başlangıcı olan herşeyin bir de öncesi vardır
olay aslında seçille başlamıştı. nasıl desem çok değiştirdi beni. bu kadar derin hissedebileceğimi gösterdi herşeyi. geçen yaz onun etkisinde geçmişti. bir türlü beraber olamıyorduk. o zaman olma şansımız olmuştu ama her zaman olduğu gibi hep bişeyler engelledi. garip bi durumdu bizimkisi. neyse geride kalmıştı herşey geçen yılın güz yarıyılı başında. yeni bir başlangıç yapmam gerekiyodu çünkü seçil olayı beni çok sarsmıştı. okul başladığında biraz sosyal faaliyetlere katılırsam en azından sevdiğim bişeyleri yaparsam kafam dağılır mutlu olurum diye düşünüyodum. fotoğraf kulübü bunun için en ideal ortamdı. çünkü ben fotoğraf çekmeye bayılırım. sabah akşam elimde bi makine dolaşmak benim için büyük bi zevk aslında.
fotoğraf kulübünün ilk gezisi büyükada' daydı. blogu açtığımdan beri gitmemiştim. iyi olurdu gezmek. o gün vapurda görmüştüm seni demiştin. fikriye.. güzel biriydi. kızıl saçlı ve yeşil gözlü. fotoğraf çekmekten de hoşlanıyor. hem de fizik ve kimya müh. ile çap yapıyordu. zevklerimiz de uyuşuyordu. ne diyim tam da karşılaşmam gereken insandı. ilk görüşte etkilenilcek biri değilim ben ya. hiç de olacağımı sanmıyorum. herşey orada başladı. senle konuşmanın bir fırsatını aradım diyodun. aramıza giren bir kediydi iskelede otururken konuşmamızı engelleyen. sen korkarsın di mi kediden.. tüm gün uzaktık. ilk konuşmamız günün sonunda iskelede olmuştu eve dönerken. sen hazırlık mısın demişti.. ahaha ne garip başlamıştı herşey. vapurla beraber dönmek güzeldi. herşeyi başlatan adadan uzaklaşırken birbirimize daha da yakınlaşıyorduk.
ama şu vardı ilk adımı atamamak gibi bi sorunum vardı. bu yüzden beklemek çok saçmaydı biliyorum ama öyleydi işte..
güz yarıyılının ilk ayları benim bu platonik havamdan kurtulup da kendimi bulmaya çalışma zamanlarımdı. geceleri koşup birşeylerin düzelmesini beklemek, sadece yazmak ve hayal kurmaktı. yaptıklarım. ben senin bu kadar sevdiğini biliyodum ama ne biliyim fazlaca materyalist davranırım ben önüme koymadıkça kolay kolay inanamam. evet aslında büyük etkisi vardı benim bu herşeyi apaçık görmek veya söylemek alışkanlığımın inanmam için söylemem gerekiyordu ya da görmem. ilişkide yormak kavramını ilk kez yaşıyordum..
sen herşeyi biliyordun. zaten blog buradaydı. saklayacak hiçbirşeyim yoktu. sen zaten herşeyi biliyordun ve benim bir sonraki adımı nasıl atacağımı bilmen bu bunalım havamdan kurtulmaya çalışmam ve arada benim neden böyle yazdığımı anlayamaman, benimse bir türlü senin sert sınırlarını geçememem hep bir sorundu.
aslında geriye baktığımda şunu gördüm sen benim için asla yapmam dediğin herşeyi çiğnemiştin. bir erkek karşısındaki kadını etkilemesi gerekliydi. biraz hayranlık uyandırmalıydı ki kadın kendini güvende hissetsin. başta herşey böyleydi işte.
ben küçük süprizler yaparak mutluluğu sürekli kılabileceğimi sanmıştım. herşeyi yaparken belli bi tema seçip sana bunu anlatırdım ki hiç bi detayı kaçırma. ne kadar derin düşündüğümü gör istedim. ama ben genelde elime yüzüme bulaştırırım. kimsenin aklına gelmez ama benim geliyo da sanki bişeyleri mi değiştiriyor.. ama mor ve kuğuydu hayat bir süre.
