ve

aptalca hatalar&düşününce ne için olduğunu görünce aptallığın içinde kaybolmak&sevmek&sevilmemek&ne desen boş&zayıflık&telefon ekranlarında ismi belirdiğinde aklının uçması&bilgisayar ekranlarında ismini her yerde aramak&fotoğraflarında kaybolmak&siyah beyaz bir fotoğrafına bakmak her gün&onun tek bir düşünce balonu içinde yer alamamak&her şeyini ona adamak&sevmek mi yoksa sevmeyi sevmek mi&o olmasa başka biri için de aynısını yapardım yeter ki sevse gibi saçmalıklar&yalnızlık&daha da büyüyen yalnızlık&içinden çıkamamak&saçmalamalar&nereye gittiği belli olmayan yaşam&büyüyen bir hiçlik&kaybolmak..

Deleted Scenes

bir arkadaşın evinde geçen ilk gece gibi.. senden önce böylesi olmadı yalanına kanmak.. senin için herşeyi yaparım adamıyla senin için herşeyi yakarım kadınının sevişmek için birbirlerine duyduğu tutku. birbirine kavuşmak için sarfedilen onca çaba ve birlikte geçen gecelerin ardından birbirini görmemek için duyulan nefret. sonu olmayan bir hikaye. başka insanlar aynı hikayeler.. bir nefes ve bir shot atıp birbirimize sahip olsak ya.. sonrasını düşünmeden..


Model_Kamila_smoking_by_LASMN

part III: eroy vs god

herşeye gücünün yettiğini düşün. yapabileceklerinin sınırı yok. görkemli bir şatoda kocaman camların arkasından yemyeşil ovalara, karanlık ormanlara, derin denizlere, pervasızca gürüldeyen şelalelere, kocaman dağlara.. vs herşeye tepeden bakıyorsun. hepsinin üstünde yadsınamaz etkinle sorgulanamaz kudretinle sen var olduğunu düşünüyorsun. tek başına.. bu gücü paylaşmak hiç aklından geçer miydi? sanmıyorum.


yataktan tekrar sigara içmek için doğruldum. son sigarayı da içmiş olduğumu hatırlamama rağmen umutsuzca tekrar bakma ve yanılmış olma isteğim o kadar içtendi ki. anne baba sevgisi bile bu kadar içten olamazdı herhalde. boş kutu, sevgilinin seni terketmiş olması kadar acı verici ve boşlukta bırakan bir sahneydi. yerimde doğruldum. alkolün verdiği tatlı dengesizlikle loş ışıkta yürürken tünelin ucunda bir ışık olsa çok dramatik bir son gibi görünebilirdi. sağa sola saçılmış eşyaların, kitapların ve birkaç da şişenin arasında bulduğum yepyeni paket sanki isa'nın doğumunu müjdeliyordu. neden? diye düşünürken bulduğum cevapların hiçbiri hoşuma gitmiyordu. çokça kişisel eleştiri, çokça resmin dışına çıkılıp yapılan tespitler, bir sürü yapılması gereken şey... sonu düşünmekle ve yapmakla gelemeyecek gibi. karanlığın içinde o kendine özgü sesiyle parlayan kibritin ışığı sigaranın sesine dönüşmesi için tek nefes yeterliydi. alevini dumanlı nefesimle söndürürken güzel bir görüntü çıkardığıma eminim.

tempted_girl_by_dani4ka

sonra ilk nefes.. yanan tütün ve kağıdın çıtırtısı.. derin nefesi içine çekerken havanın içine dolması hissi.. nefesini dışarı verirken dolduğun ve gösterdiğin nefret.. tekrar tavanı izlemeye koyulduğumda yatarken içmenin verdiği o melankolik ve beyin fırtınasına bürünmüş halim hoşuma gitmiyor değildi. her zaman şekilci olmayı sevmişimdir.

tanrının şizofrenik bir yansıması olarak benim ve hepimizin yaptığı hataların aslında hata olarak görülmemesi sonucuna varmam çok kısa sürdü. kendisini arayan biriydi ve elinden geldiğince empati kurmaya çalışmıştı. bunun için onu suçlamaya niyetim yok. "neden.." ile başlayan tüm olumsuz sahiplik sorularının bir anlamı yok. tanrı bile kendi istediğine sahip olamıyor.

