyasında yaşattı( oyunlarda insan kendini kaptırıyo. Misal: saldırı sırasında bilgisayar başında savaş çığlıkları atmak, vurulduğunda sanki gerçekten vurulmuş gibi kendini sandalyeden atmak ,... )
Şimdi Amerikan askerlerine karşı genel anlamda bir tepki olduğundan belki tekrar göstermiyolardır diziyi, belki de seneye tekrar gösterirler.( zaten vcd si ve dvd si filan var ama televizyon daha farklı benim gözümde )
WW2 gelmiş geçmiş en büyük savaş ve yıkım ve sanırım tek olumlu yönü insanlığın gelişmesini, bilim ve teknolojide ilerlemesini bir anda görülmemiş bir ivmeye ulaştırmasıydı.

big in capeen by guano apes

Big In Japan

Winter's city-side
Crystal bits of snowflakes all around my head and in the wind
I had no illusions
That I'd ever find a glimpse of summer's heat-waves in your eyes

You did what you did to me, now it's history I see
Here's my comeback on the road again
Things will happen while they can
I will wait here for my man tonight, it's easy when you're big in Japan

You're big in Japan
You're big in Japan
You're big in Japan
It's when
You're big in Japan, then I'll sleep by your side all through the night
Big in Japan, it's easy to be

Neon on my skin
Passing silhouettes of strange illuminated mannequins
Shall I stay here at the zoo
Or shall I go and change my point of view for other ugly scenes
You did what you did to me, now it's history I see
Things will happen while they can
I will wait here for my man tonight, it's easy when you're big in Japan

You're big in Japan
You're big in Japan
You're big in Japan
It's when
You're big in Japan, then I'll sleep by your side all through the night
Big in Japan, it's easy to be

Too late, too late

You're big in Japan
You're big in Japan
You're big in Japan
It's when
You're big in Japan, then I'll sleep by your side all through the night
Big in Japan, it's easy to be

You're big in Japan, then I'll sleep by your side all through the night
Big in Japan, it's easy to be

You're big in Japan
You're big in Japan
You're big in Japan
It's when
You're big in Japan

falan felan oldum! episode II

Gün gelir de "falan felan oldum yani! " cümlesini duyarsam bünyem bunu kaldıramaz :) Bugün burda hala hayattaysam bunu hala kulağımla ( canlı performans olarak :) ) bu cümleyi duymamış olmama borçluyum.

falan felan oldum! episode I

Tüm bu duygu yoğunluğunun :) içinde aklıma geldi ve söylemeden geçemedim. Allah aşkına şu "filan" kelimesine "felan" diyenleri uyaralım, uyarılara kulak asmayanalara karşı ateş serbest :)
Cinnet noktasına geldim, "felan" kelimesini duyduğum an beynimdeki hücreler zonkluyo, başıma ağrılar giriyo, ... türlü türlü şey oluyo işte.
Bir örnekle açıklayalım:

eray:
Slm nbr?
karşımdaki kişi: merhaba, nasıl olsun işte okul felan ...( felan kelimesinden sonra olayın kahramanının bişey hatırlamasını beklemeyin çünkü o sırada beyin faaliyetleri durmuş oluyo :P )
eray:( grrrrr! içimden tabii :) ) Pardon ne dedin?

Belki biraz acımasız konuştum :) ama etmeyin eylemeyin yaaauuv ilerleyin yaaauuv :)
Lütfen bu maili listenizdeki herkese forwardlayın :P ehehehehhehe
Şaka bir yana filan'a felan demeyin...

big in capeen by alphaville

Big in Japan
Winter?s cityside
Crystal bits of snowflakes all around my head and in the wind
I had no illusions
That I?d ever find a glimps of summer?s heatwaves in your eyes
You did what you did to me, now it?s history I see
Here?s my comeback on the road again
Things will happen while they can
I will wait here for my man tonight, it?s easy when your big in japan

When your big in japan, tonight
Big in japan, be tight, big in japan where the eastern sea?s so blue
Big in japan, alright, pay, then I?ll sleep by your side
Things are easy when you?re big in japan, when you?re big in japan

Neon on my naked skin
Passing silhouettes of strange illuminated mannequins
Shall I stay here at the zoo
Or shall I go and change my point of view for other ugly scenes
You did what you did to me, now it?s history I see...
Things will happen while they can
I will wait here for my man tonight, it?s easy when you?re big in japan

Sözlerdeki derinlik, ifade ettikleri, sırf bu şarkı ( ve anime filmler) yüzünden gidip japonyaya yerleşesim var. ( belki samuray filan bile olurum :) )

