cleaning out my closet

dün gece odamı topladım ben de. arada herşeyi çöpe atmak yerlerine yenileri almak gerekiyor. ama bazılarını hiç atamıyorsun. ne kadar eski olsa da hatıraları oluyor bazılarının. insan gibi oluyorlar. evet insan gibiler.
dolabı açtığında biri sürü farklı insan. hepsi birbirinden farklı. bazıları güzelce askıya asılmış, ütülenmiş. bazıları ise buruşturulmuş ve bi çekmeceye tıkılmış. bazen biri gelir herşeyi yıkar, ütüler. o zaman düşünürsün ki herşey artık böyle olacak. sevinirsin bu düzene. sonra dolabın kapağı açılır ve biri gelip sırayla giymeye başlar hepsini bazen giymeye bile tenezzül etmeden sadece nasıl bişey olduğuna bakmak için o ütülü temiz halini bozar. sadece tek bir sefer için. sonra da bi çekmeceye öylesine tıkıştırır.
zaman geçtikçe bazıları eskir. eskise bile zamana meydan okur bazıları. modası hiç geçmez.
bazı kıyafetler giderek küçülür. nefes aldıramayacak kadar küçük gelir bize artık. o zaman onları atmak veya bi sandığa kaldırıp ilerde eski günleri anmak için saklamak arasında bi seçim yapmamız gerekir.
bazıları çok çabuk kirlenir ama bazıları da kiri hiç göstermez. bazıları bizi soğuktan yağmurdan korur. ama bazıları da diğer insanları üstümüze çeker. eski olanları atmak daha bi zor mu oluyor bazen? çünkü saçma gibi görünse de hatıraları oluyor bazılarının.
yazlıklar var kışlıklar var. zamana göre değişiyor hepsi. bazen dolabın kapıları kapanıyor yeni birşey istemiyor insan. eski bir kazak giyip bir köşede oturmak istiyor.
süslü veya sade, elle örülmüş ya da son teknolojiyle üretilmiş, bazen hediye gelmiş bize hiç beklemediğimiz bir anda.
sonunda bitirdim toplamayı. hayat ile gardrop arasındaki en büyük benzerlik arada ikisinin de büyük bir temizliğe ihtiyaç duyması.