benim atlattık diye baktığım şeyler aslında sadece benim öyle kabul etmek istediklerimmiş. kesinlikle kabul ediyorum ki ilişkide çocukça davrandım. yani nasıl diyim heyecanla yaptım ama elime yüzüme çok bulaştırdım.
ama şu vardı. hep bi eşik noktasına gelirdik onu geçince herşey artık rayına oturacak ve bu yorgunluğa değecekti. ama her seferinde birşeyler oldu ve ordan uzaklaştık. ya cidden bi kötü şans mı diyim kader mi diyim aptallık mı yoksa. bi türlü o noktayı geçemedik.
sonunda düzeldi dedik herşey ama hiç olmadığı kadar iyiydi. ve tam da tepe noktasındayken bitti. bir anda. bir saat önce öpüştüğün insanın 1 saat sonra senden nefret etmesi ve otobüsten inerken arkana bakmamak ve bunun senin onu son görüşün olduğunu bilmemek. hayatın nasıl da biranda değişebileceğini gösteriyordu.
ve hayatımın en kötü böyle başlıyordu. otobüsten inerken etraf karanlıktı ve uzun bir süre öyle kalacaktı. niye telefonu açtım ki. niye öyle dedim ki. sen bunu nasıl bu kadar kolay bitirdin. ben o gün niye uyandım.. hepsi ama hepsi bir hataydı. o gün başlı başına hiç yaşanmamalıydı.
kocaman bir bahar dönemini yeniden başlamaya çalışarak geçirdim. hep bi istek vardı. ama ilk harekete geçtiğim her seferde birşeyler aksi gidiyordu. sen yoktun. başkaları vardı. birileri hep vardı. ama olmadı. başkasıyla beraberken bir başkasını düşünmek değildi ama. sadece olmuyordu. ben de istiyordum tekrar başlamayı o yüzden elimden geldiğince geride bırakarak başlıyordum ama bitince yine en çok sen kalıyordun. ve ben sadece tekrar tekrar aynı şeyleri yazıyordum.
ayrılmadan önce tam da sömestrda neler yapabileceğimizi düşünüyordum benim için çok önemliydi. hem ikimiz hem de hayat açısından önemli bi zamandı. ama ben o zamanı senden ayrıldığım için paramparça geçirdim.
bahar yarıyılı kötüydü. geçirdiğim en kötü dönemdi. hiçbirşeyi yapmak istemiyodum. elim gitmiyodu. ki hala hevesimin geldiğini söyleyemem. birden herşeyden soğumuştum. benimkisi birden gelen bi tokat karşısında yere düşmekti ve öyle sert ve zamansız gelmişti ki ve öyle ters düşmüştüm ki kalkamıyordum.
sonra arkadaşlarım oldu.. blog buluşması çok önemli bi değişiklik olmuştu benim. eysean, emir bey, güs hanım,.. sonrasında da tanıştığım tüm bloggerlar güzel birgündü. bundan önceki blog buluşmasında sevgilimden ayrılmıştım. bi sonrakinde ise yeni arkadaşlar edinmiştim. hem de çok güzel arkadaşlar. ki blogun hayatımdaki yerini biraz daha değiştirdi.
bu dönem berbat bitti. düşüşüm sürüyor. bi kendimi toplayamadım. hidromobil 07 yarışına katılan bi takımdayım. bu benim hayatımı değiştiren bi yarış olacak. çünkü bundan sonra okulun ve kariyerin yönünü belirledi.