kendi dünyamın yanında onun evrenini düşünürken. bir şekilde ikimiz de kendi yarattığımız sonsuzlukta kaybolmuşuz. ikimizin de insanlara duyduğu aşk platonikleşmiş ve çoğunu nefret kaplamış. ama mücadele ediyoruz birbirimizle. hangimizin kazanacağının önemli olmadığı bir savaştayız. sadece bela arıyoruz. yaralanırsak, acı çekersek ya da kaybolursak sanki kendimizi bulacakmışız gibi. özgür iradelere karşı koyamayacak kadar zayıfladık. biz birbirimizle uğraşırken dışarıda koca bir dünyanın döndüğünü görmezden geldik.

teolojiye tam olarak inandığımızı düşünelim o zaman melek gibi süper bir varlık varken ki kanatları filan var yani nasıl desem öyle böyle değil uçuyo filan. sonra her istediğini de yapıyor. benim gibi kötü alışkanlıkları ya da saplantıları da yok yemez içmez.. bir sürü şey varken. neden benim gibi bir risk alıyorsun ki? biliyorsun benim seni bir yerden sonra çileden çıkaracağımı. sonra üstüme göndereceğin yıldırımları savuşturmaya çalışıp "ben hala buradayım!" diye haykıracağımı. neden bu deneme? neden bu macera? kendini bulmaya çalışmanda benim gönüllü denek olduğumu ben hatırlamıyorum? yaptıklarımı iyi veya kötü olarak nitelendiremezsin. mutlak kuralların olmadığı tek mutlak doğruyken iyi-kötü kavramını biz kendi aramızda sen söylemişsin diye kararlaştırıp birbirimizi yerken neyi görmeye çalışıyorsun? kendi kişiliğine dışarıdan bakmak için gerçekten büyük bir zahmete giriştiğini kabul ediyorum. saygı duyuyorum. her başım sıkıştığında sana koşacağımızı da biliyorsun ki yapmıyor değilim itiraf ediyorum. ama bu insan evriminin bir parçası. insanlar geliştikçe köreleceğine inanıyorum.

i_don__t_wanna_be_an_angel_by_SubterfugeMalaises

tüm bu saçmalığa, anlamsızlığa karşı hala ellerinde asalarla, totemlerle sevginden bahsedip insanları kendi yarattığın manipülasyona mahkum etmeye çalışanların etrafta kol gezmesine izin verirken tatlı bir gülümseme takındığını biliyorum. birbirini yiyen karıncalar gibi oradan oraya birşeyler atıyoruz birbirimize. izlemek zevkli olsa gerek. yalakalar.. sana sadece istediklerini vermeye çalışıyorlar.. ben sana ihtiyacın olanı vermeye çalışıyorum. hala birbirimize tahammül etmemizin sebebi de bu zaten. her sorgulamada kendine dair daha fazlasını görmek seni mutlu ediyordur inanıyorum.

there__so_lost_by_heavens_drive

insan vücudunun sınırlı kapasitesinde sıkışıp kalmaktan, sonsuzluğa ulaşmak için birşeyler icat etmeye çalışmaktan sıkılacağımızı ve buna isyan edeceğimizi biliyorsun değil mi. 5 duyuyla ve birkaç duyguyla sınırlı bir dünyada bizden nefretin dışında birşey beklemeyeceğini umuyorum. sen aynı durumda olsan ilk baş kaldıranlardan olurdun. eminim. cennetin o basamaklarını çıkabilmek ve bakirelere ulaşmak için kadın erkek demeden herkes birbirini boğazlamaya hazır. gerçekten göğe yükselmek bu kadar önemli mi? bu ilüzyonu daha ne kadar sürdürmemizi istiyorsun.

ne kadar daha sürer bilmiyorum ama artık farklı dünyalardayız... sen bana inanmayı bıraktın ben sana değil. o yüzden artık farklıyız.

winter_smoking____by_FttSniper

tanrıyı yok saymaya çalışırken kendi benliğini yok etmeye çalıştığını biliyorum. bir anda bu belirsizliği yok ettiğinde kendi kurallarını ilan edeceksin. onun yerini almaya çalışırken umarım başarılı olursun.

part II: fill in the blanks

kendi cümlelerinizi kullanarak boşlukları doldurun... tüm hayat boyu sürebileceği gerçeğini hatırlatacak kadar iyi kalpli davranıyorum.