Alphaville vs Guano Apes

big in japan şarkısını acaba alfavil'den daha iyi kimse yapabilir mi ( tövbe de! :P ) diye düşünürkene bir de baktım ki Guano Apes'in big in japan'i orjinalinden daha da güzelmiş de benim haberim yokmuş meğer. Ama alfavil'in big in japan'inin girişi daha iyi, fakat guano apes'i dinlerken sözler daha kolay anlaşılıyor. Ama alfavil şarkının anlamını ve duygusallığını daha iyi veriyor, guano apes daha bi coşturuyo ...
bu şekilde yazmaya devam etsem sayfalar dolacak. 80'ler müziğini seven ey dostlar hangisi daha iyi?( hayatın anlamı nedir? desem daha kolay bir soru olurdu :) )
En iyisi hüzünlüyken ( ki beni hiç böyle göreniniz var mı? ama alfavil dinledim mi hüzünlenirim kardeşim :) ) alfavil, sinirliyken guano apes. ( bak nasıl da çözdüm hemen aferin :P )

elektrik mühendisliğinde son nokta

Devre teorisi dersinde elektrikler kesilmişti, hoca da tepegözle ders işliyodu. Zaten izbe biyerde olan laboratuar karanlığa gömülmüştü. o kadar elektrik mühendisi aynı yerde ve orda elektrikler yok! Gelmiyo elektrikler. Tam da hoca dersi bırakacak derken get uppaa! Diye gelen elektriğe acaba daha önce aynı anda o kadar kişi tarafından hiç küfür edilmişmiydi bilmiyorum.
Ama o gün bişey öğrendim bilim herşeyin önüne geçemiyo :P

sezon açılışı :)



Yeni sezonu da açıyoruz yarın :) ilk sınavıma çıkacağım. İyi şans dileklerinizi eksik etmeyin.
may the force be with me :)

uyu uyu yat uyu

Saat 2 ve ben hala uyuyamadım aha da 4 saat sonra kalkıp okula gidecem 9 saat üst üste ders var ertesi gün sınav var. Biri bana ninni söyleyebilir mi? :) ( ciddiyim, şaka yapmıyorum :P)

who let the dogs out?

Ben o kadar dağınık oldum ki, artık ben bile tahammül edemiyorum kendime. Bazı sabahlar okula gitmek için hazırlanırken o kadar koşturuyorum ve karmaşaya düşüyorum ki aslında ne yaptığımı neden ve niçin okula gittiğimi bile unutuyorum. ( bence yavaş yavaş bunamaya başladım :) )
Ve sanırım yine başlık ve yazı arasında alakasızlık had safhaya ulaştı :)

tatil biteeer, biter biter ağlarım



Tatil rüyası çabuk bitti ve geri döndüm İstanbul hep bıraktığım gibi durmaya devam ediyo ( bu cümleden ne anladım ben şimdi? :P )
Şu yazı burda haftalarca dursun hatta sitenin logosu yapayım da tatile gideyim haftalarca yazı yazmayayım çok istiyorum.
Ama sabah 6 da kalkıp okula gidecem :( Şu okul bittiğinde eğer işsiz kalırsam kökünden yakacam okulu :P
Neyse artık ders vakti, perşembe sınav var.

ne olacak bu fenerin hali?

Transfer için adı ortaya atılan tüm futbolcuları yalanlayan fener yönetimi acaba kimi alacak? Güney amerika'da adam kalmadı ismi ortaya atılacak, deneme yalanlama yöntemiyle bulacaz artık tüm lisanslı futbolcuları sayalım elbet biri doğru çıkar :)
İsmi sır gibi saklanan bu futbolcu ( neredeyse kendi bile bilmeyecek transferi :) ) kimse Allah aşkına çıksın da "o benim !" desin yoksa hakkatten cinnetin eşiğindeyim grrrr..
Belki de yönetim transfer yapmayacak, üstüne yatacaklar olayın " ismini sır gibi sakladığımız futbolcunun adını unuttuk neyse bu yıl da transfer olmasın :P" ehehehehe çok komik olurdu. Traftarlar yönetimi fifa'ya şikayet ediyo transfer yapmadılar diye :)
Neyse artık gelsin yeni transferimiz meraktan çatlayacaz.
( Aslında orta sahaya benim gibi çok koşan, pres yapan, sahada basmadık yer bırakmayan :P biri lazım tekliflere açığım :) )

the art of being alone


Yanlızlık da bir sanattır.( Güzel sanatlara girer mi acaba? ) Sanırım ben bu konuda çok yetenekli bir sanatçıyım :)

ogame, bugame, şugame, şubuo(?)

Şuna karar verdim ogame bir oyun değil zararlı bir alışkanlık. Başından kalkmam için doğal bir afet veya çok geçerli sebepler olması gerekli yoksa yok imkanı yok ( ne biçim cümle oldu şimdi bu? :P )

ben geri döndüm :P

Yok yok bu bilgisayarda bişey var uzak kalamıyorum bu meretten. Güzel bir haftasonu geçirdikten sonra eve dönerken tek isteğim bilgisayarın sağ salim yerinde duruyo olmasıydı :)
Güneş altında en fazla 45 saniye ( biraz abarttım herhal :) ) durabilen ben bu sefer biraz az sayılabilecek yanıklarımdan yayılan hafif sızıya rağmen yine de yazımı yazayım da içim rahat etsin diye oturdum bilgisayara.
Tatil hakkında nefret ettiğim tek şey güneşte yanmak. En son şöyle güneşte yatıp bronz olayım dediğim zaman 3. derece yanıkla doktora gitmiştim, o günden sonra asla güneş altında 10 dakikadan fazla yatmadım.( benim ki de ayrı manyaklık işte :) )