Belki alışman lazım?..

Tartışmada haksız olduğunu bile bile kendini savunmaya çalışmaktan nefret ediyordu. Hiç yapmazdı belki de şimdiki gibi zorunda olmadıkça. Birşeyim yok derken anne baba olmanın verdiği şefkat, merhamet, çocuğuna verilen değer gibi duygulardan bihaber olmasının sonucuydu bu. Kendisinden başka herkesi sever gibi bir hali de yok değildi. Öksürüğe boğulmasa daha da tartışacaktı ama devam edemedi işte. Zaten tartışmanın odağında kendisi vardı. Kendisine bakmamaktan çıkıyordu tartışma o zaman da çok hırçınlaşıyordu bu konuda. Dizlerinin üstüne çöktü, derin bir nefes almaya çalıştı tekrar tekrar. Havada aşk kokusu var.. hayır bu bir şarkı değil ne yazık ki havada kan kokusu var.. Tuzlu tadı koklayabilirken ayaklarının üstüne kalkıyordu. Ağzının içi dolduğundan konuşamayacaktı ve karşısındakinin bunu görmesini istemiyordu. Yamuk yumuk bi şekilde ben kahve içicem isterseniz size de yapayım demeye çalıştı. Kaçmak için bir bahaneden başkası değildi. Sonrası geçmişe lanet okumakla geçti. Sen aptalın biriydin.. Aynadaki görüntünün üstüne söylenebilecek başka birşey yoktu. Lavaboya akan sular herşeyi temizlemeye çalışıyordu. Mide bulantısından ne kadar nefret ettiğini bir kez daha hatırladı o an.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra tekrar iyi hissediyor gibiydi. Yere oturdu iki duvar arasında ayaklarını uzattı. Kibritle yakmayı çok seviyordu şu mereti çatırtısı ona garip bir duygu hissettiryordu. Belki alışman lazım... ehehe pis bir gülümseme vardı yüzünde dudaklarında kalan vişne tadı birden dünyanın en güzel tadı gibi gelmişti ve kendi saçma esprisi de bir şekilde çok komikti gülerken.. Belki alışması lazım.. Belki katlanması lazım...dı.

Kalk.. kalk.. daha çok işi vardı. Öyle ya büyük adam olmalıydı. Sorumluluk hissetti sanki. Hadi sonra düşünürsün kendini. Telefona gidip baktı. Gerçek dünyadan kaçış yolu meşguldü...