....................................................................................................................................................................

body_by_fishboneOUT

part I: no reason

farklı olmaya çalışmayı anlıyorum. kurallardan, önyargılardan, bağımlılıklardan,.. uzak yaşama isteğini. farklı ve özgür olma isteğinin altında ergen özenti tohumlarının ve onun getirdiği ilüzyonların olmadığını da görüyorum. tüm bunlar için artık yaşlı sayılırız. 15 yaşındaki birinin hayata duyduğu nefret acınacak bir duygu gibi görünürken 10 yıl sonraki nefret korkutucu bir hal alıyor. aynı duyguların başındaki etiketler gördüğü saygıyı etkiliyor. duygunun güvenilirliği yaşanılan zamanla daha artar teorisine katılmamak elde değil. ama zamana değil sürece inanan bir insan olarak aslında geçen zamanın ötesinde tecrübe edilen olayların sayısı daha önemli aslında. içinde bulunduğun çevrenin etkisi de azımsanacak birşey değil. çevrendekilerin de aynı süreçleri tamamlamış olmaları sağlıklı duygular ve olgun fikirler üretirken yanı başından ayırmayacağın ağrı kesicilerin olacaktır. beni ilgilendiren kısmı aslında yaşlara göre duygu ve fikir üstüne aforizmalar saçmak değildi. benim derdim senle aslında. seni seviyorum, senden nefret ediyorum, senle vakit geçirmekten hoşlanıyorum, seni görmeye tahammül edemiyorum, seninle sevişiyorum, seni terkediyorum, sana kur yapıyorum, seni aldatıyorum ama seni anlıyorum.. sen asla ilk anladığın sen değilsin.



melancholy_by_marshmallow_pies

hayata karşı nefret duymak belki de farklı olmak için ilk adım. hangisi ilk olarak ortaya çıkıyorum bilemiyorum ama kesin olan şey hep yanyana oldukları. birden hayat anlamsızlaşıyor. kendi kurallarını koymak istiyorum. toplumun kuralları yerine kendi kurallarını koyarak yeni bir düzen yaratmaya çalışıyorsun. başarılı olamadığın zaman yeni bir toplum seçiyorsun. yeni arkadaşlar üzerindeki baskını kuramadığında yeni yerler keşfetmek, yeni egemenlikler kurmak için kaçmayı seçiyorsun. aslında kaçtığının toplumun saçmalığı, insanların berabatlığı ya da hayatın anlamsızlığı değil.. sen kendinden kaçıyorsun. kendinden kaçarak olmak istediğin o yeni kendinin kollarına koşuyorsun, biliyorsun ki onun kollarında da mutlu olamayacaksın kaçmaya devam ettikçe hiçbirşey düzelmeyecek. kalıp savaşırsan da erdemli bir hareket sergilemiş olacaksın, öğrendiklerin seni daha farklı biri haline getirecek.. ne kadar asil.. anlamsız aynı zamanda. kaçmak, kalmak, savaşmak,.. anlamsız. hayatın kendi değeri olabilir. müthiş bir gücün eseri, mükemmel bir mühendislik çalışması ya da harika bir rastlantı olarak ortaya çıkmış olsa da anlamsız.. üzerine bu kadar farklı anlam yüklenebiliyorsa o zaman bütün anlamlar kendisini yitirir. kararsızlık, anlaşılmazlığa dönüşür.. yüklenilen anlamların hepsi ortaya saçıldığında meydana gelen kaos içinde boğulmaktan, hepsini biraraya getirmeye çalışmaktansa bunu karmaşayı ve anlamsızlığı kabul etmek gerek..


Crowd_by_makemehappy

mutsuz, amaçsız, depresif, saçma hareketlerin mazereti olamaz bu. hayata bir süreç olarak bakarsın, amaçların olur. birinden diğerine atlarsın ve biter.. gerisinde süper anlamlar yüklemenin her duyguyu binlerce parçaya ayırıp son düşünce balonuna kadar incelemenin bir anlamı yok. yüzeysellik içerisinde de boğulma. bu da çok saçma olur. evrimin geldiğimiz aşamasında sonraki basamakların geriye dönüp tekrar maymun olmalarının benim için bir önem taşımaması öyle olmasını istediğimi göstermez.