çift lisans yapıyorum ben makine müh. ve elektrik müh. okuyorum ama öyle sabah akşam çalışan gözlüklü mühendis olamam. içimde o şekilde çalışma dürtüsü yok. nasıl diyim daha yaratıcı daha çok spontane okuyorum. fikir üretmeyi uygulamaktan daha çok seviyorum. ama onu boşver de keşke mimarlık filan okusam. çizim yapmak çok hoşuma gidiyor. ressam olsam aç kalırdım belki ama sevdiğim bi işi yapardım. ya da ne biliyim sanatla filan uğraşsam. bi şekilde elim yatkın aslında hepsine. şu var ki şu ana kadar hep bana sende büyük potansiyel bunu değerlendirmelisin dediler. deli-dahi edasıyla yaklaştılar. ama ben bi türlü kafamdaki bu sorunları geride bırakamıyordum. bıraktım dediğimde bile olmadığını biliyodum ama kendimi kandırmak zorundaydım bazen. hiç ama hiçbişey yapacak hevesim yoktu.
giderek insanlar bunalım biri olarak görmeye başladı. ama ben derdimi bi türlü onlara anlatamıyordum cidden mühendis kafasıyla yetişenlerin çoğu insan ilişkilerinden iyice uzaklaşıyor ve ben bu ortamdan giderek sıkılıyorum. insan hakkında düşünmeyi bırakıyorlar ne biliyim insan davranışları filan. garip bi durum. dedim ya ben böyle olamam kendimi yalnız da hissediyordum burda.
sigara içmek, içmeye gitmek bunlar abartmadıkça güzeldi.. şimdi sevdiğim insanlarla güzel vakit geçirmek için var. dertlenip ağlamak için değil..
şimdi ise okul bittiğinden beri yarış için gidip geliyorum atölyemize. şu yarış için binbir türlü farklı ortama girdim be. farklılık kazandırdı. ama canım istemiyor bazen bilmiyorum.
oky ile tatile gittiğimizde tüm bunları geride bırakmayı istiyorum. bunalımlı olmanın tadı da artık bir yere kadardı. ama ne olacak ki mesela yeni biriyle tanıştığımda elbette bu satırları görecek ve beni anlayamayacak belki. ama anlarsa zaten birlikte olmak için ideal insan değil midir.
bu kadar üzülmeyi abarttığımı biliyorum tek suçlu da ben değilim ilişkide ama farklıydı herşey işte. neyse bunları anlattıktan sonra pişman olur muyum bilmiyorum. şu an bile zor yazıyorum. yazmasam mı diye de düşünüyorum.
dışarıdan nasıl göründüğümü görmek isterim hep bunları içten yazdığımı bil istiyorum. ama nasıl desem bunu bile gösterirken saçmaladığımı biliyorum..
sonbahar olsa keşke. berelerimizi giysek, atkılarımızı taksak, her sonbahar olduğu gibi aşık olsak.. yağmur yağsa bi de keşke. ama bundan önce yaz var hala. geçen her anın tadını çıkarmak gerek.
bilmiyorum istediğim herşeyi saçma salak da olsa söyledim sanırım. uzun zamandır söylemek istiyordum. bunları defalarca söyledim beni dinleyen ve bunları anlayan arkadaşlarıma. hepsine teşekkür ediyorum. ama bi türlü düzeltemediğim için de özür diliyorum.
şimdi kazanılacak bir yarış, gidilip görülecek onlarca yer, düzeltilecek bir yaşam var. hepsi için bir yerden başlamak gerek. ve başlangıcın da öncesi anlatmak gerekliydi..
canım benim, biricik deloy loycum.
hiçbirşey için geç değil biliyorsun.
yanındayız ulan :) toparlancak bir hayat varsa toparlarız beraberce. derli toplu, güzel ve de eğlenceli bir hayat inşa ederiz.
