yarın

koca bir dönemin son sınavı geldi de çattı. yarın sabah sınav sonrası büyyüüük bir özgürlük dalgası saracak her yerimi ama önce son bir tümsek kaldı üstünden atlanacak. kara pazartesi ( o gün hep öyle hatırlansın :P ) geride kaldı artık :)
yav neşeli olmayan yazı yazmak istemiyorum artık buraya, iç karartıcı.blogspot.com olmasın burası :) herşeyi düzeltmek için ikinci bir şansı oluyor insanın, onca üzüntü boşuna akıp giden zamanı da bu şekilde geçirmek hepten saçma zaten. ama şimdi oturayım da çalışayım dersimi ki sonra ağlamayayım gelip buraya :P

bugün.

hayatımın belki de en berbat günlerinden biriydi bugün. neyse herşey geride kaldı. ama farkettim ki, kendimden giderek daha fazla uzaklaşıyorum. eskiden yaptığım ve hala yaptığımı sandığım birçok şeyin yanından bile geçmez olmuşum. bazen böyle dibe vurmuş hissetmek iyidir. dip kadar iyi bir başlangıç noktası bulunamaz. ne yaparsanız yapın en azından bir adım ilerlemiş olursunuz. kendimi dinlemek istiyorum, böyle birkaç ay hiç insan görmesem sadece kitap okuyup kahvemi içsem çok iyi olur ama bu sadece bir fantezi olarak yer buluyor zihnimde, hem de gerçekleşmesi ne yazık ki imkasız :) olması imkansız fanteziler rafında yer çok, onu da oraya koydum :)

karlar altında bir okul




sadece kar mı var havada?

dün gece ( bu sabah ) kalktım ve dışarı baktım. gördüğüm şey beni korkutmuştu. bu kadar mı kar tipi olur yav :) sokaklarda kimse yoktu, hoş bir manzaraydı. insan böyle durumlarda hayatı sevdiğini mi anlıyor ne benim içimi ani bir mutluluk kapladı sıcak evde camdan bakıp da ani serinliğin verdiği ürpertiyi hissetmek çok hoştu. tabii ki o havada dışarıda kalanlar için hayat en kötü yüzünü gösteriyordu ya da başka yerde bu karı görüp de getirdiği soğuktan nefret eden insanlar evlerinde zor şartlardaydı, şüphesiz benden çok daha mutlu insanlar da vardı o sırada. çok farklı hayatlar çok farklı duygular vardı havada, kafamın içinde. bunları düşünerek uyumuşum.

tv kabusu

bu kadar kar ve kara kışın ortasında bu akşam oc var. sabah kalktık tv duvar! kapkara bir ekran arada yer yer karıncalar görünüyo :) ben nerelere atam kendimi diye ağıtlar yakarken babamla kardeşim tv sizliğe dayanamayıp çatıya çıkıp çanakları karın altından çıkarmışlar. yerlerini ezbere bilmeseler biraz zor bulurlardı o kadar karın altında :) neyse ikisi de düşmeden aşağı inmişler tv de şimdi güzel oc'yi izleyip bu soğuğu kara kışı unuturuz, başka dünyalara dalarız :)

karlaaar eriir erir eriiir ağlarımm

yav yarın sınav var. yeniden okula nasıl alışılır, ders çalışamıyorum grrr!.. bi kendime gelsem diyorum ama olmuyor. askerden dönen adam sivil hayata zor alışır, ya ben de öyleyim şu an tatilden yeni çıkmış öğrencinin de okula hiç gidesi olmaz. (gerçi normal zamanda da olmaz ya hadi neyse :P )

never ending dream

bugün kalktım ve ilk işim kar yağıp yağmadığına bakmak oldu. hiç bitmeyecek, hiç uyanmak istemediğim bir rüya gibi kar yağışı. bi de şu sınavlar olmasaydı, nirvanaya ererdim herhalde. ama bu kadar tatilin ardından alışamam o kadar derse sınava. nasıl olacak şimdi bu iş bilmiyorum ama ufaktan ufaktan başlamak lazım.
grönland da yaşama isteğimi yeniden kabarttı bu kar ( kanada da olabilir :) ) prag'ı da katmazsam ayıp olur. prag sokakları karla kaplanınca ne de güzel olur. budapeşte de olabilir. istanbul hepsinden güzel ama davulun sesi uzaktan hoş gelir.