bırak... içindeki nefretin seni kendinden alıp götürmek istediği yerler, insanlar, sana yaptırmaya çalıştıkları senin istediklerin değil. farklı benliklerin üstünde kurmaya çalıştığı hegamonyaların ilüzyonu. farkında olmak daha da can acıtıyor. daha fazla içki, daha fazla sigara, daha fazla uyku ya da daha fazla uykusuz gece, ilaç bağımlılığı.. bunca acı başka nasıl örtbas edilebilir. uykusuzluğun etkisinde yazıyla kurulmaya çalışan dünyanın rüyada kurulmaya çalışılan dünyadan bir farkı yok aslında.

herkes korkak, herkes aptal.. kimse ne yaşadığın farkında değil. boşvermişliğin dibinde olan da hayata dört elle sarılan da ne yaptığın farkında değil.. sonuçların ne olduğunu göremeyecek kadar körler. tanrım.. bu nefretin verdiği gücü hissederken, seninki gibi bir güce sahip olmak için ne kadar nefretle dolu olmak gerektiğini düşünüyorum. nefretini hissediyorum.. onca gücü bir anda savurmak için neler vermezdim.. o boşalma hissinin tek bir kum tanesi kadarı için her gece sevişiyoruz..


The_City_Has_Sex__by_lorelix04

ama sen tüm hayatını bir hiç için geçiriyorsun. bir hiç için acınacak haldesin. aynaya her baktığında kendinde bunu görürken göz bebeklerinin içinde ben varım. bahsettiğin amaç, anlamsızlık,.. herşey yaptıklarınla ve söylediklerinle çelişiyor. bir an önceki senle bir an sonraki arasındaki farka sen de şaşırıyorsun. herşeyin farkında olup değiştirmemek sana acı veriyor. her karar anında kaçıyorsun. sonunda bir köşede yakalandığında yeni bir köşe buluyorsun. tüm bunların bir rüya olduğuna inanmaya başlıyorum artık çünkü ancak bir rüyada insan dünyasını bu kadar çabuk değiştirebilir. gerçekliğin ne olduğunu sorgularken senden korkuyorum.


b540b810d665c0ea6d7337a2a57216f5

zayıflıklarına yenik düştüğün sürece elinde mükemmel mazeretler olacak.. her seferinde son diyeceksin. ama sonra birden farklı bir şey olacak. en büyük eksiğin, hayatta tanrı olarak bakabildiğin şey ilk kez karşına çıktığında bu sefer gücünün bir anlamı olmadığının farkına varacaksın. yeniden diyeceksin.. başka bir yerde.. başka bir zamanda.. amaçsızca.. acınacak halde..

iyi geceler, iyi şanslar..

fahişe!

insanlık varolduğu sürece fahişeliğin bulunmamış olması imkansızdı zaten. benim de geceleri yol kenarında mini eteğiyle şehvete susamış pisliklere vücudunu sunan kölelerden bir farkım yok. sizin olduğunuzu sanıyorsun bence buradan sonrası tam size göre. eğer üstünüze ilahi ışık doğdu ve evet doğru söylüyor diye aydınlandıysanız aynı fikirdeki insanlarız ve bence güzel olanlarınızla güzel bir gece geçirmek evrimin ilerleyerek devam etmesi açısından hayati önem taşıyor. fahişeler diyorduk değil mi konudan sapmışım gibi geldi..

prostitute_by_PanicoPanico

öncelikle giydiğimiz kıyafetlerden başlarsak ki şekilci bir insan olarak benim için ideal bir başlangıç noktası. tamamen kendimiz dışında kalanlara nelere sahip olduğumuzu göstermek için ilk adım. "başkasının ne düşündüğü beni ilgilendirmez. ben ne yapıyorsam kendim için yapıyorum" diyen yalancıların ağzı biber sürdükten sonra devam edebiliriz. parfüm, cep telefonu, özentiler ya da bir hayat tarzı olarak benimseyenler için sigara gibi aksesuarlar çoktan raflarda yerini aldı bile. ayrıca fahişeliği sadece bir bayan mesleği olarak gören ve muhteşem buluş sadece kendilerininmiş gibi üstlerine alıp sonra da bundan alınan kadınlara da kızıyorum. sadece tek bir tarafa ait olmak için fazla mükemmel bir meslek!

