Live 4 it! Haftanın Klibi



yok yok yaz aşkı filan yok. geceleri yalnız gökyüzü altında geçiriyorum. yalnız kalmak da bazen güzel. kendinle geçirecek vaktin oluyor. sonra kendini tanıyorsun filan. hayat ilginç.

Rüyalardan ibaret

Sadece seni görmek istediğim zamanlar uyuyorum. Geçirdiğim zamanın gerçek olmadığını, olamayacağını bilmenin verdiği acıya rağmen kabulleniyorum. Kabusların içinde peşinden koşmaktan yoruluyorum. Ama yine de.. Nefessiz kalana kadar devam ediyor herşey. Bir an uyanıyorsun. Hangisi gerçek dünya? Olmak istediğin yerle olduğun yer ne kadar da farklı. Uyumak acı veriyor. Ama kabul ediyorsun. Bir hayalle başlayan herşey şimdi kötü bir rüyadan ibaret. Mumları üflediğimde, ince dumanlarının karanlıktaki dansı, onlara eşlik eden sigara dumanı. Her nefeste belli belirsiz aydınlanan vücudumun üstüne kalan parmak izlerinin peşinden gitmek isteyen ben.. Gözlerimi kapayamadan geçen gün doğumları.. Herşey saçma bir rüyadan mı ibaret yoksa?

Live 4 it! Sezon Finali..

Live 4 it! 4. sezonunu bitirdi. Serinin belki de en kötüsü olarak imdb'de ve blog günlüklerinde yerini alacağı kesin gibi. Ama bu sezonda yazarımız birbirinden dehşetli maceralara atıldı. Sevgi, aşk, nefret, başarı, hayal kırıklığı, entrika, güzel kızlar ve hızlı arabalar, dünyayı yönetenler, gizli tarikatlar, dram, melekler ve şeytanlar, hatta tanrının kendisi bile bu sezonun silinmiş sahnelerinde sizleri bekliyor. 4. sezon kendimden esirgediğim herşey, fazlasıyla 5. sezonda olacak.

Geriye dönüp bakarsam, geçirdiğim zamanlar evrimden başkası değil. Kapıdan ilk giren benle şimdiki ben arasındaki farkı görebilecek kadar zaman geçireceğiz.

Hepsini bir kenara bırakırsak, neredeyse tüm bir sezonu beraber geçirdiğimiz esas kız yok artık. Hatta 2 aydır yok. Esas oğlan, ben de az kalsın dizi finalini yapıyordum.

Kendi limitlerimi gördüm. Düşebileceğim en son noktayı yukarıdan baktığımda görebilecek kadar derinlere indim. Az kalsın boğuluyordum, bir daha asla çıkamayacağım kadar derindi gittiğim yer. Son iki ay gece ve gündüz yaşayan iki farklı benle geçti. Güneş batmadan önce, gün doğumunu görmeden uyumadığım birkaç gecenin dışında her güne ışıkla başladım. Kendimi hiç olmadığı kadar birşeyler yapmaya verdim. Başarılı oldum mu vermek konusunda? Hiç de değil aslında. Ama bu kadarı bile beni istediğim yerin de yukarısına taşıdı. Başarılı oldum. Bunun tadını çıkardım.

Ama benden götürdükleri çok fazlaydı. Kendisi ne kadar rahatsa ben o kadar mutsuzdum. Düşmeyi ben istedim.. Dedim ya dibini görmem gerekiyordu. 2 aydır hastayım ve günde 20 saat ayakta geçiyordu. Nerde bi dur demem gerektiğini görmek istedim. Bu şekilde pek fazla yaşayamazsın, ciddi hastasın ve kontrol edilmen gerekiyor gibi birşeyler dedi annemin kolumdan çekip de götürdüğü doktorlar. Nerdeyse kanserli hasta gibi bakıyorlardı bana. Bu acınası bakış komik geliyor bana. Ne güzel işte ben ölürüm de onlar da vicdan azabı çeker demeye kadar getirdim ki bu da komik birşey. Sonra belimi de kötü sakatladım. En son böyle fiziksel birşeyi ne zamandı hatırlamıyorum ama bir hafta yürüyememiştim eskiden bi zaman kafama top çarpıp da menenjit olduğumu şans eseri öğrendiklerinde iğnelerden dolayı birşeyler olmuştu vesaire vesaire.. Şimdi hem kanserli hem de yarı büklüm hasta olarak bakılıyordum ki 100 yaşında hissediyordum kendimi o bakışlar altında.

