merhaba sevgili Live 4 it!' i merak ve ilgiyle ya da ne biliyim başka herhangi duygularla takip eden okurlarım :) geçen hafta olduğu gibi bu hafta da queen' den devam edelim ve ANOK kupası şampiyonluğumuzu klasikleşen bir şarkı ile kutlayalım istedim. herkese iyi bir hafta diliyorum. bu haftanın sonunda cuma gecesi oky ile ege-akdeniz turnesine çıkıyoruz. o yüzden haftanın klibi ve yazılarım her seferinde olduğu gibi sarkabilir ama döndüğümüzde çok daha farklı olarak Live 4 it! blog yaşamına devam edecek.
Pazartesi, Temmuz 30, 2007
Kategoriler: Haftanın Klibi.
Yazan Çizen:
eroy
ve yarış bitti. 1. lik kupamız ve madalyam, hidromobil tarihinin en ilginç ekibinde yer almanın ve en sansasyonel yarış macerasını yaşamış olmanın mutluluğu, günde sadece 3 saat uyuyabilmenin yorgunluğu, bir sürü anı, 1 haftayı 3 ay gibi yaşamış olmanın verdiği zaman sarhoşluğu ve sonunda kendini bulabilmiş olmanın verdiği rahatlık ile eve içim rahat döndüm. biraz önce arabamızı perpa' daki atölyemize bıraktık kapılarımızı kilitledik. çıkmadan önce son bir kez bakıp 2 yıl öncesi ve 2 yıl sonrasında nerede olduğumuzu düşündüm. hidra ekibi 15 günlük bir tatile çıkıyor. ve döndüğümüzde bu kez sadece türkiye' de değil dünyada adımızı duyurmak için yola çıkıyoruz. yeni ismimiz, yeni arabamız ve yenilenen hidra ile daha büyük zaferler için yola çıkıcaz. yarış heyecanını yaşadık. ve 2 kez dibe vurup sonrasında tekrar ayağa kalkabildik. bu bir başarı hikayesiydi. evet kesinlikle öyleydi. ama sonu çok daha güzel olmalıydı belki de. ama bu 2. si için çok daha farklı bir başlangıç olacak. son zamanlarımı ne kadar boş geçirdiğimi son bir haftayı 24 saat yaşayarak gördüm. ve şimdi çok daha farklı bir blog çok daha farklı bir ben.. biraz uyku sonrasında tekrar görüşürüz ;)
Pazartesi, Temmuz 30, 2007
Kategoriler: Yazan Çizen:
eroy
haftanın klibinden herkese merhaba.. bu haftanın klibi yarışmaların, futbol ve basketbol maçlarının vazgeçilmez maç öncesi şarkısı 5ive ft. queen - we will rock you. orjinali cümle alemin bildiği üzere queen' in olan şarkının bu versiyonu daha çok hoşuma gitti. bi de britney' li beyonce' lu ve hani bugün eroy aileni evini barkını herşeyi bırak gel kaçalım senle dese yarım milisaniye düşünmeden evet diyeceğim pink' li versiyonu var ki o reklama kaçabileceğinden veya benim bundan herhangi bi pay almam söz konusu olmayacağından ya da ne biliyim kıskançlığımdan siz onları görmeyin diye veyahut eksik kalsın canım bu da zaten neyimiz tam ki felsefesini kabulümüzün birkaçıncı yılı olmasından ve nedense cocacola' yı pepsi' ye tercih etmemden mi olsa gerek ya da bilmiyorum ya bikaç tane sebep sundum işte birini veya birkaçını seçin. ben seçenekleri sundum. sizin seçeneklerinize de her zaman açığım ;) şarkının diğer klibiburada. hani reklam kokan versiyonunu da söyledim o kadar madem şimdi ayıp olmasın o da nerdeydi?.. hmm bakayımm.. hah o da şurada. neyse yarış için gidiyoruz bugün aha da we will rock you!.. :P lan bu kadar şeyin üstüne kazanmadan gelmek çok garip olur :D inşallah bozulmaz bişey yapmaz :) neyse blogger' ların da desteğini, duasını yorumunu arkama alıp giderken hidromobil '07 yi kazanmadan gelmeyin baskısıyla gidiyoruz :) bunu yazarken evden 20 dk. önce çıkmış olmam lazımdı :) bigün perpa' da birini şöyle bağırırken duymuştuk: bir paranoyanın, bir fantezinin, bir rüyanın gerçeğe dönüşmesiydi anlatılanlar: -asansör! asansör!!.. zamanı durdur. zamanı!.. işte asansör teknolojisinde son noktaya gelmişiz biz de haberimiz yok :P herkese iyi bir hafta diliyorum. 29' undaki finale kalırsak ve de yarışı kazanırsak haftaya, haftanın klibinde zafer nidaları içeren bir şarkıda görüşmek üzere.. iyi haftalar.