savaş fotoğrafları


oyun zamanı

eveet saat 21:00 ve ben kar topu oynamaya çıkıyorum geç oldu gibi ama güç olmasın, haydi rastgele :)

kar başladı :))))

saat 4:36 ( tam bunu yazarken 37 oldu :) ) bu saatte ne işim var ayakta ben de bilmiyorum, bunu da neden buraya yazıyorum ayrı bir tartışma konusu tabii ki :) ama aklıma gelen ilk şey camdan bakmak oldu. şüphelerim vardı acaba kar yağıyor mu, yoksa tüm bunlar meteorolojinin balon haberimiydi diye ama şimdi camdan bakınca yağan karı gördüm ve hatta dayanamayıp camı açınca da deli gibi soğuk rüzgarı heryerimde hissettim ve dedim ki " evet bugün yaşadıklarım hayal değilmiş " acaba tüm bunlar hayal mi? diye düşünmedim de değil, çünkü herşey anormal güzel olmuştu dize kadar kar yağdığı vakit bile okula gitmiştik ama şimdi tek kar tanesi düşmeden tatil oldu okul ve ben pazartesi günü iki dersten kalmaktan kurtuldum diyebilirim :)
şimdi kar çok tatlı yağıyor, uyumak zorunda hissetmesem kendimi oturup saatlerce cam kenarında izleyebilirim kar yağışını. yağmuru çok severim ama kar çok ayrı benim için :) heryeri bambaşka bir hale sokuyor bembeyaz örtü ile tüm çirkinlikleri örtüyor, keşke hep kar yağsa ( yok artık abarttım iyice :) git kutba yerleş kardeşim denebilir bana da :P ) tabii ki her mevsim güzel hepsinin ayrı bir tatlılığı var. ama şu an kar yağıyor bunları konuşup zaten kısıtlı süre yağan kar yağışını kaçırmaya gerek yok :) sibirya halkına bu kar yağışından dolayı tebriği bir borç bilirim :)

karlaarr düşeerr düşer düşer ağlarıımm ( sevinçten :) )

neyse mutsuzdum ama okul tatil olmuş sevinç çığlıkları atıyorum :) pazartesi en kritik iki sınavım vardı ve sonraki haftaya ertelendi. oleeeeeeyyy birden sevinç yumağı oldum. yine yalnızım ama mutlu bir yalnızım :) narnia'ya gitmek için altın fırsat gibi ama her yer karla kaplanacaksa nasıl gidecem nasıl gelecem :)
bir kar tanesi bile düşmeden okul tatil oldu. kurşun atılmadan kazanılan bir savaş gibi görüyorum bunu :)
bir yandan da bu bir işaret olabilir bana. hiç çalışamamıştım çalışmam gerektiğini gösteren bir işaret. 1. sınıfta da olmuştu bu ve ben yine bu tatili değerlendirmeyip doğru dürüst çalışmadan girmiştim :D bu sefer öyle olmayacak :) niohahahaha

there is always hope

Home is behinded
The world ahead
and there are many paths to tread,
through shadow
to the edge of the night
until the stars are all alight.
Mist and shadow
clouds and shade
hope shall fail
all shall...
Fade

sanırım geçmişte büyük bir kötülük yaptım ki bugün bile bunun cezasını çekiyorum. yanlız dünyamda bu şarkıyı söylerek günlerimi geçiriyorum. her zaman umut vardır ama bunu paylaşacak biri yoksa umut da zamanla ışığını kaybediyor. karanlıkta kalmaktan korkuyorum.

kötü hava şartları yurdumuzu etkisi altına alıyor

yaşasın kar, yağmur, fırtına geliyormuş. ben de önlem olarak atkı, bere, eldiven triosunu maça hazırladım :) oof of bi de sınavlar olmayacaktı, ne de güzel evde filmlerle kutlardım bu havaları.

hayat dersleri

bugün şunu öğrendim:
insan son ana kadar pes etmemeli, her zaman son bir umut vardır.

