eroy ft. oky @ radar live - 2.gün

merhabaaa.. şu an size radarlive' den canlı olarak sesleniyoruz. ikinci günü geride bırakırken biz hala uyuyamadık :) tugce de dün bizimleydi burada.
neyse yemek yedik ve üstümüze uzun kollu birşeyler aldık sonunda :) aynı sweet' in farklı renklerini aldık ve kardeş gibi olduk oky ile :P
bugün blog buluşması için şehre indik ama elimizde hiç görsel döküman olmadığı için ancak yazılı olarak aktarabiliyoruz şimdilik. sadece sizin için geldik valla bakın ;) blog buluşmalarını çok seviyoruz biz hele ki bugünden sonra sanırım resmi buluşma mekanımızın kadıköy olması gerektiği gerçeğini kabul edicez. teşekkürler emir bey ;) ve organizasyonda her daim emeği olan ve bana blogumun doğum günü için elleriyle hediye hazırlayan eysean :) katılan tüm arkadaşlara sevgilerimizi sunuyoruz. blog buluşması değil arkadaş buluşması bizimkisi. yoksa 758 km yolu zevkle gelmezdik ;)
çadırımızı herşeyimizi bıraktık ve geldik. döndüğümüzde hala herşeyin yerinde olması çokça sevindiriciydi :P
bi de ne güzel biyer burası böyle :) her daim eğlencenin gerek olduğunu hatırlattı bize. bu gece uyumayı planlıyoruz ama kesin bir açıklama yapmaktan kaçınıyoruz. gerçi biraz daha uyumazsa oky dünya rekoru kıracak :P ama ben de 12 saat arkasından geliyorum kimin ne zaman uyuyacağı hiç belli olmaz :P
bugün radar live nasıldı bilmiyoruz çünkü tüm gün arkadaşlarımızın yanında olmak daha önemliydi ;) ama yarın deniz güneş kum ve radar live ile sizinle birlikte olacağız :)
bi de fotoğraf koyamıyoruz ama şimdilik o da :)
ne kadar çok güzel kız var :P ama biz blog yazmayı seçtik :P
burasıyla ilgili geniş tespit çalışmalarımızı sizlerle paylaşacağız. ilerleyen günlerde.
neşeli olmak da bi garip gülüyosun filan hep.

eroy ft. oky @ radarlive

marilyn manson türkiye' ye gelecek de ben onu görmeden geri gidecek. bi de konser verecek de ben izlemeyecem. ağzını hayra aç be! derler adama :P
cuma' dan salı' ya kadar oky ile radarlive' deyiz. oradan sizlere seslenicez ve blog alemine gelişmeleri an be an aktarıcaz. olur da blogger' lardan varsa gideniniz. haber edin. mail atın. hep beraber haydi haydi gidelim parka şarkısını söyleyelim ;P

Live 4 it! haftanın klibi



merhaba, tekrar beraberiz ve haftanın klibini size sunarken, bu hafta benim değil de bir başkasının bana hissettiklerini aktarmak istedim. bilmiyorum ben anlamakta zorluk çektim. tamam kabul ediyorum çok hata yaptım ama hepsi nasıl diyim çocukça aptallıktan öte değildi. hani olur ya lisedeki gibi aptallıkla ve sanki ilk aşk heyecanıyla birleşince ortaya saçma salak bir sürü hata çıkıyor. ve yine kabul ediyorum ki ben bunu yürütemedim. neyse ne kadar özlesem de geride bırakmak gerekli yani sürekli değişen bir olgu içinde yaşıyoruz ve sabit kalmaya çalışmak veya akıntıya karşı yüzmeye çalışmak boşuna çaba harcamaktan öteye gitmiyor. sevmek ve sevilmek garip şeyler nasıl da bir anda mantığın altında eziliveriyor birkaç saatte sevmekten düşünmeye geçiş.. ah be keşke herşeyi geriye sarabilseydim demek istemiyorum. çünkü ben bunları cidden geride bırakıcak kadar aklımı başıma aldım.
ilerde birgün, hayatınızın akışını değiştiren en önemli şeylerden bahsedersek.. diye bir cümleye cevabım olacak bir gece. nasıl desem olmalıydı böyle bir an. kaçınılmazdı ama zamanı belli değildi. değişimin karşısında kimse duramazdı gibi.
şimdi önce bir kağıt, bir kalem ve güzel bir de kahve alıp herşeyi güzelce yazmak gerek. hayatı bir şema haline indirgeyebilmek de garip. ama yapabiliyosan neden yapmayasın. bi de artık Live 4 it! de tam da yazmak istediğim gibi yazıcam. melankoli değil de nasıl diyim tam da isminin taşıdığı anlam için. herkese iyi haftalar diliyorum.