Pazartesi, Temmuz 23, 2007
Kategoriler: Haftanın Klibi.
Yazan Çizen:
eroy
yihuuu!.. bitti sonundaa oh bee :) yürüttük arabayı. hatta ben sürdüm bile :) nioahahaha... benim gibi birinin bile yakıt hücreli araç kullanması :P seçim vakti gelmiş.. off yaa git şimdi oy ver filan. bi tek oy neyi değiştirir aman yaa zihniyetine bürünmeye meyilliyim :) ama siz bana uymayın gidin oyunuzu verin. nasıl sürdüm bee :)
Pazar, Temmuz 22, 2007
Kategoriler: Yazan Çizen:
eroy
bunu yazarken bitmiş olan aracımıza bakıyorum. bitti sonunda be :) şimdi yarış var. umarım bi sorun çıkmaz diyip hazırlıklarımızı yapalım. zaten şans hazırlıklı olanın yanındadır. şimdi taaa geçen cumartesiye gidelim. biz o zaman buluşmuştuk :) herkes postlarını yazdı yorumlar birbirini kovaladı bu arada ben sabahladım atölyede eve gidemedim filan. ohoo başlarım artık arabasına ben zaten blogger olucam büyüyünce diyip çıkasım geldi ;P ya bi beş dakika müsade vermiyolar iki kafamı dinliyim. tamam bak bu son yarım post :) şimdilik tabii :P aşağıdaki video hidra için hazırladığım ilk trailer :) amatörce olduğunu biliyorum ama sizlerin de desteğini bekliyorum :P ankara' daki bloggerları dayanışma için çağrıyorum :) blogger buluşmasında lap top' un pilinin azizliğine uğramıştı izleyememiştik :) iyi seyirler ;)
Cumartesi, Temmuz 21, 2007
Kategoriler: Yazan Çizen:
eroy
daha düzenli biri olsaydım şu yazıyı yazmıyor olurdum elbet. ama içimden geldiği halde ya dur sonra aklı selim bi haldeyken yazayım diyorum. buluşma postu yazamadım zaten. kimseye yorumum yok doğru dürüst. lan ne biçim blogger' sın hadi ordan.. diye evden atılmış kedi misali olucam. ama şimdi evden çıkmak zorunda olmasam uykusuz geçen bi gecenin.. çıkmamız gerekmiş! dönünce devam edicemm. valla isteyerek olmuyor. iyi günler herkese..
