Sonbahar da bir garip, yağmur yağıyor filan

Saatin 3-4 gibi olması korkusuyla bir anda yatakta olduğum yerden fırladım. Ayaklarım yere değdiğinde daha bir sakindim, daha sağlıklı düşünüyordum. Gözlerimi ovuştururken tamamen sakinleşmiştim. Yıllar önce kaybettiğim kol saati kullanma alışkanlığımdan sonra imdadıma yetişen cep telefonu olmuştu. Artık o benim hem telefonum hem de saatimdi. Ayrıca fotoğraf makinem ve mp3 çalarım. Tüm kişiselliğimi telefona yüklemişler ve bana sunmuşlar.

Globalleşmek, liberalleşmek böyle birşey işte. Herşey kompakt, herşey kişisel ve mümkün olduğu kadar kimseye ihtiyaç duymaz bir ben... Liberal yani bağımsız. Kimden bağımsız ki? Diğer insanlardan ayrılmış, onlardan bağımsız. Sadece bunu aldığımız yere ihtiyacımız var. Tek bir yere bağlanmaya zorlanıyoruz. Kişiselleşiyoruz ki herkesten uzak, bağımsız olduğu sanmanın kör edici heyecanına kapılalım. O zaman kontrolümüz daha kolay olacak. Bütün bilim kurguların vazgeçilmez öğesi kişisel çipler ise 3 adım uzakta sadece.

Perdeleri açtım sonuna kadar. Perdelerin manzaramı kapatması hoş değil evdeyken. Heryer gri, heryer ıslak, her yer tam da olmasını istediğim gibi. Her sabah uyandığımda ilk işim bilgisayarı açmak oluyor. Bu sabah da değiştirmedim bu alışkanlığımı. Klasik müziğin tadı çok farklı oluyor böyle yağmurlu havalarda. Biraz daha uzanmalıyım, tadını çıkarmalıyım...

Neden bilmiyorum ama bu sabah kahvaltı etmek istiyordum. Aynanın önünden geçerken kendime baktım. Beyaz tişört, bol basketçi şortu ve kolyemle sanki R&B kliplerinden fırlamış gibi gördüm kendimi. Tek eksiğim ya da fazla diyeyim öksürmemdi. Ordakiler hiç öksürmezdi. Evet ben gerçekten bendim ve endişelenecek birşey yoktu. Neyse hadi..

Bakkala ve pastaneye kadar gidip gelmek bana bugünün harika bir gün olduğunu bizzat üstüme düşürdüğü yağmur damlalarıyla fazlasıyla hissettirdi. Camdan içeri damlayan ve yatağı ıslatan yağmur damlalarının da içeri girmesine izin verdim.

Mutlu uyandım bu sabah, garip bir duygu da vardı yanında ne olduğunu bilmediğim. Sonbahar mı geliyordu ne?..

  1. Comment by Adsız on 15:23  

    ben bugün yağmurda ıslandım.acayibime gitmedi de değil hani :)

  2. Comment by Emir Bey on 19:20  

    * ingiltere de yaşayacak adamsın vesselam =)

    * bir de ben güneş açınca daha çok sevindim kızmayınız !

  3. Comment by Tugc on 04:27  

    Sonbahar istiyorum..Bu ruh halimle çok uyumlu olacak çünkü...

  4. Comment by eroy on 13:18  

    >eysean
    gitmiycek gibi değil ki ;) daha da yağsa keşke :)

    >emir bey
    ah sormayın efendim çok istiyorum ingiltere' yi. yağmur, sallanan sandalye, kitap,.. yaşlanasım geldi birden ;P
    yok efendim niye kızayım size ;)

    >tugce
    ben şu an sonbaharın getirdiği ruh hallerinden aşk olanı alayım :) zira tam da istediğim buydu ;)

  5. Comment by enci on 23:53  

    ben de yağmur göreceğim diye sevinip geldim buralara. yağınca içim kararıyor. kendi ülkemde yağsın, en güzeli. yani hepimiz kalalım. naçizane tavsiyem

  6. Comment by deniz on 00:36  

    ben birden baska bi bloga girdim sandım, iyi mi, negzel olmuş burası , değişiklik iyidir değil mi, ben de yapsam, kendime gelirim belki:)

    sonbahar güzel ya, ben de bahar mevimlerini daha çok severim. ne sıcak ne soguk, arada bir mevsim..

  7. Comment by eroy on 10:42  

    >angie
    anlıyorum.. ama gitmek de gerek bazen yani en azından terkettiğin yerin kıymetini anlamış oluyor insan..

    >deniz
    teşekkürler ;) olabilir aslında. değişiklik iyi geliyor. ben yaptım mutluyum :)
    iki bahar da çok güzel ikisi de yağmurlu ne biliyim garip birşey var baharda :) seviyorum..