iyi ki bilog buluşması yapmışız :)
böyle her şeyi anlatınca bence sen zaten toparlamışsın her şeyi:) ve bundan sonra da hayatına giren kişi bu yazdıklarını okursa eğer seni gayet iyi anlayacaktır. tatilinin tadını çıkart, döndüğün zaman her şey farklı olacak. göreceksin bak:)
eraycim.. canım benim.. artık bu yazilarla geçmişi geçmişte bırakip önüne bakmani diliyorum hayatım
sen mutlu hem de çok çok çokk mutlu olacaksin bi izin versen kendine :D
baş baş yavrum :)
Eroy ,
toparlanmissin zaten yoksa yaziya dokemezdin icindekileri, ne guzel ay :D simdi yaicaksin kalkicaksin ve hersey daha daha guzel olacak..
en buyuk iyiligi de kotulugu de kisinin kendisi yapar.. ah ama o saplantilar yok mu?
salla eroy ..
Kazanilacak bir yaris mi var ? hadi bakalim :D kismet.. ya sizinki max kac yapiyor ya da kaldirabildiniz mi ? merak ettim.. :D Hidra'ya bol selam ..
Kuzucum ya..
Bazen ilk adım yazmaktır. Kendine onlarca kez içinden söylediklerini cesaret edip itiraf etmek ve artık çözüm bulmaya açık olmak gibi.
İyi ki tanışmışız bizler. Düzelicez, bunalıma hayır bile diyeceğiz. Ben biliyorum.
Güzel kardeşim ne doluymuşsun yahu.Bu duygularını blogunda değil EX arkadaşının karşısında söyle.Tamam anladık çok seviyordun,ayrıldın.Ama bu işi bu kadar uzatmanın anlamı ne?Çok acı çektim diyorsun,unutucam diyorsun.Ama aynı tas aynı jakuzi.Bırak artık bu tripleri.Önüne bak artık arkana değil.Bu kadar seni seven arkadaşın aman Eroy canım Eroy diye sana destek oluyor.Öncelikle bunun kıymetini bil.Sen sevmeyi bilmiyorsun arkadaş.Sevdiğini zannediyorsun.Ne olmuş yani ayrılmışsan.Yani bir daha kimseyi sevemeyeceksin öyle mi?Pöh!Bir de bitmiş bir ilişkiyi böylesine geniş bir alana taşıman bence çok yanlış.Hele ki bu kadar duygusal inceliklere girerek.Hangi kız veya erkek eski sevgilisinin hakkında aylarca yazı yazmasını kabul edebilir.Bu sözüm herkese.
"Karamba Karambita"nın yazdığı her kelimeye aynen katılıyorum :)
hepinize teşekkür ederim. yazmayanlarında biliyorum ki artık bu kısır döngüden sıkıldıkları için uzak durmak istediklerini biliyorum ;)
zaten başından beri doğru olmayan birşeyler yaptığımı biliyorum. neyse geride kaldı bi yazı da..
Böyle bir durumda en tehlikeli durumun bir başkasıyla birlikte olmak olduğunu unutma !
Eray Bey !
o kadar memnunum ki sizi tanıdığıma yani hani bunu yazarak anlatamam kolay kolay sarılmak etmek lazım,
senin de belki bizle bu dönemde tanışmanda bir hayır vardır, her işte bir hayır vardır diye düşünmeyince zaten insan kafasını sakatlamaya çok meyilli oluyor,
senle daha tanışmadığımız dönemden yazdığım bir yazının linkini vermek istedim, vaktin olur da okursan belki şaşırırsın,
insan zamanla değişiyor, düzeliyor, başka bir şeylere yöneliyor, devam etmek gerektiğini fark ediyor, daha iyisine denk geliyor ne bileyim işte.
insan unutabildiği sürece mükemmel bir varlık bence, kendini tamir etmenin aklına mukayyet olmanın yoludur unutmak, unutmam desen de zamanla yalancı çıkıyorsun zaten,
her neyse beyim, ben seni çok sevdim vallahi, Allah sana her şeyin en iyisini nasip etsin !
http://emirbey.blogspot.com/2006/08/prenses-e-dair.html
Gerçekten çok güzel ve içten anlatmışsın. Ben de aynı dönemlerde, benzerlerini yaşadım. Ve hatta sonuçları, vardıkları noktalar çok daha acı verici oldu. Ama geçiyor. Yaralar kapanıyor. Yeri geliyor, yenileri açılıyor. Gidişat böyle. İnşallah, en kısa zamanda toplarsın kendini.