Cuma, Temmuz 20, 2007
Kategoriler: Yazan Çizen:
eroy
duş alıp bu şarkıyı açana kadar yorgunluğum bu kadar yoğun olduğunun farkında değildim. ama soğuk duş, üstüne sıcak kahve ve bazen ekranı kaplayan ama loş ışıkta görüntüsü inanılmaz hoşuma giden duman.. ve bu şarkıyı açtım. dinlenmek buydu işte. bigün mutlaka gramofon alıcam bir sürü de plak. çünkü arada çızırdayan sesine bayılıyorum plakların. hele iğnesi plağa değdiğinde çıkan o ilk ses.. 2. dünya savaşı yıllarındaymış gibi hissettim bi an pipo ve şömine de istiyorum şu an. ve bi de sağ bileğimdeki şu ağrı da artık geçsin yazarken çok zorlanıyorum. tüm gün zımpara yaptık arabaya. yetiştirmek için hergün sabahtan geceye çalışıyoruz. geçen gece beşiktaştan aşağı doğru yürürken saat 4' tü. bana sanki 11 miş gibi geliyordu halbuki. yok ben kesin gramofon alıcam.. bu haftanın klibi edith piaf - la vie en rose. melankoli içinde boğulan şarkıların yerine bunu istedim dinlenmek için. dinlemeye doyamıyorum gerçekten. umarım siz de beğenirsiniz. herkese iyi bir hafta diliyorum.
Pazartesi, Temmuz 16, 2007
Kategoriler: Haftanın Klibi.
Yazan Çizen:
eroy
en son hatırladığım salonun ortasında yattığımdı. sonra film bitmiş, tekrar başlamış. uyandığımda devam ediyordu. sonra hiçbişey yapamadan tekrar uyudum güneş doğarken uyanmıştım tekrar. film tekrar bitip başlamıştı. elim kumandaya gitti. yerde yatmıyodum ve telefonun meşgule verilen sesini duyamayacak kadar uzaktım. zaten son sesin üzerinde kaç saat geçmişti. yerdeyken sırtı acıyor insanın. ama telefon sesi her türlü acıdan daha fazlaydı. kendi etrafımda iki kez dönüp yatağa uzandığımda sırtımın acısı geçmişti ve zaten giderek kapanan bilincim hiç birşeyi düşünmeme izin vermiyordu evet artık bilinçaltındaydı ipler. ve o da hiç de iyi davranmıyordu üstüne. laptopun pili bitene kadar beethoven çalmış uyandığımda neden açılmadığını anlayamamıştım. ne zaman açmıştım ki.. neyse uyandığımda en azından uykumu almıştım ve gün yeni başlıyordu. kahvaltımı ice tea ile yapıp yola çıktığımda beşiktaşta kalmayı özlediğimi farkettim neden bilmiyorum. ama sanki sırtıma dokunup da merhaba diyeceksin sandım bi an. ama sadece bi an. kitap almalıydım iyi hissedecektim o zaman..
Cumartesi, Temmuz 14, 2007
Kategoriler: Yazan Çizen:
eroy
bu haftanın klibi nev - benmişim. hah tam da benmişim dediğim bir şarkı oldu. zaten insanın kendi kendine verebileceği zararı herkes birleşse yine de veremez. kişiselleşmenin giderek tavan yaptığı bir zamanda yaşıyoruz zaten. tatlı geldi şarkı. böyle herşeyi itiraf etmek gibi. bir önceki yazıyla tam da birbirine uydu sanırım. herkese iyi bir hafta diliyorum. haftaya görüşmek üzere..
Pazartesi, Temmuz 09, 2007
Kategoriler: Haftanın Klibi.