Şimdi son iki ayda gördüğüm üzere ölmeye meyilli birşeyler vardı. Yukarıda seven birkaç kişi kalmış ki, burada sevenim yok gibi neredeyse. En sonuncusu trafik kazasında genç mühendis öldü gitti diyeceklerdi. Çok kötüydü. Hayatımın en ciddi anıydı belki de bi de esas kızdan ayrıldığım gece olmuştu ki onda kurtulmayı başaran esas oğlan sezon finalinde gidiyordu. Sezon çok sürüncemeli bitiyordu az kalsın. Herşey 9 Haziranda oldu ki direksiyon başına geçişimin 1. yılı şerefine bir kutlamaydı sanki.

Minibüs son anda direksiyonu kırdı ve benim kapımdan bana girmemeyi başardı. Sol arka taraftan çarpınca araç kendi etrafında spin attı. Arabanın parçaları sağa sola savruldu. Kafamı direksiyona vurduğumda kısa film şeridini izleme fırsatım oldu. Tüm sezonları hatta daha fazlasını gördüm. Bu son uyarı gibi birşeydi. Araba telef oldu ama ben iyiydim hala. Bu da birşey. Dersimi aldım. Hayat güzel birşey.. Hep biliyordum ben, buna ne gerek vardı.

Şimdi ise Live 4 it! 5. sezonu açıyor. Live 4 it! - The Revenge Season. Şimdi intikam zamanı.. Kişisel algılamayın. Ne esas kızdan ne de başka birinden intikam almak gibi bir düşüncem var. Benim derdim hayatla. Şimdi kimin kazanacağını göreceğiz.

Live 4 it!..

Live 4 it! - The Season Finale

DSC00576

son kiii üç dört..

gecenin bi yarısını da geçip sabahın kör saatine varıyor artık dönüş zamanları. herşeyden, herkesten uzak insanların arasında geçirmediğim zamanların tümü okulda bişeyleri yapmaya çalışmayı denemekten öte değil. en son ne zaman doğru dürüst uyudum ki.. çok oluyor. 5 yaşındaki çocuk gibi kolumdan tutup doktora götürdüler sonunda beni. söylediğine göre sağ ciğerimde birşey varmış. ve ayrıca birine göre henüz kötüye gitmemiş diğerine göre de bayağı öbür taraf yolcusu gidici bir halim varmış. kulak asmıyorum artık insanların söylediklerine bunları da duymazdan geldim. ne olduğunu bilmiyoruz ama bir ara baktırıcam söz ama şimdi gerçekten hiç zamanım yok diye yanından çıkarken. artık tüm eski sevgililerimden beni kanser ettiniz diye iç burkucu bir intikam alabilirim. komik bence bu. şu ana kadar yaptığım emek verdiğim herşeyi aslında yapmasam da olurmuş. asla kullanmayacağım 182 parça paslanmaz çelik çatal-kaşık-bıçak takımı almak gibi birşeymiş.

muhteşem ben.. sonum çok sıradan oluyor aslında. ama bu kadar kolay değil.. sezon finali geldi. bu öylesine bir son değil ama. hiç olmadığı kadar farklı oldu herşey. ahaha sen mutlu musun şimdi.. diye anlamsız, çocukça bağırıp kızmak istiyorum sevilmişin kim olduğuna bakmadan..

ben zaten hep bu son günleri beklemiştim. tüm hayat sonların nasıl olduğuyla ilgili aslında. bütünün, sürecin, yapılanların hiç bir önemi yok. son cümlenin dışında duyduğum hiçbirşeyi dinlemedim ki. sen göründüğün gibi değildin. hiçbirşey değil. hatta tanrı bile göründüğü gibi değil aslında..