mühim şahsiyetler

-1463 Friedrich III

-1484 George Spalatin (Alman Reformcu)
-1501 Leonhart Fuchs (Alman fizkçi ve botanist)
-1600 Pedro Calderon de la Barca (İspanyol Oyun Yazarı)
-1612 Thomas Fairfax - 3. Lord Fairfax (İngiliz İçsavaşı Generali)
-1686 Archibald Bower (İskoç Tarihçi)
-1706 Benjamin Franklin (Yazar, Mucit, Yayıncı, Büyükelçi)
-1763 John Jacob Astor (Amerikalı Girişimci)
-1811 Joshua A. Norton (Emperor of the United States and Protector of Mexico)
-1863 David Lloyd George (Birleşik Krallık Başbakanı)
-1871 David Earl Beatty (İngiliz Amirali)
-1871 Nicolae Iorga (Rumen Yazar)
-1880 Mack Sennett (Kanadalı Yönetmen)
-1899 Al Capone (Mafya Babası)
-1905 Guillermo Stabile (Arjantinli Futbolcu)
-1911 George Joseph Stigler (Nobel Ödüllü Amerikalı Ekonomist)
-1933 Ray Dolby (Amerikalı Mucit)
-1940 Kipchoge Keino (Kenyalı Atlet)
-1942 Muhammad Ali (Amerikalı Boksör)
-1948 Mick Taylor (İngiliz Şarkıcı - Rolling Stones)
-1962 Jim Carrey (Komedyen, Oyuncu)
-1971 Kid Rock (Amerikalı Şarkıcı)
-1982 Dwyane Wade (Basketbolcu)
-1985 Eray Bozkurt (Çapçı :) )

sevgili dostum murat yollamış bana bunu 17 ocakta doğan mühim şahsiyetler :) ( çapçı : çift anadal yapan insanlara verilen isim, bilmeyen olur yanlış anlar :P filan ben önlemimi alayım. )

eedi förtleeey tuuu miii

bugün benim doğum günüm. hatırlayan veya hatırlamayan tüm arkadaşlarıma teşekkürler :) nice mutlu yıllara...

bye bye hepiniz :)

evet finaller resmi olarak yarın başlıyor, ee ben de artık tatil modundan çıkayım. bye bye hepiniz :) bu lafım oyunlara ve çeşitli sosyal aktivitelereydi siteme bye bye diyecek kadar kafayı sıyırmadım :) şimdi başlıyorum ders çalışmaya ... ee evet şimdi başlayacağım, ya da dur şu kahvem bi bitsin ( kupada da 2 yudum ya var ya yok hatta bir kere de bile içilebilir bir miktar kalmış, şansım da pek bi yerindeymiş ) hah şarkı bitsin başlıyorum. uçmam uçamam dedim, ne clark kent'im ne de süpermen'im ... organize işlerin film müzikleri de çok güzel olmuş söylemeden geçmeyeyim. son 45 saniyesi kalmış şarkının da off!.. kaçınılmaz son yaklaşıyor organize işler bunlaarr!... ahan daa ... istanbul'u işler bunlarrr... dedi ve bitti. şebnemciğim başladı, dünya üzerinde en çok sevdiğim insanlar top 10 listesinde kesinlikle yer alan bir insan. benim çakıl taşlaarrıımmm vaaaarr.. benim de finaallerriiimm vaaarr, herbiri diğerinden kazııkk! doğru dürüst çalışmadan sınava girdin mi, tam soruyu yaparken birden herşeyi unuttuuunnn mu sseennn ... nuttun muuu seenn..
ahaha bu kadar geyik yeter, kahvemi bitirdim şarkım da bitiyor. finaller başlıyor. benim sevgilim vaar henüz tanışmadığıımm.. ne de güzel söylüyorsun yav :)
" eroy günlükleri: finaller, kahve ve hesap makinesi " film gibi oldu :P ( zaten finaller bi bitsin ilk işim narnia günlüklerini izleyecem bu kesin )
burda son vermem gerek artık yazıma yoksa bunun sonu hüsran ve hüzün olur :P

200. mesajı kutladık



evet madem 200. mesaja ulaştık bunu kutlayalım dedik :P bu fotoğraf bayramda çekildi, 200. mesajla alakası yok liseden arkadaşlarla yine bir tatil buluşmasında beraberdik, gerçi 12-13 kişi olacaktık kağıt üstünde ama en son bu kadar kaldık.
beni tanımanız zor olabilir çünkü ben bir hata yaptım ve saçlarıma kıydım :( gittim kestirdim. finaller öncesi bunalım döneminin zararları :) değişiklik olsun diye kestirdim ama pek de memnun kalmadım yaza kadar ancak tatmin edici bir uzunluğa ulaşır sanırım. neyse o kadar da önemli değil zaten birçok arkadaşım kestir diyodu bakalım sonucunu beğenen olacak mı.

