biraz sessizlik lütfen..
evet kabul ediyorum ki içimde daha öncekilere hiç benzemeyen bir mutsuzluk hissi var, belki biraz da bıkkınlık, biraz da platonik acılar, ne yaptığını bilmemezliğin verdiği boşluk, herkesten kaçmak istemenin verdiği üzüntü ve kendinden nefret duygusunu da eklemek gerek buna. hepsini karıştırınca ne kadar kötü hissettiğimi veya hissedebileceğimi bilmek için benim yerimde olmanız gerek. tüm bu kargaşanın içinde biraz dinlenebilmek için klasik müziğe vurdum kendimi :) ama o da bazen çok karartıyor içimi, biraz daha rahat düşünmek için kafamın içindeki seslerin susması gerek.
neden her kelimede boğazımı biraz daha düğümleniyor ya da yazıyı devam ettirmemek için kendimle savaşıyorum? keşke şu an milla jovovich' in gentlemen who fell şarkısındaki " i don' t how to speak to you? " cümlesini duyduğumda hissettiklerimi tam olarak kelimelere dökebilsem, belki de herşeyden kurtulurum o zaman. ya da zaman ne getirir kim bilir? bunu neden yazdım ki aniden? enya - only time çalmaya başladı ( hepsi arka arkaya vuruyor, halbuki hepsi klasik müzik olmalıydı. en basitinden bir şarkı listesini bile istediğim gibi yapamamışım bana herşey mübah :P ) " bıraksan ayakta bile duracak gücü hissetmiyorum içimde " içimden geçen buydu, bunu söylemek isterdim. eğer ki biri, bir soru sorsaydı. soru önemli değil, cevabım bu olurdu.
sebepsiz üzüntüleri ve bunları sulu sepken dışarı vuranları, bir hediye olarak gördüğüm hayatın her gününü berbat edenlerden nefret ederdim, ama bunu yazdıktan sonra anladım ki aslında bunu yapanların en başında geliyorum elinde flama taşıyanı olmuşum hepsinin önünde gidiyorum. zaten hep böyleydi, neyi eleştirsem, ne ile dalga geçsem veya neyden nefret etsem, gelir beni bulur. beni bunlara karşı koruyacak birine ihtiyacım var galiba, ya da çocuksu yanımı biraz olsun bastırıp bazen kulağımı çekecek birine. belki de seni düşünmemin sebebi bunları senin yapabilecek olman. ama ben bunları yapacak birini haketmiyorum, belki de haddinden fazla hakediyorum ve bunu nasıl söyleyeceğimi bilmediğim için hayat da bana bunu kendimin bulması için baskı yapıyor. zaten hiç birşeyi kolay elde edemedim ya da fazla kolay elde ettim ki bu da değerlerini anlayamama sebep oluyor.
mesela avril lavigne' e de böyle aşık olmuştum. hatta birçok kişiden gizlediğim gitar çalmayı öğrenip, amerika' ya yerleşme ve birgün onunla karşılaşma hayalimi de burda söyleyebilirim artık, çünkü gerçekleşmeyeceğini anlayalı çok oluyor, hatta ilk kez düşündüğümde bile gerçekleşmeyeceğini biliyordum.
ya da lisedeki sema' yı avril' den çok sevdiğimi söyleyebilirim. modern eroy' un ortaya çıkmasında katkısı büyük. hiçbir zaman peşinden koşmayı bırakmamıştım, hatta bir ara ondan başka birşey düşünmüyordum. bir gün kahve falımda çıkmıştı, bakan kız sen gece gündüz birini düşünüyorsun demişti ben de utanmıştım :) yok ööle bişey :P okuldaki o güzel asistanı da buraya yazmazsam olmaz. ya da tüm bu acımın sebebi nagihan' dan sebepsiz kaçışımdı ( karma ve earl ;P ) ama belki de sen hepsinden farklısın o yüzden sana bir adım bile yaklaşmaktan korkuyorum. " ya bir daha hiç göremezsem " diye düşünmeden edemiyorum, çünkü kaybedeceğim bir savaşa girmektense kaçıp doğru zamanı beklemeyi tercih ederim. bir roma atasözü der ki, " bugün yenilip kaçan, yarın geri gelecektir. " işte ben hiç geri gelemedim :) böyle bir konuda bile bu örneği araya sıkıştırdın ya birşey demiyorum sana eroycum.
