Live 4 it! Haftanın Klibi
Sonsuza kadar uyuyabilirsin ama asla dinlenmiş olarak uyanamazsın.. Bir taş kadar soğuk ve durgun olabilirsin ama yine de huzuru bulamazsın.. Dido ft. Fatihless - One step too far bu haftanın klibi.
Hergün birşeyler yaparken bir amaca yöneliyoruz. Birçoğuna belki de bazen bir zaman dilimi geliyor ve ne yaparsak yapalım hep bir adım ötesine kadar gelebiliyoruz. O, bize daima bir adım uzakta kalıyor. Kabus gibi sanki hani o arkasından koşup da yetişemediğimiz, elimizi uzatıp da dokunamadığımız rüyalardan, herşeyin bir anda toza dönüştüğü ve nefes nefese üzüntüyle uyandıklarımıza benzeyen kabuslarımızdan. Bu bir kabus diyemeyiz ama uyanamadıktan sonra rüya veya kabusu nasıl tanımlayabiliriz ki?
Ben hala bekliyorum... İnsanın en güzel özelliklerinden birisi bu zaten umudunu kaybetmeme aslında bu sonsuz bekleyiş sonunda sonsuz mutluluğa ulaşabileceği gibi sonsuz bir hapsi de beraberinde getirebilir. Asla içinden çıkamayacağımız bir hapishanede kendimizi içeri kilitleyip anahtarı da zihnimizin sonsuz boşluğuna atıyoruz. Şans eseri bazen birisi içerideki gözyaşı damlalarının yere düşmesinin o ufacık sesini duyup yardım etmek istiyor. Ben hala bekliyorum.. Bazen farkına varıp bu hapishaneden kendimiz kaçmak istiyoruz. Gardiyan düşüncelerin arasından hiç farkedilmeden biranda gün ışığına kavuşmak.. Her mahkumun istese de istemese kafasının içinde gizli saklı da olsa var.. Ne kadar saçma geliyor değil mi zihninin içinde hapissin ama orada bile yine zihninin içinde birşeyler var. İki düz aynayı karşılıklı koymak gibi. Sonsuz kez içerisindesin aynanın. İçinde olduğun aynanın da içinde bir ayna var ve sen onun içindesin ve sonsuza uzanıyorsun..
Bir şarkı için bu kadar saçmalamak yeter. Belki de hiç bişey düşünmeyip sadece dans etmek daha iyi. Gecenin içinde kaybolup sabaha hiç rüya görmeden uyanmak. Yaşadıklarının rüya gibi gelmesi.
Hergün birşeyler yaparken bir amaca yöneliyoruz. Birçoğuna belki de bazen bir zaman dilimi geliyor ve ne yaparsak yapalım hep bir adım ötesine kadar gelebiliyoruz. O, bize daima bir adım uzakta kalıyor. Kabus gibi sanki hani o arkasından koşup da yetişemediğimiz, elimizi uzatıp da dokunamadığımız rüyalardan, herşeyin bir anda toza dönüştüğü ve nefes nefese üzüntüyle uyandıklarımıza benzeyen kabuslarımızdan. Bu bir kabus diyemeyiz ama uyanamadıktan sonra rüya veya kabusu nasıl tanımlayabiliriz ki?
Ben hala bekliyorum... İnsanın en güzel özelliklerinden birisi bu zaten umudunu kaybetmeme aslında bu sonsuz bekleyiş sonunda sonsuz mutluluğa ulaşabileceği gibi sonsuz bir hapsi de beraberinde getirebilir. Asla içinden çıkamayacağımız bir hapishanede kendimizi içeri kilitleyip anahtarı da zihnimizin sonsuz boşluğuna atıyoruz. Şans eseri bazen birisi içerideki gözyaşı damlalarının yere düşmesinin o ufacık sesini duyup yardım etmek istiyor. Ben hala bekliyorum.. Bazen farkına varıp bu hapishaneden kendimiz kaçmak istiyoruz. Gardiyan düşüncelerin arasından hiç farkedilmeden biranda gün ışığına kavuşmak.. Her mahkumun istese de istemese kafasının içinde gizli saklı da olsa var.. Ne kadar saçma geliyor değil mi zihninin içinde hapissin ama orada bile yine zihninin içinde birşeyler var. İki düz aynayı karşılıklı koymak gibi. Sonsuz kez içerisindesin aynanın. İçinde olduğun aynanın da içinde bir ayna var ve sen onun içindesin ve sonsuza uzanıyorsun..
Bir şarkı için bu kadar saçmalamak yeter. Belki de hiç bişey düşünmeyip sadece dans etmek daha iyi. Gecenin içinde kaybolup sabaha hiç rüya görmeden uyanmak. Yaşadıklarının rüya gibi gelmesi.
bekle bekle nereye kadar eroy son tavsiyen yerinde.