bir zamanlar Live 4 it!

zaten ölmek de bi garip bi daha gelmiyosun filan..

previously on Live 4 it!..

live together & die alone

meraba blog! bak işte yine bir yıl bitiyor. benim 22. seninse yaklaşık 1,5. yılın olacak. hatta tam 1,5 olacak. 1. yıl şenliklerinin üstünden 6 ay geçmiş aman yarab! daha dün gibi sanki. neyse zamanın nasıl hızlı geçtiğini biliyoruz zaten senle bu konuyu yediyüzseksenbeşbin defa konuşmuşuzdur herhalde. zaten 22 yaşıma basıcam yakında off ya.. 17 yaşında olsam ne güzel olurdu. ya da şu okula tam başladığım tarihte olsam. yeni bir yıla girerken eskiye bakma şimdi diyor olabilirsin. haklısın aslında. birşeyi farkettim bak blog benimle ilgili tüm konularda benim karşımdaki insan genelde haklı oluyor. ben birşey diyemiyorum ya hani hep karşı tarafların haklı olmasını kabul ediyorum ama olan herşeyin bir sebebi vardır diyorum ve tüm bu olaylara birer ders gözüyle bakıyorum ama artık dersler bitsin değil mi? ben öğrenmem gereken herşeyi öğrendim kuzum. teori kısmını bitirdim artık uygulama kısmına geçelim. bak ne dinliyorum biliyor musun şimdi linkinpark' tan bir şarkı. kahretsin ya ben bunu öss' ye hazırlanırken dinliyodum. o zamanlar 5510' um vardı. hmm bak gel seninle biraz flashback yapalım.. lost' taki gibi ya da kanıt peşinde' de olduğu gibi. hazırsan yeni bir yıla başlamadan önce biraz geçmişten bahsedelim. hani ölmeden önceki kısa film şeridinin ana teması olan hayat hikayemin parçalarından oluşan daha kısa bir film yapalım. aklıma gelen ilk anıdan başlayayım ama sanırım aklıma ilk gelenlerden en çok sevdiğimi seçicem kusura bakmazsın umarım ;P 7 saniye ver düşünmek için..
yeşil kazak! evet yeşil kazaktan başlayayım. bir kıza ulaşmak için önce yakışıklı görünmenin en önemli faktör olduğunu anladığım zamandan. kişilik mühim değil önemli olan dış görünüş. C21 diye bir markanın yeşil renkli polar bir kazağıydı. pahalıydı ama önemli değildi. önemli olan dış görünüş. bir insanla karşılaştığımızda en çok dikkat ettiğimiz olay dış görünüş değil mi? konuşmaya başlamadan önceki en önemli olgu görüntü. iç güzellik önemli ama dış güzelliğin tadı daha bir başkadır değil mi? güzel bir kız düşün yanında da çirkin bir erkek. ilk tepki ne olurdu? ikisi birbirine yakışmıyor! ruhsal olarak ne kadar yakın olduklarının hiç ama hiç önemi yok. uzaktan baktığında nasıl göründüğü önemli. o yüzden yeterince iyi görünmüyosan baştan kaybettin kuzum seni çıkış kapısına alalım.
linkinpark! işte kuzum ya en sağlam kısıma geldik. lise yıllarımdan unutamadığım bir kuple. linkinpark, metallica, marilyn manson. oky sayesinde tanıştığım metal ve yabancı rock sevdasının marilyn manson' dan sonra en sevdiğim kısmı. ama sema' yı etkilemek için linkinpark dinlemek yetmiyordu. daha fazlası gerekliydi.
