Deleted Scenes

bir arkadaşın evinde geçen ilk gece gibi.. senden önce böylesi olmadı yalanına kanmak.. senin için herşeyi yaparım adamıyla senin için herşeyi yakarım kadınının sevişmek için birbirlerine duyduğu tutku. birbirine kavuşmak için sarfedilen onca çaba ve birlikte geçen gecelerin ardından birbirini görmemek için duyulan nefret. sonu olmayan bir hikaye. başka insanlar aynı hikayeler.. bir nefes ve bir shot atıp birbirimize sahip olsak ya.. sonrasını düşünmeden..


Model_Kamila_smoking_by_LASMN

part III: eroy vs god

herşeye gücünün yettiğini düşün. yapabileceklerinin sınırı yok. görkemli bir şatoda kocaman camların arkasından yemyeşil ovalara, karanlık ormanlara, derin denizlere, pervasızca gürüldeyen şelalelere, kocaman dağlara.. vs herşeye tepeden bakıyorsun. hepsinin üstünde yadsınamaz etkinle sorgulanamaz kudretinle sen var olduğunu düşünüyorsun. tek başına.. bu gücü paylaşmak hiç aklından geçer miydi? sanmıyorum.


yataktan tekrar sigara içmek için doğruldum. son sigarayı da içmiş olduğumu hatırlamama rağmen umutsuzca tekrar bakma ve yanılmış olma isteğim o kadar içtendi ki. anne baba sevgisi bile bu kadar içten olamazdı herhalde. boş kutu, sevgilinin seni terketmiş olması kadar acı verici ve boşlukta bırakan bir sahneydi. yerimde doğruldum. alkolün verdiği tatlı dengesizlikle loş ışıkta yürürken tünelin ucunda bir ışık olsa çok dramatik bir son gibi görünebilirdi. sağa sola saçılmış eşyaların, kitapların ve birkaç da şişenin arasında bulduğum yepyeni paket sanki isa'nın doğumunu müjdeliyordu. neden? diye düşünürken bulduğum cevapların hiçbiri hoşuma gitmiyordu. çokça kişisel eleştiri, çokça resmin dışına çıkılıp yapılan tespitler, bir sürü yapılması gereken şey... sonu düşünmekle ve yapmakla gelemeyecek gibi. karanlığın içinde o kendine özgü sesiyle parlayan kibritin ışığı sigaranın sesine dönüşmesi için tek nefes yeterliydi. alevini dumanlı nefesimle söndürürken güzel bir görüntü çıkardığıma eminim.

tempted_girl_by_dani4ka

sonra ilk nefes.. yanan tütün ve kağıdın çıtırtısı.. derin nefesi içine çekerken havanın içine dolması hissi.. nefesini dışarı verirken dolduğun ve gösterdiğin nefret.. tekrar tavanı izlemeye koyulduğumda yatarken içmenin verdiği o melankolik ve beyin fırtınasına bürünmüş halim hoşuma gitmiyor değildi. her zaman şekilci olmayı sevmişimdir.

tanrının şizofrenik bir yansıması olarak benim ve hepimizin yaptığı hataların aslında hata olarak görülmemesi sonucuna varmam çok kısa sürdü. kendisini arayan biriydi ve elinden geldiğince empati kurmaya çalışmıştı. bunun için onu suçlamaya niyetim yok. "neden.." ile başlayan tüm olumsuz sahiplik sorularının bir anlamı yok. tanrı bile kendi istediğine sahip olamıyor.

kendi dünyamın yanında onun evrenini düşünürken. bir şekilde ikimiz de kendi yarattığımız sonsuzlukta kaybolmuşuz. ikimizin de insanlara duyduğu aşk platonikleşmiş ve çoğunu nefret kaplamış. ama mücadele ediyoruz birbirimizle. hangimizin kazanacağının önemli olmadığı bir savaştayız. sadece bela arıyoruz. yaralanırsak, acı çekersek ya da kaybolursak sanki kendimizi bulacakmışız gibi. özgür iradelere karşı koyamayacak kadar zayıfladık. biz birbirimizle uğraşırken dışarıda koca bir dünyanın döndüğünü görmezden geldik.

teolojiye tam olarak inandığımızı düşünelim o zaman melek gibi süper bir varlık varken ki kanatları filan var yani nasıl desem öyle böyle değil uçuyo filan. sonra her istediğini de yapıyor. benim gibi kötü alışkanlıkları ya da saplantıları da yok yemez içmez.. bir sürü şey varken. neden benim gibi bir risk alıyorsun ki? biliyorsun benim seni bir yerden sonra çileden çıkaracağımı. sonra üstüme göndereceğin yıldırımları savuşturmaya çalışıp "ben hala buradayım!" diye haykıracağımı. neden bu deneme? neden bu macera? kendini bulmaya çalışmanda benim gönüllü denek olduğumu ben hatırlamıyorum? yaptıklarımı iyi veya kötü olarak nitelendiremezsin. mutlak kuralların olmadığı tek mutlak doğruyken iyi-kötü kavramını biz kendi aramızda sen söylemişsin diye kararlaştırıp birbirimizi yerken neyi görmeye çalışıyorsun? kendi kişiliğine dışarıdan bakmak için gerçekten büyük bir zahmete giriştiğini kabul ediyorum. saygı duyuyorum. her başım sıkıştığında sana koşacağımızı da biliyorsun ki yapmıyor değilim itiraf ediyorum. ama bu insan evriminin bir parçası. insanlar geliştikçe köreleceğine inanıyorum.