aslında bunun çıkış noktasına gelirsek, işten başlayabiliriz. okuduğumuz okullar, katıldığımız faaliyetler, sertifikalar, projeler, yabancı diller, bilgisayar programlarını kullanabilme yetenekleri vs. hepsini kağıda döküp bak ben nasıl da müthişim diye reklam veriyoruz her yere. bir fahişenin vücut ölçülerini, bildiği pozisyonları ve bugüne kadar yattığı önemli şahsiyetleri yazması da aynı cv gibi olmaz mı? bence bu şekilde işleri büyütebilir ve sınıf da atlayabilir. kurumsal bir şirkette iş bulmak gibi.. o zaman daha pahalı elbiseler, telefonlar alabilir hatta kendi evine ve arabasına da sahip olamaz mı? aklıma yatmadı değil aslında. müthiş bir marketing olayı. çığır açacak cinsten. küçük işletmeler için büyük çözümler üretiyoruz..

şimdi hepsini bir kenara bırakalım. müthiş bir teklifle sana geliyorum. bana günde en az 9 saatini ayırmanı istiyorum. öğlen yemek veriyorum. arada istersen sigara içmek için dışarı da çıkabilirsin ama çok uzun süre kalmamak şartıyla yoksa kızarım. verdiğim her işi yapmanı istiyorum ki bunlar sana daha önceden teklifimin içerisinde geçmeyen şeyler olabilir. merak etme sabahtan akşama sevişelim demiyorum çokça telefonla konuşmak, bilgisayar başında saatler geçirmek, krizlere çözüm getirmek gibi basit şeyler istiyorum. (bunları okuduktan sonra en iyisinin sevişmek olduğunu kabul ettiğini duyar gibi oluyorum) yanıma gelirken kendine özen göstermeni, güzel kıyafetler giymeni, benim yanımdayken senden üstün olduğumu kabullenen bir konuşma biçimi takınmanı ve söylediğim hiçbirşeye itiraz etmeden itaat etmeni istiyorum. (sevişmek istiyorum! dediğini mi duydum yoksa bana mı öyle geldi..) tabii bazı günler bu süre uzayacak, sabahlara kadar dediklerimi yapmak zorunda kalabilirsin. yemeğin dışında sana verdiğim başak bir güzel hediye de evine bırakmak olabilir. hatta hastalanırsan filan hastane masraflarını da vericem merak etme. çok makul davrandığımın farkındayım. şantiyelere, karlı dağlara, soğuktan donacağım ve sıcaktan kavrulacağın yerlere de yollayacağım üzülme. (sevişmek isteyen erkekler başka bir bloga gitmeli çünkü gay'lerden ve transeksüellerden feci korkan bir insanım) ha tabii bunların sonunda giderken cebine harçlık da koyacağım merak etme. hiçbirşeye yetmez muhetemelen ama hiç yoktan iyidir.

Prostitute_by_adamwlazly

yukarıdaki paragrafta adı geçmeyen kişi ve kuruluşlar tamamen gerçek olup hiçbiriniz asla kabul etmeyeceği teklifleri sunuyorlar değil mi? ama biz buna iş diyoruz ve her zaman daha iyisi için kendimizi parçalıyoruz. zevk için okuyan kaç kişi varız lütfen..

kendimizi pazarlamaya çalıştığımız müşterilerimiz olan işverenlerimiz de sonra bizi kullanarak başka müşterilerine kendini pazarlayan cansız birer fahişeler. şişme bebekler gibi..

saygı duyuyorum fahişeliğe.. tüm hayatımız boyunca fahişelik yapıyoruz ve bunu kendimize itiraf edemiyoruz. müthiş sosyal cesaretlerimiz nerede?.. açık konuşan ve ne yaptığını saklamayan insanları seviyorum. (gay'ler ve transeksüeller hariç üzgünüm gerçekten feci korkuyorum)

Dead_Prostitute_I_by_G_i_n

üstün fahişelik yeteneklerime başvuruyorum şimdi. yazdıklarımla kendime yeni bedenler bulmaya çalışyorum.. sabah ise tamamen yeni bir yol kenarı bulup şişme bebeklere kendimi pazarlamak için ayrılıyorum. aslında hiç düşünmek istemiyordum ama fahişeliğin en güzel yanlarından biri de esnek çalışma ortamları olsa gerek.

kendimi keşfederken aslında herkesi anlıyorum. bulunmaması imkansızdı. yol kenarına çıkmadan önce hepimizin güzel birer uyku çekmesi ve sabaha hazır olması şart. iyi geceler.. iyi şanslar...