200. mesaj!...

bu live 4 it' in 200. mesajı blog alemine hayırlı olsun. buraya yazmaya başlayalı o kadar oldu mu yav? diye bir flashback yaptıktan sonra o kadar olduğuna kanaat getirip zaman da amma hızlı akıyo be kardeşim! diye bir serzenişte bulunmamak olmazdı herhal :)
madem ki 200 mesaj olmuş blog'um da artık tecrübeli bir blog oldu denebilir. hazır oky'yi de yakalamışken sitede birkaç değişikliğe gitmek de fayda gördüm. yorum kısmını değiştirdik, fontu değiştirdik. zaten oky baştan beri fontumu sevmemişti, ben de seni mi kıracam dedim en sonunda ve değiştirdik fontu.
pazartesi finaller başlıyo koca bi bayram tatili boyunca hiçbirşey yapmayarak zamanı heba ettim ama artık şakası yok işin çalışma zamanı gelmiştir. finalleri başlayan tüm üniversite öğrencisi camiasına başarılar dilerim.

düşünen hayvan :)



yani şimdi şu fotoğrafa baktıktan sonra düşünen tek hayvan hindidir diyebilir misiniz? ne de derin düşüncelere dalmış gitmiş pisicik (10 tane hindi toplanıp beyin fırtınası yapsa yine de geçemez :P ) o öğlen sıcağında bir gölge bulup oraya kıvrılıvermiş.

bayram mesajı :)

bu yazıyı okuyan okumayan herkese iyi bayramlar :)
bayram günleri sabah erken kalkmak şart tabii ki, ama artık bayram değil de tatili düşünen insanlar olduğumuz için, bayram ziyareti bir zevkten ziyade bir yükümlülük oldu artık, yani bitse de gitsek havası daha bir hakim oluyor.( küçükken gidip akrabaları ziyaret etmek için bir şevk bir istek duyardık ama biz büyüdük ve kirlendi dünya :P artık büyüdüğümüz için her fırsatta dinlenmeyi, tatili düşünüyoruz ) büyükler otursun konuşsun kendi aralarında, küçükler de çıksın gezsin dolaşsın :) ama işte tatil tarafı daha ağır bastığından otursun evde yatsın dinlensin, dvd veya vcd alıp izlesin bunlar yeni bayram düzeninin vazgeçilmezleri artık :) ben de bunu yapmak istiyorum, tam da finaller öncesi esaslı bir dinlenmeyi hakediyorum, ama bayram ziyaretlerini de engelleyecek kadar da gözüm dönmedi daha :) zaten sokaklar kan gölü olmuş, çıkıp da dışarı onları görünce sinirleniyor insan. dün bir kan şelalesi ( abartı değil o kadar deli akıyordu yokuş aşağı kanlar ) görünce zaten bayram bitiyor insanın içinde, madem birşey yapacaksın bari doğru düzgün yap da sevabını al, bu şekilde vahşetten öte değil yapılanlar. zaten her bayram konuşulan şeyler bunlar, düzelmez gözüyle baktığımız günlük yaşantımıza yer etmiş olaylar.
yine de bayramın birleştirici yanını da unutmayalım. liseden arkadaşlarla yine bir araya geliyoruz bayramlarda insanın dostlarıyla güzel vakit geçirmesinin tadı da farklı oluyor. yine bir halı saha maçı yaptık ama bu seferki maç buz gibi havada sağanak yağış altında norveç liginden bir maçı andıyordu. sağ arka kaburgalarımın acısına rağmen çıktığım maç ( yav ben çok seviyorum bu futbolu :) ) deli bir maç oldu yav. gerçi tüm maç boyunca oky ile benim aklımız telefonlarımızdaydı. çünkü oky soyunma odalarının güvenli olmadığına kanaat getirdi ve telefonunu montuyla beraber yanına almıştı ben de sürü psikolojisiyle ona uydum ve telefonları aynı yere koyduk ama tüm maç boyuna üstüne yağmur yağan adeta havuza düşmüş etkisine maruz kalan montun içinden telefonlar nasıl sağ çıktı bu bir mucizeydi :) maçı değerlendirirsek tipik bir eray gibi oynadım sadece golde var olan bir insan :) yav yok işte yeteneğim( şuna çok koşamıyorum desek daha doğru olacak :) ) sadece gol atabiliyorum o da fırsatçılıkla :)) ama en az 8 tane attım :)

kaçın kuş gribi geliyo...