i_don__t_wanna_be_an_angel_by_SubterfugeMalaises

tüm bu saçmalığa, anlamsızlığa karşı hala ellerinde asalarla, totemlerle sevginden bahsedip insanları kendi yarattığın manipülasyona mahkum etmeye çalışanların etrafta kol gezmesine izin verirken tatlı bir gülümseme takındığını biliyorum. birbirini yiyen karıncalar gibi oradan oraya birşeyler atıyoruz birbirimize. izlemek zevkli olsa gerek. yalakalar.. sana sadece istediklerini vermeye çalışıyorlar.. ben sana ihtiyacın olanı vermeye çalışıyorum. hala birbirimize tahammül etmemizin sebebi de bu zaten. her sorgulamada kendine dair daha fazlasını görmek seni mutlu ediyordur inanıyorum.

there__so_lost_by_heavens_drive

insan vücudunun sınırlı kapasitesinde sıkışıp kalmaktan, sonsuzluğa ulaşmak için birşeyler icat etmeye çalışmaktan sıkılacağımızı ve buna isyan edeceğimizi biliyorsun değil mi. 5 duyuyla ve birkaç duyguyla sınırlı bir dünyada bizden nefretin dışında birşey beklemeyeceğini umuyorum. sen aynı durumda olsan ilk baş kaldıranlardan olurdun. eminim. cennetin o basamaklarını çıkabilmek ve bakirelere ulaşmak için kadın erkek demeden herkes birbirini boğazlamaya hazır. gerçekten göğe yükselmek bu kadar önemli mi? bu ilüzyonu daha ne kadar sürdürmemizi istiyorsun.

ne kadar daha sürer bilmiyorum ama artık farklı dünyalardayız... sen bana inanmayı bıraktın ben sana değil. o yüzden artık farklıyız.

winter_smoking____by_FttSniper

tanrıyı yok saymaya çalışırken kendi benliğini yok etmeye çalıştığını biliyorum. bir anda bu belirsizliği yok ettiğinde kendi kurallarını ilan edeceksin. onun yerini almaya çalışırken umarım başarılı olursun.

part II: fill in the blanks

kendi cümlelerinizi kullanarak boşlukları doldurun... tüm hayat boyu sürebileceği gerçeğini hatırlatacak kadar iyi kalpli davranıyorum.


....................................................................................................................................................................

body_by_fishboneOUT

part I: no reason

farklı olmaya çalışmayı anlıyorum. kurallardan, önyargılardan, bağımlılıklardan,.. uzak yaşama isteğini. farklı ve özgür olma isteğinin altında ergen özenti tohumlarının ve onun getirdiği ilüzyonların olmadığını da görüyorum. tüm bunlar için artık yaşlı sayılırız. 15 yaşındaki birinin hayata duyduğu nefret acınacak bir duygu gibi görünürken 10 yıl sonraki nefret korkutucu bir hal alıyor. aynı duyguların başındaki etiketler gördüğü saygıyı etkiliyor. duygunun güvenilirliği yaşanılan zamanla daha artar teorisine katılmamak elde değil. ama zamana değil sürece inanan bir insan olarak aslında geçen zamanın ötesinde tecrübe edilen olayların sayısı daha önemli aslında. içinde bulunduğun çevrenin etkisi de azımsanacak birşey değil. çevrendekilerin de aynı süreçleri tamamlamış olmaları sağlıklı duygular ve olgun fikirler üretirken yanı başından ayırmayacağın ağrı kesicilerin olacaktır. beni ilgilendiren kısmı aslında yaşlara göre duygu ve fikir üstüne aforizmalar saçmak değildi. benim derdim senle aslında. seni seviyorum, senden nefret ediyorum, senle vakit geçirmekten hoşlanıyorum, seni görmeye tahammül edemiyorum, seninle sevişiyorum, seni terkediyorum, sana kur yapıyorum, seni aldatıyorum ama seni anlıyorum.. sen asla ilk anladığın sen değilsin.