Deleted Scenes

her yüzün düştüğü anda ortaya çıkıp teselli etmeyi sadece dostça duygulara vermeyeceğimi sen de biliyordun. beraber içtiğimiz ders arası kahvelerde ve gece yarısı içkilerinde sadece istediğinin benim mutluluğum olduğunu söylerken bunu beraber yaşamak istediğini biliyordum. istersen.. aslında ben istiyorum çok ama.. eğer bir şansımız olsa bunun için şu an hayır diyeceğim hiçbir şey yok.. değiştirebileceğim de..


içki ve sigaranın kokusu parfümünün bastıramamıştı. o güzellik ancak böyle kokardı zaten. bir markası ve adı olmadan sadece yarattığı duyguyla vardı. eğlenceli, önü arkası macera dolu günlerin ortasında tek başına duruyordun. sıcak yaz günlerinde gece gelen hoş serinlikle beraber dışarıda dolaşmak ayrı bir güzeldi. bir anlık istekle bir apartman girişine sıkıştırıp da kulağına fısıldamak içindem geçenleri yansıtıyordu belki de. kim hayır diyebilirdi ki buna? istediğimiz buydu belki de. beraber geçirdiğimiz onca zaman aslında apayrı birkaç saati yaşamak içindi. içimden geçenleri bilmiyordun diyemem. anlattığım halde anlamak istemiyordun belki de. ama birlikte yapabileceklerimizi bir düşünsene.. ama sonrasında gerçekleşmeyen hayal olması mı daha kötü yoksa başarısız bir hikaye yazmak mı.. aradan uzun zaman geçer, bizi birarada tutan şeyler azalır, uzak kalırız, görüşmeyiz, istemeyiz görmeyi birbirimizi. birkaç göz göze gelmenin ardından gözlerimiz birbirimizi aramaz bile. zaman yolculuğu filmlerindeki gibi yavaş yavaş ortadan kaybolur birlikte olan silüetlerimiz.. o zamana benzeyen fotoğraflar kalır bazen bize ait olmayan..

the_end_of_a_love_by_nasht_

sen ben gibi

tüm şarabı dudaklarından içmişken, sigara dumanı dudaklarından nefesime karışırken, öperken kalbimi bile yerinden çıkaracak kadar bedenimi baştan çıkarırken aynı dudaklardan dökülen nefret ve sonu ünlemlerle dolu cümleleri duymak mı hayatın garip yanı yoksa aynı şeyleri tekrar tekrar farklı isimlerde görmek mi? ama yine de dur gitme rujunu düşürdün diye peşinden koşarken pervasız cümleler nasıl oluyor da yerini hiç birşey söylenmemiş gibi ilk anki güzelliklere bırakıyor. sanki herşey kısır bir döngü gibi. anlatılan olaylar gerçek kişiler yalan. aslında kocaman bir yalandan ibaret hepsi. birbirimizden saklıyoruz sevişmelerimizi. isteklerimizi sakladığımız süslü cümleleri kullanıyoruz duvarlarımızı aşmak için.


disco_ball___by_ElsaSantos

bazen yere kalemle çizilmiş bir çizgi bazen de aşılmaz dağlar gibi. kendimizin değil karşımızdakinin ne olduğuna bakarak elimize kalemi alıp çiziyoruz birer birer. zor ama eğlenceli. belki de herşeyi unutup her seferinde başka bir yerde başlamak istiyorum kadar içi boş. her söylediğinde yeniden başladığın yer bir yandaki bar oluyor ya da bir yanındaki insan. bunun için miydi diye biten hikayeler, saçmalıklar, geçen zaman ya da dudaklarını gülümseten güzel anılar. bazen de üstüne çöken yağmur gibi gözyaşına boğan. düşününce sakin bir hayat isteği var aslında. insan hep yalnızdır. arada bir başkalarını görmek istemeli. ama o kadar birlikteyiz ki arada bir yalnız kalmaya çalışıyoruz. zaten öldüğünde herşey puff!.. sonraki yok gibi. neden bu kadar saçmalıyoruz bile demeden her sabah güneşi görerek yaşamak gibiydi.. ama geriye isimler ve nesnelerle dolu bir hayat kalıyor. gün doğarken sen gidiyorsun her gün..