Yazan Çizen:
eroy
olay aslında seçille başlamıştı. nasıl desem çok değiştirdi beni. bu kadar derin hissedebileceğimi gösterdi herşeyi. geçen yaz onun etkisinde geçmişti. bir türlü beraber olamıyorduk. o zaman olma şansımız olmuştu ama her zaman olduğu gibi hep bişeyler engelledi. garip bi durumdu bizimkisi. neyse geride kalmıştı herşey geçen yılın güz yarıyılı başında. yeni bir başlangıç yapmam gerekiyodu çünkü seçil olayı beni çok sarsmıştı. okul başladığında biraz sosyal faaliyetlere katılırsam en azından sevdiğim bişeyleri yaparsam kafam dağılır mutlu olurum diye düşünüyodum. fotoğraf kulübü bunun için en ideal ortamdı. çünkü ben fotoğraf çekmeye bayılırım. sabah akşam elimde bi makine dolaşmak benim için büyük bi zevk aslında. fotoğraf kulübünün ilk gezisi büyükada' daydı. blogu açtığımdan beri gitmemiştim. iyi olurdu gezmek. o gün vapurda görmüştüm seni demiştin. fikriye.. güzel biriydi. kızıl saçlı ve yeşil gözlü. fotoğraf çekmekten de hoşlanıyor. hem de fizik ve kimya müh. ile çap yapıyordu. zevklerimiz de uyuşuyordu. ne diyim tam da karşılaşmam gereken insandı. ilk görüşte etkilenilcek biri değilim ben ya. hiç de olacağımı sanmıyorum. herşey orada başladı. senle konuşmanın bir fırsatını aradım diyodun. aramıza giren bir kediydi iskelede otururken konuşmamızı engelleyen. sen korkarsın di mi kediden.. tüm gün uzaktık. ilk konuşmamız günün sonunda iskelede olmuştu eve dönerken. sen hazırlık mısın demişti.. ahaha ne garip başlamıştı herşey. vapurla beraber dönmek güzeldi. herşeyi başlatan adadan uzaklaşırken birbirimize daha da yakınlaşıyorduk. ama şu vardı ilk adımı atamamak gibi bi sorunum vardı. bu yüzden beklemek çok saçmaydı biliyorum ama öyleydi işte.. güz yarıyılının ilk ayları benim bu platonik havamdan kurtulup da kendimi bulmaya çalışma zamanlarımdı. geceleri koşup birşeylerin düzelmesini beklemek, sadece yazmak ve hayal kurmaktı. yaptıklarım. ben senin bu kadar sevdiğini biliyodum ama ne biliyim fazlaca materyalist davranırım ben önüme koymadıkça kolay kolay inanamam. evet aslında büyük etkisi vardı benim bu herşeyi apaçık görmek veya söylemek alışkanlığımın inanmam için söylemem gerekiyordu ya da görmem. ilişkide yormak kavramını ilk kez yaşıyordum.. sen herşeyi biliyordun. zaten blog buradaydı. saklayacak hiçbirşeyim yoktu. sen zaten herşeyi biliyordun ve benim bir sonraki adımı nasıl atacağımı bilmen bu bunalım havamdan kurtulmaya çalışmam ve arada benim neden böyle yazdığımı anlayamaman, benimse bir türlü senin sert sınırlarını geçememem hep bir sorundu. aslında geriye baktığımda şunu gördüm sen benim için asla yapmam dediğin herşeyi çiğnemiştin. bir erkek karşısındaki kadını etkilemesi gerekliydi. biraz hayranlık uyandırmalıydı ki kadın kendini güvende hissetsin. başta herşey böyleydi işte. ben küçük süprizler yaparak mutluluğu sürekli kılabileceğimi sanmıştım. herşeyi yaparken belli bi tema seçip sana bunu anlatırdım ki hiç bi detayı kaçırma. ne kadar derin düşündüğümü gör istedim. ama ben genelde elime yüzüme bulaştırırım. kimsenin aklına gelmez ama benim geliyo da sanki bişeyleri mi değiştiriyor.. ama mor ve kuğuydu hayat bir süre. benim atlattık diye baktığım şeyler aslında sadece benim öyle kabul etmek istediklerimmiş. kesinlikle kabul ediyorum ki ilişkide çocukça davrandım. yani nasıl diyim heyecanla yaptım ama elime yüzüme çok bulaştırdım. ama şu vardı. hep bi eşik noktasına gelirdik onu geçince