sema! işte modern eroy' un yaratıcısı. şebnem ferah' ı andıran görüntüsü ve çilleriyle eroy' un kalbinde yer etmiş, hatta bırak yer etmeyi yerle bir etmiş diyelim. eroy' la ne yapacağına karar veremediği için onu peşinden sürüklemiş ve sonunda başka bir şehre göç etmiş güzel bir kız. aslında dershane günlüklerini bir açsam sana blog hani nerdeyse hepsi sema ile doludur. beni peşinden sürükleyen her kız aslında bana çok farklı yetenekler kazandırdı. hepsine öpücüklerimi yolluyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum. hiçbir zaman ulaşamadığım tüm platonik aşklar bana birşeyler verdi aslında vermedikleri tek şey onların sevgisiydi. ama şimdi sizi değil kendi ilişkimi düşünmek zorundayım çünkü bardağımı elimden düşürmek istemiyorum. geçmişte kalan tüm insanlar birer hayalet benim için. ölümü kabullenmek yaşamaktan çok daha kolay.
ben bunları yazarken yalnızım blog. evde tek başıma oturuyorum. ve bilmiyorum blog. neyi bilmiyorum peki? bilmiyorum işte içimde boşluk var ve kendimi bir türlü düzeltemiyorum. bitse de gitsem diyorum. baksana saddam idam edilmiş. sabah otobüste giderken bir dükkanın vitrinindeki televizyonda gördüm adamın son anlarını. o an anlamıştım o olduğunu da ne yapabilirim, benim hayatım devam ediyordu tıpkı milyarca insan gibi, bazılarımız o an ölüyordu bazıları ise doğuyordu. dünyanın ölümlere ve doğumlara karşı bu umursamaz tavrı beni sinir ediyor. doğa ana için hiçbirşeyin önemi yok o nasıl olsa yolunu buluyor düzelmenin onun zamanı sonsuz nasıl olsa benim gibi birkaç on yılla sınırla bir hayatı yok. ben bu süre içinde neler yaşıyorum sen biliyor musun? doğa ana sen nasıl oluyor da bu kadar rahatsın ya! ben ne kadar uğraşırsam sana zarar vermek için sen buna katlanıyorsun ve sonunda yine sen kazanıyorsun. zaman sorunun yok yine başıma vurma ölümlü olduğumu. zaten yarın gece 00:00 da büyük çoğunluğumuz neşeli bir şekilde amaçsızca eğleniyor olacak ve zaman, ben yine sana karşı duramayacağımı bile bile birşeyler yazıyor olucam. ben mutsuzum belki ama ben ne ilkim ne de sonuncu. insanoğlunun bu zavallı duygusunu sen bile yok edemiyosun ya sana gülüyorum işte. ben eroy' un senden tüm kötü hissedenler adına aldığı intikamıyım. ve biliyosun di mi söz uçar yazı kalır. bir şekilde sana karşı durma imkanım var. sen istediğin kadar binlerle milyonlarla ifade edilen sayılara ulaş sen benim sonsuzluğumun ölçüsünü gösteren basit sayılardan ve kabullerden meydana geliyorsun. ve ben kendimi topladığımda sana karşı direnmeye devam edicem şimdi tek isteğim yatmak. sessiz ve yalnız karanlıkta uyumak.. hiç kimsenin onu sevmediğini düşünerek bileklerini kesen bir zavallı gibi uyumak. uyanmazsam da birgün tekrar görüşücez..

