Live 4 it! Haftanın Klibi


Live 4 it! Haftanın Klibi çok sevdiğim bir insandan gelen çok güzel bir şarkı ile sizlerle birlikte. Hooverphonic - Mad about you. Doğru zaman diye birşey varsa evet tam da böyle birşey olmalı. Her zaman doğru şeyler söyleyen insanlar olur ya gerçekten. Ama işte yolladığı şarkıda dediği gibi biraz aklın yoldan çıkması şeklinde sevmek. Hiç yoluna girmediği bir ben. Beni anladığını biliyorum. Geçmişteki tüm konuşmalarımız için teşekkürler.

Hayatında sevdiğin bir insan için nelerden vazgeçebilirsin? İçindeki o aşk için dışarıda neleri gözden çıkarabilirsin? Arkadaşlar, iş, okul, hatta ailen.. Daha da fazlası, başka bir aşk.. Hiçbirşeyden korkmadan, karşına çıkabilecek herşeyi göze alarak.. Her cümlenin sonunda bitişi gösteren bir nokta yerine belirsizliği ortaya koyan birkaç noktalı kaç tane cümleyi tamamlayabilirsin? Soru işaretlerinin içinde boğulan kaç cümleye "evet!" diyebilirsin? Evet. Seni dinliyorum...

Herşeyden çok sevdiğin insanı bulduğunda kendini kaybetmek nasıl birşey? Kendini kaybetmeden de herşeyinle sevebilir misin? Kendini teslim etmek nasıl birşey başka bir insana? Savaşmıyoruz ki teslim olalım. Sevişmiyoruz ki kendimizi kaybedelim. Ama seni düşünürken herşeyi unutuyorum, mantığımı kaybediyorum, kalbimin her saniye daha da artan atışları beynimin içinde, senin olmadığın düşünce balonlarını patlatıyor. Mantığını tamamen yitiriyorsun ve sonrasında aşk..

Herşeyiyle sana gelmiş birini kaybetmek. Sana gerçek nefretini bile çekinmeden göstermiş birini. Öyle ki, ilk gününden itibaren onu tanıyanların bile bir an için tanıyamaz hale geldikleri. "Mad about you.." evet inanıyorum.

Arkadaşlarına anlatırken onların mantıklı tavsiyelerinin hiçbiri bu yapılanları desteklemeyecektir. Hissettiğin acı, aşk, mutluluk, heyecan, sorumluluk.. hepsini paylaşıyorsun şarkıda yaptığı gibi gözünü karartırsan. Onların hisleri yerine sevdiğin insanın hislerine önem verdiğinde yaşayabileceğin anlar asla bir arkadaşla yaşabileceğin kadar derin olmuyor. Olmuyor çünkü asla bir arkadaş hakkında onun için deliriyorum diyemezsin. Düşündüklerimin doğru olup olmadığını önemsemektense anın değerine baksan. Böylesine bir yoğunluk içinde belki de bir hayal dünyasında yaşıyorsun. Kendini böyle hapsediyorsun ve birgün birileri kapıyı kırıp seni kurtarıyor. Kurtarmak. Kurtulmak isteyen var mı diye sormadan..

Arkadaşlarından vazgeçmek. Onların da önüne koymak sevdiğin insanı. Dışarıdan bakınca ne kadar da mantıksız değil mi? Ama gerçekten buradaki gibi bir evin içindeyken aklınızdan dahi geçmez. O eve girip kapıyı kapatmaktan asla korkmadım ki. İçeriye hiç güneş ışığı bile girmeyen bir yer. Seni korumak için herşeyi göze almış. Sadece ikiniz için bir dünya yaratmış, tanrı rolüne hiç utanmadan bürünerek. Utanmak mı? Korkmak mı? Asla! İçeri girmeye korkmaktan çok, bu evi asla bulamamak daha korkutucu birşey.

Gerçekten seni seven dostların kapının önünde beklerler çıkmanı. Ama bilmiyorum içeride ya kötü haldeyse diye kırıp da girebilir aslında. Gerçekten istersen asla açılamaz o kapı ama gerçek bir dost da ne kapısı olursa olsun kırar. Karmaşık bir durum aslında. Nasıl olacağını hep zaman gösterir.

Sana bu dünyayı kurmuş bir insan için o eve girmek.. Deli olmak lazım aslında. Ama "ben senin için deliriyorum" diyen bir insana o kadar mantıksız gelmiyor.