herşey artık rayına oturacak ve bu yorgunluğa değecekti. ama her seferinde birşeyler oldu ve ordan uzaklaştık. ya cidden bi kötü şans mı diyim kader mi diyim aptallık mı yoksa. bi türlü o noktayı geçemedik. sonunda düzeldi dedik herşey ama hiç olmadığı kadar iyiydi. ve tam da tepe noktasındayken bitti. bir anda. bir saat önce öpüştüğün insanın 1 saat sonra senden nefret etmesi ve otobüsten inerken arkana bakmamak ve bunun senin onu son görüşün olduğunu bilmemek. hayatın nasıl da biranda değişebileceğini gösteriyordu. ve hayatımın en kötü böyle başlıyordu. otobüsten inerken etraf karanlıktı ve uzun bir süre öyle kalacaktı. niye telefonu açtım ki. niye öyle dedim ki. sen bunu nasıl bu kadar kolay bitirdin. ben o gün niye uyandım.. hepsi ama hepsi bir hataydı. o gün başlı başına hiç yaşanmamalıydı. kocaman bir bahar dönemini yeniden başlamaya çalışarak geçirdim. hep bi istek vardı. ama ilk harekete geçtiğim her seferde birşeyler aksi gidiyordu. sen yoktun. başkaları vardı. birileri hep vardı. ama olmadı. başkasıyla beraberken bir başkasını düşünmek değildi ama. sadece olmuyordu. ben de istiyordum tekrar başlamayı o yüzden elimden geldiğince geride bırakarak başlıyordum ama bitince yine en çok sen kalıyordun. ve ben sadece tekrar tekrar aynı şeyleri yazıyordum. ayrılmadan önce tam da sömestrda neler yapabileceğimizi düşünüyordum benim için çok önemliydi. hem ikimiz hem de hayat açısından önemli bi zamandı. ama ben o zamanı senden ayrıldığım için paramparça geçirdim. bahar yarıyılı kötüydü. geçirdiğim en kötü dönemdi. hiçbirşeyi yapmak istemiyodum. elim gitmiyodu. ki hala hevesimin geldiğini söyleyemem. birden herşeyden soğumuştum. benimkisi birden gelen bi tokat karşısında yere düşmekti ve öyle sert ve zamansız gelmişti ki ve öyle ters düşmüştüm ki kalkamıyordum. sonra arkadaşlarım oldu.. blog buluşması çok önemli bi değişiklik olmuştu benim. eysean, emir bey, güs hanım,.. sonrasında da tanıştığım tüm bloggerlar güzel birgündü. bundan önceki blog buluşmasında sevgilimden ayrılmıştım. bi sonrakinde ise yeni arkadaşlar edinmiştim. hem de çok güzel arkadaşlar. ki blogun hayatımdaki yerini biraz daha değiştirdi. bu dönem berbat bitti. düşüşüm sürüyor. bi kendimi toplayamadım. hidromobil 07 yarışına katılan bi takımdayım. bu benim hayatımı değiştiren bi yarış olacak. çünkü bundan sonra okulun ve kariyerin yönünü belirledi. çift lisans yapıyorum ben makine müh. ve elektrik müh. okuyorum ama öyle sabah akşam çalışan gözlüklü mühendis olamam. içimde o şekilde çalışma dürtüsü yok. nasıl diyim daha yaratıcı daha çok spontane okuyorum. fikir üretmeyi uygulamaktan daha çok seviyorum. ama onu boşver de keşke mimarlık filan okusam. çizim yapmak çok hoşuma gidiyor. ressam olsam aç kalırdım belki ama sevdiğim bi işi yapardım. ya da ne biliyim sanatla filan uğraşsam. bi şekilde elim yatkın aslında hepsine. şu var ki şu ana kadar hep bana sende büyük potansiyel bunu değerlendirmelisin dediler. deli-dahi edasıyla yaklaştılar. ama ben bi türlü kafamdaki bu sorunları geride bırakamıyordum. bıraktım dediğimde bile olmadığını biliyodum ama kendimi kandırmak zorundaydım bazen. hiç ama hiçbişey yapacak hevesim yoktu. giderek insanlar bunalım biri olarak görmeye başladı. ama ben derdimi bi türlü onlara anlatamıyordum cidden mühendis kafasıyla yetişenlerin çoğu insan ilişkilerinden iyice uzaklaşıyor ve ben bu ortamdan giderek sıkılıyorum. insan hakkında