hayata tepeden bakmak

hayata tepeden bakmak gerek bazen. eğer oraya çıkamıyorsan, boyun yetmiyorsa bi fotoğraf makinesi işe yarayabilir.. kendini mutlu eden şeyleri yapmak gerek. ne kadar çok üzülmüşüm diyorum. ne kadar çok şeyi de kaçırdım ve şu an bile kaybediyorum hergün parça parça.. ama hala devam eden bir hayat var. böyle durup beklerken tekrar başka birinin gelmesi de mucize olur zaten. keşke hiç tanışmasamıydık? bilmiyorum.. hayat hep birşeyler öğrenmeye zorluyor insanı. ben cidden basit sanıyormuşum kendim dışında herkesi halbuki yanılmanın bu kadarını da yapabilmişim demek ki. mutlu olmak için kocaman bi hevesim, beni bi türlü rahat bırakmayan bir boşluk var ama hiç vaktim yok. şu arabayı bi yapsak da sonra ben seneye gitsem yurtdışına. orda kalsam.. bi de sonbahar gelse keşke yeniden aşık olsam. bere taksak. pis su birikintisine basıp birbirimizi ıslatsak. kahve içsek. yaprakları tekmeleyip yağmur da ıslansak. bi de benim ellerim çok üşür ya ısıtsan ellerimi tutup. öperek içime sıcak havayı çeksem seninle.. ama sen kimsin? benim bir sevgilim var. henüz tanışmadığım.. tam da bu an içinmiş.. tatlı rüyalar..

herşey bi garip zaten. bu da öyle..

tek forvet olmak da bi garip, ilerde tek başına filan. herkes koşuyo, sen bi vuruyosun gol oluyo..

Live 4 it! haftanın klibi

merhaba, haftanın bu en çok hit alan gününde beraberiz. pinhani - ben nasıl büyük adam olucam ile bizimle beraber. ben geçen haftayı seminerde geçirdiğim için bi anda böyle kariyer hevesine kapıldım. off ya ben nasıl da harcıyorum zamanı. şimdi ben bööle konuşurken cv' ye filan baktığında süper diyosun. ama ben bööle bi silkinmem gerek dedim. çok ama çok çalışmak gerek dedim. oyy ama bilmiyorum nasıl desem hani tam da olması gerektiği gibi olmalı herşey. yapmalıyım bu kez vazgeçmiycem. açılın ben geliyorum tadında çalışmak gerek hem de. nasıl büyük adam olucam ben be :)
herkese iyi haftalar diliyorum..

kalkmamak daha iyi

eğer yaşamak istemiyosan o güne uyanmanın da bir anlamı yok. hiç kalkma daha iyi.

bi garip tabii..

yorgun olmak garip bişey. hiçbişey yapamıyosun filan. kahve içip uyuyosun hemen..

her 12 haziran

mutlu yıllar Live 4 it!.. bakalım daha ne günler görücez..

Live 4 it! haftanın klibi



2. yıl biterken haftanın klibi devam ediyor. şebnem ferah - sigara ile bizimle beraber. yine geçtiğimiz zamanları anlatan birşey olsun istedim. içindeki tüm şarkıları sevdiğim ender albümlerden biriydi perdeler. ne günlerdi o günler diyesim geldi. ama şimdi daha da bi garip ben sigara içiyodum filan. sen gittin ama.. bilseydim bi daha görmiyceğimi otobüsten inerken son bikez daha bakardım. ama senin bakma şansın vardı.. herşey geride kaldı. sigara da söndü heryer kül oldu ve bir rüzgarla dağılacaktır. nasıl desem böyle eğlendikten sonra nasıl oluyor da herşey bir anda böyle rahatsız edici bir üzüntüyle kaplanıyor. herkese iyi bir hafta diliyorum..
hem zaten üzülmek de bir garip. evde kahve bitince de üzülüyosun sevgilin terkedince de..

geliyor...

blog buluşması tarihimizin en neşeli günün ardından hepimiz yazılarımızı yazarken ben bakın yazı geliyor diye bi öncü yazıyla sizleri uyarayım dedim ;P
katılan herkese sonsuzzz teşekkürler.. yazı ve fotoğraflarla geliyorumm.. birazdan ;)

bir zamanlar Live 4 it!