öyle değildi aslında

tam olarak şöyle gibi sanırım. kulak dolusu müziğe eşlik ederken sanki sen söylüyormuşsun gibi gelir. taa ki müzik kesildiğinde herşeyin bir hayalden farksız olduğunu anlarsın. mükemmel sandığın kendinin ne olduğunu tam olarak duyarsın. duyduğun tam olarak sensindir. ama birkaç saniye önce çevrendeki seslerin seni kendine olmadığın biri gibi gösterdiğini farkedebilir miydin. kalabalığın seni eller üstünde taşırken hissettiklerini, verdiğin kararları taşıyan biriyken de verebilir misin? müzik sustu, kalabalık dağıldı ve gece bitti.. konser sonrası boş alanda sadece o kocaman boşluk kaldı.


crowd_surfers_atarped_by_ma


yalnız kaldığımda kendimle vakit geçirme fırsatım olduğunda yaşadıklarımın hiçbirinin aslında bir önemi olmadığını görmek. her seferinde yeniden sanki ilk öpücük gibi..

sen ben ve aşk.. yeşil çayırlar, ağaçlar, pembe panjurlu ev, pamuk şeker, jelibon, yağmurda yürümek, el ele gezmek filan değil aslında. gece, müzik, alkol, vücudu arzulayan bakışlar, sözler, sevişmek, ayrılmak, düşünmeden, her seferinde farklı kıvrımlarda kaybolmak.. edepli aşk olmaz ki..

Desire_by_theotherfaceofdea

uyumadan.. geceleri birlikte geçen zamanları şimdi yalnızken tekrar yaşamak.. üzülmek değil. düşünmemek de değil aslında. bi anlamı var ya da yok. öyle işte. sebepsiz ve amaçsızca.

ilk gördüğün günden beri aşık olduğun her gördüğünde aklını başından alan biri olsa, gökyüzünü ve yıldızları ismini her söylediğinde onda bulsan, yılda bir kez görsen, biraz vakit geçirsen, aklındaki tek şey o ilk öpücük olsa, birşey değişmese. ne kadar zaman geçirdin ki ve nesi seni aşık etti kendine? bilemezsin işte.. sadece o arzunun o ilk anın peşindesindir bilinçaltında hep yürür gider. tek bir amaca futürsuzca sarılırsın. tamamen kendini ortaya döküp bir daha göreremekten korkarsın. belki birgün diye yıllar geçer.. garip işte.. her kendinden geçtiğinde dudaklarına değen alkolün döktüğü kelimelerin, isimlerin içinde geçer.. ama bir tek o bilmez. bazen de bilir. bitik aşk hikayesinden pek bir farkı olmaz aslında. anılar azdır belki de sadece. ama tatminsiz duygular bir o kadar fazla.

kendi içinde yarattığın duyguları ona açarsın birden o da senin platonikliğine kapılır. roller değişir, zaman geçer, anılar birikir, zaman artık geçmez olur, biter, geriye pek bişey kalmaz, bir yerlerde sönene kadar ağır ağır göze çarpar..

hayatta yapmaktan en çok haz aldığım şeydir belki de yıldızlarla dolu gökyüzünün altına yatmak. göğsüne dayadığı başıyla kalp atışlarını dinlerken, yaşadığını hatırlatır. rüzgar eser saçları gözlerini kapatır. açtığında ortadan kaybolmuştur. hayal gibi. yıldızları izlemek, elinde bir fenerden çıkan ışık dolu yolla sanki gökyüzünü sen aydınlatıyormuşçasına. herşeyden uzaklaşıp seni ışıkla ve karanlıkla süslü diyarlara götürür. yalnız kalırsın. tanrı bile yoktur. çocukça ışıkla oynarsın. o çocuk olsam bazen. hiç büyümeden yıldızlarla kaplı tavanımda gökyüzünde gezinsem. birgün orda ben de bir yıldız olucam hayaline yeniden kapılarak. hiçbirşey düşünmeden yine ışığımla yolculuk edebilsem..

Legendary Comeback!..