yav kuş giribi geri geldi. benim gibi kedisever insanlara bulaşmaz umarım. zaten geçen haftadan beri hastayım ama bu hastalık benim artık rutin haline gelen sınav dönemi gribimdir sanırım. bu hastalık öldürmüyo ama sınav haftaları boyunca süründürüyo :P düşük not aldığım zaman en büyük bahanem oluyo :))
bi de şuna kuş vebası filan deyin de millet korksun grip diyince kimse takmıyo :)

pisicik

yüksek gerilim laboratuarına gitmeden önce beşiktaş'ta bakkal ararken bu kedicik (!) ya da kaplancık da denebilecek pisiciği gördüm. çok yaşlı olduğu her halinden belliydi biraz pis bakıyodu o yüzden elimi uzatıp sevemedim :) ama kedim olacaksa öyle kocaman bi kedim olsun :) çok şirindi pisicim yav.









şu bakışa bakın yav siz olsanız siz de korkardınız :P

yeni transfer :P

blogspot yaşasaydı benimle gurur duyardı ( puahahaha geyikte zirve burası :P ) blog camiasına bir başka arkadaşımı daha bulaştırdım :) en az benim kadar neşeli bir arkadaşımız ( yav tamam benden daha neşeli, sevecen, güleryüzlü, yakışıklı, ne bileyim.. hah! zeki , çevik (biraz yaşlandım ama olsun :P ) ) , cesaret abidesi, military genius :P .... gibi gibi gidiyo işte saymakla bitmez :P niohahaha yav amma da salladım :) bir insan zor bulunur ama şimdiden cesaretini kırmayalım :P ) cansuuu' nun sitesine nerden girebilirim diyosanız, şurdan bakkalın köşesinden dönün 200 metre düz gidin sonra soldan ilk köşe yaz köşesi 'dir :)

okul gezisi

oleey bugün yüksek gerilim laboratuarına gidiyoruz. eğer yanlışlıkla bi yerlere dokunup ölmez sağ kalırsam orda gizlice çektiğim fotoğrafları yayınlarım :)

live4it! english version, on the way

bak şimdi oky' den duyup aklıma yerleşen ve uzun vakittir aklımın bir yerlerinde boş boş dolaşan bir fikir yeniden alevlendi :) ben bu sitenin bir de ingilizce kısmını yapayım. maksat ülke tanıtımına katkı :)

bunu söylemeliyidm

yav ben bunu itiraf edicem çünkü eskiye dair birşey kalmasın istiyorum artık bende.
1. sınıfta sevgilimden sınavlar yüzünden ayrıldım! ohh be. çünkü ona "birlikte yürümez" demiştim yani yalandı, yalan söyleyemeyen bir insan olarak bu bana çok koymuştu ama o zamanlar üstümde baskı çok vardı, istediğim birşeye bu kadar yaklaşmışken bırakmak istemedim ve sorumluluk bilinciyle hareket ettim. zaten o günden sonra hayatımda kimse olmadı (yok işte bahtımız kara yav :P ) ve nedense çift anadala başladığımdan beri de hep bir düşüşteyim, hep birşeyler ters gidiyor. bunlar saçma gibi gelebilir ama hayat bir insana yalan söyleyip onu üzmek için çok kısa. ben bunu burda söylemek de istemezdim ama yazılanları silmemeliyim.
özür dilerim. gerçi sen bunu asla burda göremezsin. çünkü konuşmayalı çook uzun zaman oldu. ama bunu yazarak geri dön demiyorum zaten tekrar bir araya gelmeyi de düşünmedim. sadece bunu itiraf etmek zorundaydım.
sanırım herşeyin düzelme vakti geldi, artık düzelmeliyim arrgghh! yarınki sınav bakalım ne yapacak bana :P

eskiden kalma

yav yeni yıl yeni umut dedim ama bu yıl bayağı bi zor başladı. daha ilk günden bir sürü sorun. neyse düzelir umarım :)

mutlu yıllaaarrr!...