Ben Çocukken No.3

Ben bayağı bir küçükken hatırlıyorum da altın para şeklinde çikolatalar vardı. Ben biraz büyükkenki zamana kadar da bu devam etti. Şimdi hala var mıdır merak ediyorum. Gerçi varolduğundan şüphem yok ama taşrada, köy bakkallarında filan vardır artık sadece. O çikolatayı asla yemeye kıyamazdım sanki onlardan 100-150 tane biriktirsem bir servetim olacaktı. Onların para yerine geçmediğini biliyordum ama Varyemez Amca'nın çizgi filminde o altın paralarla dolu kasasına atlayıp içinde yüzmesi altın paralara karşı bir sempati, bir sahip olma isteği doğurmuştu ister istemez. Küçükken insan herşeyden daha çok etkileniyor. O çikolata paraları alıp biriktirsem evde odamda eriyecekler ve bu da beni hüzne boğacaktı. Buzdolabında saklama fikri neden hiç aklıma gelmedi bilmiyorum. Çocukken biraz daha az basıyordu kafam. Ama bir de çikolata yemek içindi biriktirmek için değil bak ona kafa basıyor hatta içini yedikten sonra kabını tekrar birleştirip saklamayı düşünsem de içindeki o boşluk asla eski tadı vermiyor. İçimizdeki o tatlılığı bir kez kaybedince o boşluk ne kadar da büyük olur ve dolmazmış o zaman keşfettim.

Annem bankada çalışırken yazın bankanın kampına giderdik Silivri'de. O zamanlar 3-4 yaşlarındaydım. Benim yaşlarımda bir kız arkadaşım vardı. Sonra bu birkaç yıl sadece kamptan kampa görüşmeyle devam etmiş sanırım. İlk aşkım o diyebilirim. O kadar seviyormuşum ki daha o sıralar dünyaya gelmek için gün sayan kardeşime, kız olursa onun adını vermek için pek bir baskı yapıyormuşum. Kardeşim erkek olduğunda da adını ben koymuşum gerçi orası da öyle. Anne babama o yaştaki veledin lafını dinledikleri için kızsam mı yoksa beni adam yerine koydukları için gidip bir kez daha sarılıp sevsem mi bilmiyorum. Gider sarılırım akşama. Adı Serap'tı. Yanlış hatırlamıyorumdur umarım zira eski albümlere bakmayalı çok oldu. Bir daha hiç görmediğim için adı gibi bir serap misali son kez görüşmemizden sonra bir daha göremedim. Fotoğrafı kaldı bende salıncakta beraber sallanırken.. Çocukluk aşkı işte. Birbirimizi görsek de tanımayız, o zaten bunu hatırlamıyordur ama işte ne biliyim seneye görüşürüz diyorduk bir insan sevgilisine seneye görüşürüz derken bu kadar rahat olabilir mi ya da sevgili bu kadar serin kanlı olabilir mi çocukluk işte. Zaman kavramını tam olarak kavrayamadığı için acıdan uzak.

Yine zaman benim 6-7-8 yaşları arasında gidip geldiğim yıllar. O zamanlar G. I. JOE oyuncakları çok gözde ve bombalama olayına kadar her hafta sonu Galeria'ya giderdik. Orada büyük oyuncakçılarda görmüştüm G. I. JOE'nun çok güzel bir oyuncağını o zamanın parasıyla 250 bin liraydı. Babama sordum alalım mı diye hergün ben sana bin lira vereyim biriktir alalım dedi. 250 gün ediyordu sadece babamdan aldıklarımla buna ailenin geri kalanından alabileceğim harçlıkları eklersek hele bir de araya bayram filan girerse ben bu oyuncağı 3 ayda alırım.. Asla alamadım.. Sonra para biriktirirken başka şeyler istedim, biranlık heveslere kapılıp büyük amaçtan vazgeçtim. Sonra çabuk unutmuş olmalıyım ki ancak bugün hatırlıyorum.

Serap sana bakarken salıncaktan düşmüştüm bak onu unutmuyorum.. İlk aşk acısını kalbimde değil beynimde hissettim. Ama pişman değilim. Sevdiğim insana bakmak kadar güzel birşey var mı ki? Ama bu kadar zor olacağını düşünmemiştim ki hiç. Aşk her zaman böyle acı verici ve zor mu olmalı. Bunlar bir yana o güzel heyecanı tatma ne kadar güzeldir, ne kadar vazgeçilmezdir. Bugün olsa yine seni görmeye çalışırken düşerdim... Sen serap olmayacaksın ama ben hala benim. Salıncakta kendi başına sallanamayacak kadar beceriksiz, sevgilisine bakmak için düşecek kadar şapsal...


Ben çocukken olan diğer olayları merak ediyorsanız.
Ben Çocukken No.1 burada
Ben Çocukken No.2 burada

  1. Comment by Tugc on 12:42  

    O altın şeklinde çikolatalardan hala var. Hatta burada bile görmüştüm geçen dönem sanırım.
    Ama satılıyor hala daha, ben hatırlıyorum 20 tane falan alırdım bir seferde. tanesi 5bin liraydı filan...
    ayrıca tüm sindy bebeklerimi senin joeların aksine, para biriktirip aldım, hala duruyorlar. Ha bir işe yarıyorlar mı, orası tartışılır...

  2. Comment by Emir Bey on 21:02  

    bayramda aldıydık onlardan iki gün önce sonuncuyu yedim sanırım :D

  3. Comment by hanife on 22:28  

    Ah o altın çikolatalar.Sanırım hala var ama o eski tadı vermiyor azizim:))

  4. Comment by Cansu on 18:58  

    Ah Eray ah çocukluk aşkına bile bu kadar üzülüyorsan ne diyim sana:D

  5. Comment by Adsız on 13:44  

    1989 senesinde annem ve babamla Ümraniye'ye daha önce tanımadığım uzaktan akrabalarımıza gitmiştik.Biz oradayken bir aile daha geldi.Klasik tokalaşma faslında iken sonradan gelen o ailenin kadını ile babam tokalaşırken az daha birbirlerini öpeceklerdi.Daha o yaşta bu benim dikkatimi çok çekmişti.Çünkü daha önce hiç görmediğim bir kadın ile babam nasıl olurda böyle bir pozisyonda kalırlar diye.Çünkü ikisi birden öpme teşebbüsünde bulunmuştu.Sanki o anda ortada bir güvenlik duvarı vardı öpmeyi engelleyen.İkisi birden geri çekildiler.Eve geldiğimizde bu durumu annemle babama "hooop neydi o hareket "diye sordum.Meğer o kadın babamın 1957 senesindeki sevgilisiymiş.Ve o güne kadar hiç birbirlerini görmemişler.Tam 32 sene.VAY BE!

  6. Comment by eroy on 13:14  

    >tuğçe
    en eski versiyonundan bahsediyorum ben ama. euro filan olmayanlarından.
    benim joe'larım senin cindy'lerini döver ;P

    >emir bey
    yahu bu yazıyı okumadan önce yemeseydiniz de bir tanesini bıraksaydınız bana ;)

    >hanife
    hıhım.. eskiden daha bir tatlıydı herşey.

    >cnslgy
    bilmem :) aklına ilk gelen nedir?

    >karamba karambita
    aha!.. olayın kahramanları tanıyor olmak da şimdi hikayeyi benim için daha bir ilginç kılıyor :)

  7. Comment by Adsız on 15:52  

    sizi transfer edebilsek çok iyi olurdu :)

  8. Comment by eroy on 17:46  

    olur :)