düşünmeyi bırakıyorlar ne biliyim insan davranışları filan. garip bi durum. dedim ya ben böyle olamam kendimi yalnız da hissediyordum burda. sigara içmek, içmeye gitmek bunlar abartmadıkça güzeldi.. şimdi sevdiğim insanlarla güzel vakit geçirmek için var. dertlenip ağlamak için değil.. şimdi ise okul bittiğinden beri yarış için gidip geliyorum atölyemize. şu yarış için binbir türlü farklı ortama girdim be. farklılık kazandırdı. ama canım istemiyor bazen bilmiyorum. oky ile tatile gittiğimizde tüm bunları geride bırakmayı istiyorum. bunalımlı olmanın tadı da artık bir yere kadardı. ama ne olacak ki mesela yeni biriyle tanıştığımda elbette bu satırları görecek ve beni anlayamayacak belki. ama anlarsa zaten birlikte olmak için ideal insan değil midir. bu kadar üzülmeyi abarttığımı biliyorum tek suçlu da ben değilim ilişkide ama farklıydı herşey işte. neyse bunları anlattıktan sonra pişman olur muyum bilmiyorum. şu an bile zor yazıyorum. yazmasam mı diye de düşünüyorum. dışarıdan nasıl göründüğümü görmek isterim hep bunları içten yazdığımı bil istiyorum. ama nasıl desem bunu bile gösterirken saçmaladığımı biliyorum.. sonbahar olsa keşke. berelerimizi giysek, atkılarımızı taksak, her sonbahar olduğu gibi aşık olsak.. yağmur yağsa bi de keşke. ama bundan önce yaz var hala. geçen her anın tadını çıkarmak gerek. bilmiyorum istediğim herşeyi saçma salak da olsa söyledim sanırım. uzun zamandır söylemek istiyordum. bunları defalarca söyledim beni dinleyen ve bunları anlayan arkadaşlarıma. hepsine teşekkür ediyorum. ama bi türlü düzeltemediğim için de özür diliyorum. şimdi kazanılacak bir yarış, gidilip görülecek onlarca yer, düzeltilecek bir yaşam var. hepsi için bir yerden başlamak gerek. ve başlangıcın da öncesi anlatmak gerekliydi..
Cumartesi, Temmuz 07, 2007
Kategoriler: Yazan Çizen:
eroy
peki.. uzun zamandır bunu yapmak istiyordum. doğru veya yanlış önemli değil. herşeyi baştan sona anlatmak.. oturun ve dinleyin. ben de yazayım bu arada.
Cuma, Temmuz 06, 2007
Kategoriler: Yazan Çizen:
eroy
oky kızma be abi valla özenle çektim hayko fotonu ama yerimizi kaptırmamak için biraz geriden çektim kabul ediyorum :) my japanese is better olayına girmeyelim ama benimki daha bi hoş olmuş sanki ;P şimdii hemen geliyorum dedim de ancak yazıyorum.. bekar hayatı yaşıyorum ya evde böyle zor tabi :P sonra konser bitti ve biz geceyi yine dışarda puflarda yatarak geçirmeyi planlarken birçok yerde standları toplama çalışması olduğundan çadırın yolunu tuttuk. sanırım o gece festival alanında prison break izleyerek uyuyan bi tek ben vardım :) laptop 4 gün çadırda kaldı hiç bişey olmadı. ve ben bu organizasyonun ne kadar disiplinli ve sağlam olduğunu görünce 5 yıldız verdim kendilerine :) tabii bu gelen insanlara da bağlıydı biraz da. çok güzeldi herşey çok hem de :) oky ile şehre döndüğümüzde sarıyer' de oturduk. festivali değerlendirdik gelecek planlarımızı yaptık. hayat uzun zamandır bu kadar güzel değildi. ve martılar balıkları nasıl da canlı canlı löp diye yutuyodu ona şaşmamak elde değil ki. mor ve ötesi konseri kısmından oky bahsetmiş tekrar yazmadım ben de buradan okuyabilirsin oky' nin ağzından radar live' i. ve buluşmamız ile ilgili fotolar da koymuş cumartesi günkü. o da ne güzel bigündü. çok seviyorum ben gelen herkesi. ne güzeldi radar live iyi ki gitmişiz.. saol oky ;) ve tüm bunlardan sonra. rüyalar da bi garip.. neyse boşver şimdi.
