biz

biz dünya tarihinin en büyük savaşçılarıyız. biz geçmiş nesillerden daha bilgiliyiz, daha yetenekliyiz, gözlerimizin içi hep derin bakar, özü görürüz, beynimiz sürekli problemleri çözmek için hazırdır, bu yüzden eğitim alırız, zeki beyinlerimiz daha da hızlı düşünebilsin, hiç bir problem önümüzde duramasın. kahveyle ve hızlı yemeklerle besleniriz ki daha az uyuyalım yerken daha az vakit geçirelim. küvetlerimiz yoktur bizim. tepemizden dökülen sular heryerimize hızlıca çarpıp sinirlerimizi uyarmalı ve kendimize getirmeli, yatarsak gevşeriz, o yüzden herşeyimizi hızlıca yaparız ve çıkarız. işimizi iyi yaparız. asla hata olmamalı. hürriyetimiz mükemmeliyetimizden geçer ne kadar iyiysek o kadar yükseliriz ve güçleniriz. amacımız yenilmez olmaktır bizim. tanrılara karşı geliriz çünkü biz titanlarız.
biz dünya tarihinin en büyük savaşçılarıyız çünkü bizim savaş alanımız heryerdir. ve biz eskilerin yaptığı gibi savaş meydanlarına toplanmayız, birkaç saat savaşıp sonra dağılmayız. biz her an savaşırız, asla durmayız. uyandığımız andan itibaren zırhımızı ve kılıcımızı alıp savaşa gideriz. ama biz bu savaşta hiç ölmeyiz. lanet olsun ki hiç ölmeyiz. ruhsal bir savaş bir savaş bu! ortaya dökülen kan yok! onun yerine fikirler, hatıralar, kabuslar,... ölmediğimiz için de hergün devam ederiz bu savaşa.
biz o kadar çok acı çekeriz ki bizde başka kimse anlayamaz bizi. herşeyimiz kişiseldir bu yüzden. hepimizin kendi odası vardı önce, sonra kendi televizyonumuz, müziksetimiz, odamızda kendi telefonumuz, walkmanimiz, aileden ayrı kendi fotoğraf makinemiz, telefonlar küçüldü ve artık sevgilimizi yanımızda taşıyabilir olduk artık heryerde seni seviyorum diyebiliyoruz veya senden nefret ediyorum diyebiliyoruz. müziğimizi bile yanımızda taşıyoruz, kendi müziklerimiz var. yolda kimseyle konuşmamak için kendi dünyamızın müziklerini dinliyoruz. sadece kendimizin izin verdiği insanlar olmalı etrafımızda. yeni birinin buraya girebilmesi.. çok mu kolay? çok mu zor? kahretsin en az birşey hakkında kesin bi yargıya varamayacağımı biliyordum daha yazıya başlarken. ama elbette ki çok kolay. ehehe biz çok hızlı yaşıyoruz. gelip geçen insanların yüzlerini bile hatırlayamıyoruz. herşeyimiz kişisel. biz bu dünyada kendi dünyamızı kurabiliyoruz. işte orda tanrı biziz. evet! sonunda tüm gücü elimize geçirebildik. ama bu dünyada kaç kişiye yer var? çağırdığımız herkes bizim cennetimize gelmek isteyecek mi? başkaları için mükemmel dünyalar kurup onu orda bizimle yaşamaya davet ediyoruz. her bir başarısızlıkta yeniden başka biri için yapıyoruz bunu. bazen tüm dünyayı baştan tasarlıyoruz bazen de ufak şeyleri değiştiriyoruz.
biz o kadar güçlüyüz ki en büyük problemleri çözmek çok kolay gelir. maddenin hakim olduğu hiç bir konu çözümsüz kalmaz bizde. ama hepimiz içimizde ağlarız kendi dünyamız da hep gece olur ve biz orda oturup ağlarız, üstümüze hep yağmur yağar. ve bizi hayatta tutan tek şey amaçtır. amacımız yoksa biz varolamayız.
bizim savaşımızda en büyük silahlarımız cep telefonlarımızdır. onun ekranında yaşarız aşkımızı veya onun ekranında kusarız nefretimizi. cephanemiz kontörlerimizdir. telefon çaldığı anda kalbimiz daha da hızlanır bazen arayanın kim olduğu daima önemlidir seviyorsak birini.
bizim aslında ne olduğumuzu biliyoruz biz ama asla vazgeçmiyoruz. neden vazgeçelim ki? sıkı çalışırız, sıkı eğleniriz. biz çok güçlüyüz. gücümüzden neden vazgeçelim? içimizdeki savaştan kime ne?