melancholy_by_marshmallow_pies

hayata karşı nefret duymak belki de farklı olmak için ilk adım. hangisi ilk olarak ortaya çıkıyorum bilemiyorum ama kesin olan şey hep yanyana oldukları. birden hayat anlamsızlaşıyor. kendi kurallarını koymak istiyorum. toplumun kuralları yerine kendi kurallarını koyarak yeni bir düzen yaratmaya çalışıyorsun. başarılı olamadığın zaman yeni bir toplum seçiyorsun. yeni arkadaşlar üzerindeki baskını kuramadığında yeni yerler keşfetmek, yeni egemenlikler kurmak için kaçmayı seçiyorsun. aslında kaçtığının toplumun saçmalığı, insanların berabatlığı ya da hayatın anlamsızlığı değil.. sen kendinden kaçıyorsun. kendinden kaçarak olmak istediğin o yeni kendinin kollarına koşuyorsun, biliyorsun ki onun kollarında da mutlu olamayacaksın kaçmaya devam ettikçe hiçbirşey düzelmeyecek. kalıp savaşırsan da erdemli bir hareket sergilemiş olacaksın, öğrendiklerin seni daha farklı biri haline getirecek.. ne kadar asil.. anlamsız aynı zamanda. kaçmak, kalmak, savaşmak,.. anlamsız. hayatın kendi değeri olabilir. müthiş bir gücün eseri, mükemmel bir mühendislik çalışması ya da harika bir rastlantı olarak ortaya çıkmış olsa da anlamsız.. üzerine bu kadar farklı anlam yüklenebiliyorsa o zaman bütün anlamlar kendisini yitirir. kararsızlık, anlaşılmazlığa dönüşür.. yüklenilen anlamların hepsi ortaya saçıldığında meydana gelen kaos içinde boğulmaktan, hepsini biraraya getirmeye çalışmaktansa bunu karmaşayı ve anlamsızlığı kabul etmek gerek..


Crowd_by_makemehappy

mutsuz, amaçsız, depresif, saçma hareketlerin mazereti olamaz bu. hayata bir süreç olarak bakarsın, amaçların olur. birinden diğerine atlarsın ve biter.. gerisinde süper anlamlar yüklemenin her duyguyu binlerce parçaya ayırıp son düşünce balonuna kadar incelemenin bir anlamı yok. yüzeysellik içerisinde de boğulma. bu da çok saçma olur. evrimin geldiğimiz aşamasında sonraki basamakların geriye dönüp tekrar maymun olmalarının benim için bir önem taşımaması öyle olmasını istediğimi göstermez.

bırak... içindeki nefretin seni kendinden alıp götürmek istediği yerler, insanlar, sana yaptırmaya çalıştıkları senin istediklerin değil. farklı benliklerin üstünde kurmaya çalıştığı hegamonyaların ilüzyonu. farkında olmak daha da can acıtıyor. daha fazla içki, daha fazla sigara, daha fazla uyku ya da daha fazla uykusuz gece, ilaç bağımlılığı.. bunca acı başka nasıl örtbas edilebilir. uykusuzluğun etkisinde yazıyla kurulmaya çalışan dünyanın rüyada kurulmaya çalışılan dünyadan bir farkı yok aslında.

herkes korkak, herkes aptal.. kimse ne yaşadığın farkında değil. boşvermişliğin dibinde olan da hayata dört elle sarılan da ne yaptığın farkında değil.. sonuçların ne olduğunu göremeyecek kadar körler. tanrım.. bu nefretin verdiği gücü hissederken, seninki gibi bir güce sahip olmak için ne kadar nefretle dolu olmak gerektiğini düşünüyorum. nefretini hissediyorum.. onca gücü bir anda savurmak için neler vermezdim.. o boşalma hissinin tek bir kum tanesi kadarı için her gece sevişiyoruz..


The_City_Has_Sex__by_lorelix04

ama sen tüm hayatını bir hiç için geçiriyorsun. bir hiç için acınacak haldesin. aynaya her baktığında kendinde bunu görürken göz bebeklerinin içinde ben varım. bahsettiğin amaç, anlamsızlık,.. herşey yaptıklarınla ve söylediklerinle çelişiyor. bir an önceki senle bir an sonraki arasındaki farka sen de şaşırıyorsun. herşeyin farkında olup değiştirmemek sana acı veriyor. her karar anında kaçıyorsun. sonunda bir köşede yakalandığında yeni bir köşe buluyorsun. tüm bunların bir rüya olduğuna inanmaya başlıyorum artık çünkü ancak bir rüyada insan dünyasını bu kadar çabuk değiştirebilir. gerçekliğin ne olduğunu sorgularken senden korkuyorum.


b540b810d665c0ea6d7337a2a57216f5

zayıflıklarına yenik düştüğün sürece elinde mükemmel mazeretler olacak.. her seferinde son diyeceksin. ama sonra birden farklı bir şey olacak. en büyük eksiğin, hayatta tanrı olarak bakabildiğin şey ilk kez karşına çıktığında bu sefer gücünün bir anlamı olmadığının farkına varacaksın. yeniden diyeceksin.. başka bir yerde.. başka bir zamanda.. amaçsızca.. acınacak halde..

iyi geceler, iyi şanslar..