hergün bugün gibi aslında. ama ben bunu yeni anladım
bugün farkettim bunu. kabataşta tramvaya oturup başımı cama yasladığım ilk anda sanki bir anda belirdi bu düşünce.
ben ne kadar duygusuz olmuşum. bir insana o kadar odaklanmışım ki etrafımdaki diğer tüm insanları unutmuşum. umurumda mıydı ki şimdi etrafımdaki insanlar. hepsi birer ikişer biniyordu ben her zamanki gibi cam kenarına oturup yaslandım cama yerim belli nerdeyse hergün aynı yere oturuyorum orası boşsa. araç giderek kalabalıklaşıyor. yanımdakiler birbirleriyle konuşuyor. ama onların hepsi benim için anlamsız birer nesne etrafımda.
araç da inanılmaz kalabalık oldu arıza yüzünden . etrafımdakilere baktım herşey o kadar sıkıcı geldi ki kendimi berbat hissettim. bir an hiç inmeyeyim durağım gelse de oturayım en azından canımın bu sıkıntısı geçene kadar. duraklarda insanlara bakıyorum ya ne hissettiğimi aslında ben de tam anlamadım sanırım o yüzdendir anlatamıyorum belki de. birçok insanla göz göze geliyorum hiçbirine bakmayı ben istemedim birine bakmamak için başka tarafa döndüğümde bir başkasını bana bakıyor buluyorum. en iyisi sadece camdan dışarı bakmak.
ilerleyin diye tartışanlar var. kadının biri niye ilerlemiyorsunuz diye yüksek sesle bağırıyo diğer başka bir ses de karşılık veriyor filan.. of bi susun ya ölücem sizin sesiniz yüzünden diye dönüp söylemek istedim onlara ama boşver ya ben alışığım bunlara di mi ne kadar kötü hissedersen hisset biraz sessizlik biraz camdan dışarıyı izlemek yolculuk edip mutlaka beni rahatlatır.
nedensiz yere düğümleniyor boğazım ya ne hissediyorum ben şu an? neye hüzünlendim ya da neye kızgınım ki? bilmiyorum.
uzun zamandır bastırdığım duygularım dışarı vuruyor kendini bugün yoldayken.
çevremdeki herkesi kendi hayatımdan soyutlamaya çalışırsam sonu bu olur tabii. kimsenin umursamadığı ya da halini hatrını sormak istemediği unutulmuş eski bir dostum ben artık herkes için.
seni düşünmekten sana ulaşmak için koşmaya kendimi o kadar kaptırmışım ki kendimi nereye gittiğime hiç bakmamışım. şimdi uçsuz bucaksız bomboş bir yerdeyim. nerden gelmiştim buraya ben? peki sen nerdesin? en azından sana ulaşmış olmayı isterdim. onu da başaramadım.
-biri bana yardım edebilir mi? hayatım ne tarafta kaldı?
herşey düzelecek diye bekliyorum ben. bazen o kadar umutla doluyorum ki yeni şeylere başlamak için bıraksalar uçucam belki de sevinçle.
ama sonra anlamsızca boyun eğmek, anlamsızca üzülmek, anlamsızca hayatının anlamlı herşeyini yok etmek.
-lanet olsun! bi dur artık be eroy!
bir tatil istiyorum ben. bir ara verin bana. ama öyle denizli, kumsallı bir yeri hayal etmiyorum. sessiz bir yer olsun kafamı dinleyeyim. ama gerçekten dinleyeyim.
ya da artık kafamın içindekileri dinlemeyeyim. hepsini sil. yeni şeyler ara. olabilir aslında.
ama onu nasıl yapıcam ki?
-bildiğiniz ıssız bir ada var mı?
eve geldim en sonunda. birkaç bisküvi yedim. biraz da süt. hatta nutella sürdüm bir parça ekmeğe. sonra oturup bloguma baktım. tek yorum varmış. yorum olmasına şaşırdım aslında. kim yazmış acaba bu yorumu diye düşündüm. bilgisayarı kapatırken de aklımda kim olduğu vardı. o olamazdı di mi?
-yok değildir o sen biraz uyu dinlen canım.
kimse olmayınca evde hoşuma gitti gündüzleri yalnız yaşamak. kendim kendimle başbaşayım gündüzleri. seviyorum kendimle başbaşa kalmayı demek ki.
şimdi uyandım ama yarına berbat bir sınav beni bekliyor. hiç de çalışmadım. çalışır mıyım bilmiyorum. beni hayatta çalışmaya zorlayan herşeyle aramdaki bağlar zayıfladı galiba. onların ben de bir etkisi yok şu an. babam girmeseydi içeri, bana oğlum meyva yer misin demeseydi ve ben de babamı çok sevdiğimi hatırlamasaydım çalışmazdım ki sınava. ama benim yaptıklarımla gurur duyan bir ailem de var geride. bu yazdıklarımı görseler ne derlerdi acaba?
birşeyler yapmayı deneyeyim o zaman şimdi kalkıp. ufff diye istemeye istemeye de olsa oturayım defterin başına. söz vermeyeyim çalışıcam diye ama deniycem en azından.
-ben çok yorgunum. tatile ihtiyacım var. hem de çook uzun bir tatile. sen de gelir miydin benimle? tamam gelmezsin biliyorum ısrar etmiyorum zaten artık. tartışmaktan yoruldum.
Hayatı çözer gördüm seni.. :) Bildiklerini sana unutturan olayı/insanı hatırında tutarken bir yandan da unuttuklarını hatırlıyorsun. Bildiklerini yeniden öğrenip "Aaa!" diyorsun.. Süper..
Bense dibe iniyorum.. Ama "Yüzeye çıkmak için önce dibe inip sıçramak lazım." derler, yaşamak lazımmış.. Sen sıçramayı yaptın neredeyse yüzeye varacaksın.. Sevindim.. :)
teşekkür ederim dostum ;)
sanırım tek birşeyi istediğim için bırakmak istemiyorum düşünmeyi veya çabalamayı o yüzden de sarılıyorum onu düşünmeye sıkıca. nereye götürüyor bu beni. orası belli değil işte.