Grand Openning @ 24.06

l4i-collectors-edition

fahişeler ve yansımalar

anlıyorum... bir şey söyleyemiyorum. bunun tek sebebi, zihnimde yankılanan sesleri kelimelere dökemiyor olmam. zorluk çekmezdim aslında. pervasızca ya da en içten söylenmiş sözler, karşımdakinin yüzünden bana yankılanırdı. ardarda.. hiç susmak bilmeyen yankılar yüzünden uyuyamadığım geceler, kaybettiğim günlerdi bedeli. bunların hepsi birer anı olarak kalacak. unutulana kadar. güzel anılar.. iyi ya da kötü değil.. güzel. hayatın her anında güzel kalacak. en olmadık zamanlarda akla gelecek anılar.



hookers-we-are

sevdiğin insanla sevişmek hayattaki en içten duygu aslında. bu gerçekliğe ulaşmak için geçtiğin yollar yalan da olsa. tek gerçekti bu. fiziksel ya da duygusal olarak kurulan bağların en derin, en kutsal yerlerinde yatan, söylenmesi belki de yasaklanmış ya da artık bir anlam ifade etmeyen zevk. gerçek anlamında sadece bir kez yaşayabileceğin bir bekaret olgusu bu. gerçekten bekaretini kaybetmemiş fahişeleriz biz. yaşadığımız dünyayı ve zamanı bahane edip anlamsız yaşamımıza kalkan ettiğimiz. kalkanın ardındaki kılıçla ölüm saçtığımız.

herşeyin ardından kendinle kaldığında. gözlerini kapatıp hayatını izlerken farkına varacağın güzelliklerin, iyiliğin, kötülüğün, şiddetin, şehvetin,.. tüm duyguların ve fikirlerin sende yarattığı tatmindir hayatın. iyi geceler ve iyi şanslar...

suç ve ceza

aslında herşeye bir ceza gibi bakınca hiçbirine katlanmak zor gelmiyor. eski güzel günler... her ayrılığın, sevişmenin, boş içki şişesinin, sigara nefesinin, sabahlamanın, çalışmanın ya da boş gezdiğinin söyleyeceği, senden istediği bir şey var. hepsi de intikam peşinde sanki. yaşadığın hayattan zevk almanın her şeyden önemli olduğuna inanıyordum. ama şimdi sanki en büyük düşmanımmış gibi. nedensizce, pervasızca intikam peşinde. bir gece önce göğsüne başını dayayan sevgilinin ertesi gün senden nefret etmesi gibi. hatta daha da kısa bir anlık. bir cümle önce kulağına fısıldanan seviyorum'un noktadan sonra kalbine saplanan nefret'e dönmesi gibi..


Whisper_by_HilaNeustaedter

savaşıyor gibi... hayatla savaşma onunla seviş gibi klişe bir şeyler uydururak toparlayıp uzaklaşmak istiyorum. ama öyle birşey ki o zaman içim rahat etmeyecek biliyorum. bir başka ama da ise zihnim ve parmaklarım birbiriyle anlaşamıyor. aklımdan geçenleri ben bile anlayamıyorum. hızlıca geçen düşünceler, birer film şeridi gibi. bazen bulanık bazen yaşadığın andan daha net. hiç yaşamamıdığını ya da söylemediğin şeyleri görüyorsun. burada bu nasıl olabilir!? diye pişmanca cümleler ediyorsun. yastığa başını koysan da, uyanık olduğunda da süren rüyalar, hayaller, kabuslar...

dead_by_autumn2793

neyi yaşıyorsun? şu an herşey normal mi? yoksa daha kötüsü de mi var? aslından her zaman daha kötüsü vardır. ama bi yerden sonra artık hissetmezsin o kötülüğü ne içinde ne de teninde. iyi olduğu zamanları unutmaya başladıysan aslında herşey o zaman kötüdür belki. umut olmadığında sen de neden bulamıyorsun. ama sebepsizce yaptığın tek şey yaşamak olsa ne değişir ki..

sebepsizce, pervasızca yaşanan anlardan geriye kalan bi avuç hatıra.. karşılığında da yaşamak zorunda olduğun kocaman bir hayat. aslında hiçbirşey düşündüğün kadar uzun değildir ki... bir ömür ya da bir saniye. ikisi de gözünün önünden geçerken bir anlık olmuyor mu?

geceyi olabildiğince çok yaşıyorsun aslında şimdi. herşeye ayıracak daha çok vakit var. gündoğduğunda içeri giren ışığın umut saçmasını tüm gece karanlıkta beklerken düşünmek için oldukça fazla vaktin olacaktır. cezanı çekmen için de...

inancını kaybettiğin zamanlarda, tanrı bile kalbinde değilse kim olabilir ki..