okulda son finalime de girdim bugün. normalde bitmiş olacaktı okul çift lisans olayı filan olmasaydı. artık seneye iki diploma birden olacak. nasıl olacak bilmiyorum gerçi komik bişey gibi geliyor bana :) bu yıl çok kötü bitti. halbuki aşağıda yazdığı gibi süper başlayan bir yıldı. hem okulun hem de Live 4 it! yılının aynı zamanda bitmesi hoş bi tesadüf. bu yılın başında gitmiştim büyükada' ya ve şimdi de sonunda gidiyorum. tesadüf diyim.. onunla da orda tanışmıştım. herşey geride kaldı ama artık. ve bu gece de ben geçen zamanı sorgulayadurayım. sizi de bu flashback ile yalnız bırakıyım. tıpkı benim gibi.. lost gibi oldu sanki bu ada olayı :)
zaten deniz de bi garip üstünde adalar filan..

previously on Live 4 it!..

atlayamaz ki! atlayamaz ki!

yaşamak güzel şey. yaşama sevinci pek bi var içimde şu sıralar (gerçi bu fotoyu çekerken bi düşeydim ben ordan görürdünüz yaşama sevincini :P ) bu foto nostaljik geliyo bana çünkü burdaki sırma saçlarım artık yok! evet saçımı kestirdim! anakin skywalker gibi olması için uzattığım saçlarımı kestirdim. inanılmaz ötesi bi değişiklik. yeni halimi merak ededurun :P (gerçi kim merak edecekse ehehe) allah' ım sana geliyorum diye bağırınca gülmekten düşüyodum tabii ne komik olurdu ya :) (bu arada durduğum yer gerçekten çok yüksek düşeydim cidden bu blog sahipsiz kalırdı lan bi sigorta bi emekli aylığı mı bağlatsam buraya bana bişey olursa ortada kalmasın gariban :P) ben bir melek gördüm sanırım bu gece umarım şu an yazdıklarım rüya değildir. ve o da bi melek değildir insandır ;) hayır melekse ben gidiyorum oraya o zaman :P (yok canım allah göstermesin ya :) çok uçlarda ve sivri espriler yapıyorum yazarken çok gülüyorum ben ya yazmaktan çok keyif alıyorum kendim için yazınca. sana seviyorum eroy ;P) beni sevin ya :P ahahaha bu kadar da megaloman bi istek.. te allaam yaa uçtum yine gece gece. yazıya devam edip etmemek konusunda derin şüphe ve endişeler taşıyorum rüyalarıma giriyor devam etsem mi etmesem mi ne yapsam diye şaşırıyorum bazen. (bu şekilde devam edersem yazı bişeye benzemeyecek zirvedeyken bırak sen ;) )
tamam hadi bitirdim burda. yazıda emeği geçen herkese teşekkürler :P
(fotonun çekildiği yer: büyükada varya hani tepede bi kilise var. hah! işte onun orası. kayalar var orda. gitmesek de çıkmasak da o kaya bizim kayamız olan (lan köy olacaktı o galiba :P) ordaki kayalardan birisi en sağda olanı acayip yüksek olan yarıklar bile en az 5' er metre derin. hele o iki ayağımın arasındaki yarık iki ayrı kayaya basarken bi ayrılsa bu kayalar diye öyle komplo teorileri kurdum ki anlatsam bazılarınız aklını kaçırabilir :P o yüzden sessiz kalma hakkımı bir sonraki turdan önce şimdi kullanıyorum. ve o görüdüğüm gerçekten bir melek ya. insan nasıl olabilir ki? umarım rüya görmedim ;))

dark side vs. light side

bu yılın bi özeti belki de ne aydınlık ne de karanlık tamamen hakim oldu. hep bi kararsızlık vardı. kararından emin olanların asla dönmediği bir yıldı. nasıl desem en çok bu kadar güçsüz düştüm ve bu kadar bezdim herşeyden. ışığa ne kadar dönersem döneyim hep bi şekilde karanlıkta kaldım. bunların hepsine veda etmek.. belki de son gelmiştir..
ama insanlar da ne garip di mi her anını yaşadığı hayata bile yalan bu dünya diyor..

Live 4 it! 2. yıl şenlikleri başlarken..