seni seven başka birinin olması beni o kadar üzmeyebilir ama senin sevdiğin birinin olması, işte o zaman bunu kelimelere nasıl aktaracağımı düşünüyorum. belki bir gün bunları görürsün ama o zaman bunları sadece sana söyleyip hayatından çıkmam gerektiğini söyleceğini biliyorum. neden biri bunları hiç tanımadığı insanlarla paylaşır? paylaşacak kimsem olmaması mı? ya da paylaşacabileceklerime dahi anlatmanın zor gelmesi mi?
sadece kendime kızmıyorum aslında hayat da bazen ( hatta çoğu zaman yapalım biz onu ;) ya da hep daha iyi olur ) aleyhte oynuyor. ve bunu değiştirebilecekken yapamadığıma kızıyorum. ve bence ben bu yüzden senin gibi birini haketmiyorum. aslında seni hiç tanımıyorum. ismini bile yoklama listesinden görmüştüm. ( zeki insanım ben bazen :P ) ama sadece hissediyorum diyebilirim. belki de yaptığım saçmalıktan öte değil. ama elimde olsa şu an gözlerimi kapatır ve herşeyi unutmak isterim ama ne yazık ki hayat bir oyun değil, en son kaydettiğin yerden tekrar başlayamıyorsun. ve ben aslında sana karşı hissettiklerimi 3 - 4 basit cümlede sana söylemek varken burda saymadığım sayıda cümleye dökmeye çalışyorum. aslında burda söz uçar yazı kalır demek geçiyor içimden. o kadar uzun mu yazdım ben? sonuna kadar kaç kişi okur? bir yerden sonra bana kızıp da " senden adam olmaz, hakediyorsun " diyip okumayı bırakmıştır. ya da beni anlayıp, kabul eden az sayıda insan aslında neler hissettiğimi anlamıştır.
ah be eray daha önce de dedim sana, açılmazsan da başkası kaparsa bu kızı ne olacak sonra senin halin demiştim. sen böyle üzülünce ben de çok fena oluyorum inan. git artık en basitinden bi muhabbet et kızla, yüzüne bakınca söyleyebileceğin iki satır bişey olsun. boşuna yıpratıyosun kendini. ne kaybediceksin ki? zaten bişey kazanmamışsın, kaybedecek bişeyin de yok. şimdi bana diyebilirsin ki ''ulan sana ne çok bi bok bilioysun sanki, dışarıdan ahkam kesmek kolay''. de, gücenmem, darılmam sana valla. seni kendime yakın gördüğümdem söylüyorum, dost acı söylermiş. o kız senin blogunu bulamaz, bu zayıf bi ihtimal. hem bulsa da ne işe yarayacak ki, muhabbetiniz bile yok anladığım kadarıyla. büyük bi olasılıkla bu yazılarını görse bile '' eyvallah da tanımam etmem'' diycek. bide kendine acı çektirmek istiyosan yapman gereken iki şey var:
1. başka birini seven birine aşık olursun.^
2.başka biriyle çıkan birine aşık olursun.
bu iki şıkta da muazzam acılar çekersin. noolur kendini şu iki şıktan birine düşürmeden önce konuş şu kızla. muhabbet et biraz. hadi aslanım görüyim seni, saldır atıl, parçalaa
Bana anlatmana bile gerek yok Eraycım, ben seni zaten anlarım ;)
ben o iki şıkkı da aynı anda işaretledim. tek şık işaretleme hakkım olsa bile ne yazık ki iki şık da doğru olunca soru yanlış oluyor ve ben zaten yanlış bir soruyu çözmeye çalıştığım için kısır döngüye girmiş oluyorum ne yaparsam yapayım sonuç yanlış çıkıyor zaten.
ve ben böyle hissettikçe, daha çook burda birbirimizle konuşacağız gibi geliyor :)
eray biz en iyisi içmeye gidelim senle:)hatta başka isteyenler varsa aşk acısı çeken, onlar da gelsin kafa dağıtalım. vallaa davet ediyorum burdan herkesi.ooofff offf
aslında ben de gitmeyi istiyordum ne zamandır ama 2.vizeler, finaller, proje, ödevler, 1 aylık bir son düzlüğe girdim ve zaten içimde kötü burda görülen üzere :) finaller bitsin gideriz ;)
sınavlar bitsin bekleriz efendim;)
sana köyden bi kız buldum stop...
eli yüzü düzgün stop...
ivedilikle atla gel stop...
hmmm stop...
resmi varsa e-mail at stop...
ben ilk otobüsle geliyom stop...
mustaa emmiye selam sööle stop...
sağlıcakla kalın stop...
:P stop...
köy derken ataköy stop...
otogara gitme stop...
gidersende dönme stop...
aaaa olmadı stop...
o zaman siz otogara gelirsiniz stop...
ataköy yakın stop...
:) stop...