>umar
hmmm.. sanırım öyle. hem senin hem de onun için başka biri olacak..
>emir bey
yazınızı okudum bi çırpıda. böyle zamanlarda dostlarımızın varlığı çok önemli. ben de sizlerin bu dediklerinize layık olmayı istiyorum.
ama yazdıklarınızı okuyunca sizi daha bi yakın hissettim efendim.
sizlerle tanıştığım için çok çok mutluyum..
>angie
çok teşekkürler.. bu tür zamanları yaşamın bi parçasından çok bütünü olarak görmeye başladım o yüzden bundan kurtulamıyorum sanırım.
bi saat önce el ele dolaştıgım, iki gün önce ele ele göz göze tatilde oldugum adam bi taksim-beşiktaş yolculugunda, otobüste terketti gitti beni. bir anda oldu. sanırım ilk bir gün aglamadıgım kadar cok agladım, onu istiyorum başkasını istemem, başkasının elini tuttugunu bile hayal edemiyorum öpemem bile diyordum. aynı gece sırf dağıtmak için dışarı çıktım, o kadar dar olmadıgını gördüm hayatın, bir yerlerden süprizler çıkıyordu. sonra elimde olmadan darmadagnık oldum, hissizleştim vurdumduymazlaştım, şu okulun yaz dönemini ders acısından resmen heba ettim, kafamı toparlayamadım, çok içim sıkılınca sadece içtim ve uyudum ve uyanmak istemedim. kızgındım, oysa şimdi hala onu sevdiğimi hissediyorum ama olmayacagını biliyorum. ve mucizelere inanıyorum galiba. hiç olmayacak yerlerden olmayacak insanlar çıkabiliyor. aynen senin bu blog buluşmalarından sosyalleşmenden hayat bulman gibi, dışarı çıktıgımda kendime geliyorum bazen. aglarken telefon geliyor, en ummadıgım kişiler bana yakın davranıyor. bazen sadece ilgi istedigimi, başka hiçbirşeyin aslında önemli omadıgına inanıyorum. özlüyorum ben, sanırım özleyecegim de daha fazla. ama ne kadar hayvani bir içgüdü olsa da kendimi korumaya çalışıyorum şuan, başka şeylere ilgi duyuyorum, birşeylere tutunmaya çalışıyorum. şu çıkacagım tatilde herseyi geride bırakmak istiyorum. tamam gel deyince gitmek istemiyorum, kararlı olmak istiyorum çünkü ben yıprandıgımı ve fazlasıyla üzüldüğümü her dakikamı boşa gecirdiğimi ve kendi hayatıma dair büyük hatalar yaptıgımı biliyorum. çok hata yaptıgımı bildiğim gibi. ve malesef herseyden önce kendimi korumam gerektiğine inanıyorum. kendimi korumak istedikçe karşımdakini suçluyorum, bana haksızlık yaptıgını saygısız davrandıgını düşünüyorum sıkışınca.
sen bu kadar içten anlatmışsın ki, ben de anlatmak-paylaşmak istedim. umarım hiç anlamadan bir yerden başlamış oldugunu görürsün bir gün. yaşadıkça derimiz nasırlaşacak daha az acı duymaya başlayacagız sanırım; o yüzden böyle şeyleri yaşamak gerekli belki de. o en sancılı iişkisinin en kötü ilişkisinin bile kendisine bir şey öğrettiğini söylemişti ben çok gülmüştüm; öyleymiş galiba. bazen en dibe inmek de gerekli tekrar üste çıkabilmek için. ama dikkat etmek gerek, insa dipte kalmaya da çok kolay alışabiliyor.