şimdi nerden başlasam.. canımın inanılmaz sıkkın olduğu birgündü. hani neyi nasıl hissetsem bilemiyorum dediğim zamanlardan biri daha. düşündüğünüz herşeyin aslında tamamen farklı bi şekilde olduğunu gördüğünüz zamanlar olur. böyle bağırıp çağırmak istersiniz.. hiç öyle bişey yapmadım ama oturup sigara içtim sadece. tek iyi yanı bu var. ama nasıl desem bilemiyorum ya. yazamıyorum da, bişey de diyemiyorum. sıkılıyorum sadece. ruhsuz gibi evin içinde dolaşıyorum. neden böyle, nasıl bitecek,.. saçma salak sorular var bi sürü hem de. neyse ya bilmiyorum artık.. hani yeter dedim zaten daha fazla uğraşamıycam hiçbişeyle.. böylesi bi zamanın ertesi günü oky ile buluştuk. konuşmamız gereken şeyler vardı :P
birlikte vakit geçirmekten en çok hoşlandığım insan oky. nasıl desem çook uzun zamandır böyleyiz biz.
haydarpaşa garına yanılmıyorsam ilk defa girdim. ordan ilk kez trene bindim. daha önce binip binmediğimi bilmiyorum. kendimi bildim bileli ilk defa girdim diyim. kendimi bilmezkenki zamanları da hatırlamıyorum zaten :) ben şimdi trene binince heyecan oldum heryere sataştım bööle çocuk gibi fotoğrafa büyük olarak bakarsanız camdan sarkmayınız yazısını görebilirsiniz :P ironi de yapalım dedik :)
trende benim "kutu kedi şerafettin" dediğim minnacık tabirini fazlasıyla hakeden bi kedicik taşıyan biri oturdu. başta benim içinde civata filan vardır dediğim yerde bi kedicik vardı. videosunu da çektik lakin sonra yayınlamak üzere saklıyorum :P
seve seve bitiremedik zaten :)
oky ike kadıköy' de de oturduk. çokça konuştuk tüm meseleler hakkında. herşeye değindik ve fikir birliğine vardık ki teknoloji çok gelişti :P yakında herşey mümkün :) sonra başka başka şeylerden de konuştuk.
sonra gördük ki ikimizin de canı tatil istiyor. ikimizde ayrı ayrı yalnız çıkacağımıza neden beraber gitmeyelim dedik. bozulan ilişkimizi düzeltme tatili gibi :P ehehehe yok öyle bişey tabii ki ;) ama tatile gidiyoruz gerçekten. rezervasyonumuzu bile yaptırdık. ağustos da tatil blogumuzla sizlerle beraber olacağız.. eroy ft. oky misali bişeyler yapıcaz.
fikir birliğine vardık ki, alışveriş yapmamız gerek. tatilden önce almamız gereken çook şey var. tatile harcıycağımızdan fazlasını tatil altyapısına harcayacak olmamız, altyapının ne kadar önemli olduğunu ve bu olmadan avrupa' da başarının hayal olduğunu gösteriyor :P ahaha nasıl da saçmalayabiliyorum ben hemen de.
bakmayın güldüğüme aslında ne hissedeceğimi bile bilemediğim bi zamanlar bunlar ama bu hafta "Live 4 it! 2. yıl şenlikleri haftası" hem de ööle bi zamana geldi ki. yani tam greatest hits yapıyodum yorumu yedim kafama, öncesinde de zaten hep dert hep keder. tam da bitti derken şans eseri bişeyleri görmek. aman yaa hiçbişeyi yapmama izin yok gibi. tamam kabulleniyorum be. ne olursa olsun diyip gitmek istiyorum. ve bişeyleri aşağıdaki gibi bırakırken bi parça bile pişmanlık duymak istemiyorum. nasıl olacak bilmiyorum.
ama hayat ne garip di mi vapurlar filan..

Live 4 it! haftanın klibi



merhaba, korn "did my time" ile Live 4 it! haftanın klibi köşemize konuk oluyor. artık zamanının dolduğunu düşünenler için süper bir şarkı. sinir var şarkının içinde. iyi ve kötünün savaşını angelina jolie ile göstermek güzel fikir yani izletiyor kendini klip. zaten şarkı tomb raider' ın soundtrack' i. ben soundtrack' leri ayrı bi seviyorum.
herkese iyi bir hafta diliyorum..