Perşembe, Temmuz 05, 2007
Kategoriler: Yazan Çizen:
eroy
merhabalar sonunda döndük ve hayat kaldığı yerden devam ediyor. bir rüya da bitti be.. dün sabah erkenden kalktık ve çadırın içindeki karmaşayı nasıl sıkıla sıkıla topladığımızı anlatamam. bi de çadırı toplayalım yoksa aman ya kalsın burda hiç taşıyamayacağız düşünceleri arasında sürüncemede kaldık. alalım hadi onu da yanımıza yazıktır dedik :P oky ile yaklaşık 8 kişilik çantalarımız vardı heryerimiz dolu nasıl bir eziyet halinde ilerledik anlatamam. büyük çileydi ama son iki gündü neşe patlamamız bizi çok pozitif insanlara çevirdi birden :) şimdi marilyn manson konserinden bahsedelim biraz da. saat 10:30 daki konserin mahşeri bir kalabalıkta olacağını biliyoduk ve saat 5 gibi yer tutmazsak önden görmek gibi bi şansımızın olmaması da kötüydü tabii. o kadar saat nasıl beklerdik. tamam manson' ı seviyoruz ama fiziksel dayanıklılığı da zorluyordu beklemek. sonra bi an gaz olduk lan hadi en önden bilet alalım dedik. yani marilyn manson' ı bi daa ön sıradan asla göremezdik. biletlerimiz aldık ve aşığı olduğumuz kocaman yastıklarda heyecanlı bekleyişe başladık. hala inanmıyoduk göreceğimize gerçi :) ne paranoyak insanız biz ya :)içtik ve eğlendik. sonlara doğru alternatif genç olmanın tadını çıkardık ve belki de bu mutluluğumuza tanrı bir süpriz yaptı bize. neyse henüz olmamış şeyler hakkında konuşmak için konuşmamak gerek. ama son gün ayrı bir güzellikte geçiyordu ve manson konseri giderek yaklaşıyordu ve bizim elimizde de en önden bilet vardı. aman allah' ım herşey gerçekti ve hayat güzeldi. en önden yerimizi alana kadar sırada biraz eziyet çektik ama sırada insanlarla çok kaynaştık güzel ortam şu konser sıraları :) herkes bi samimi ve heyecanlıydı. en önde demirlere yaslandığımda ben hala konserin olacağına inanmıyordum ya neyse :) sonra ışıklar söndü ve karşımızda marilyn manson!... vooooouuuuuvvv diye çığlıklarla karşıladık ve tam da karşımıza geldiği anlarda nasıl heyecan yaptık anlatamam :) konser sırasında sahne kenarına gelip çömeldiğinde biri ışık atıyor turuncu ona. işte o benim :)) ahahaha gerçek olup olmadığını anlamak gerekti :D harika bir konserdi. hayatımız boyunca unutamayacağımız anlar yaşadık. yeni albümünden şarkı söylemesi bizim eşlik etmemizi engelledi gerçi ama o şarkıya eşlik etmek çok yoruyordu ve biz bildiğimiz şarkılara eşlik ederken en mutlu anlarımızı yaşıyorduk. (birazdan devam edecek..)
Çarşamba, Temmuz 04, 2007
Kategoriler: Yazan Çizen:
eroy
merhabalar sevgilir Live 4 it! okurları. hala radar live' den bildirmeye devam ediyorum. bu gece marilyn manson konserini beklerken hala acaba gerçekten bu konser olacak mı lan son anda kesin bi aksilik çıkar da ben izleyemem havası hakim gibi :P bu haftanın klibi marilyn manson - this is the new shit. iyi seyirler :)
Pazartesi, Temmuz 02, 2007
Kategoriler: Haftanın Klibi.
Yazan Çizen:
eroy