Live 4 it! Haftanın Klibi



Live 4 it! haftanın klibinden herkese merhaba. Bu haftaki klibimiz biraz eskilerden geliyor. Kenan Doğulu - Aşk oyunu bizimle beraber. Her an bizimle değil mi zaten aşk?

Oky ile tatile çıkacağımız gecenin gündüz saatleriydi. Pendik'te otururken bana "Düşünsene on sene sonraki karın şu an ne yapıyor?" Bu beni benden alan bir cümleydi. Bütün tatil boyunca aklıma takıldı "Şimdi benim karım nerede acaba?". Zira karım olacak birini tanıdığımı sanmıyorum. Bana tahammül edecek bir sevgili bile bulamazken, evlenmek? Neyse zaten hiç insan içine çıkmadığımdan ötürü aşık olabileceğim biriyle karşılaşma ihtimalim yok. Zira karşılaşsam bile iki kelimeyi biraraya getiremeyeceğimi ve o bana bişeyler demedikten sonra benim ona birşeyler diyemeyeceğimi biliyorum. Biliyorsunuz. O da bilecektir zaten.

Üstteki paragraf anafikirden uzaklaştı diye herşeye yeniden başladım burada. Şimdi düşünüyorum da yine onu neredesin acaba diye? Yani şu an deli gibi aşık olduğu sevgilisi onu affetsin diye özür diliyordur. Belki de bir başkasının kalbini öylesine kırıyordur ki onu terkederek. Tıpkı benim kendimi kaptırdığım gibi bir başkasını platonik olarak da seviyor olabilirdi. Sonra vazgeçmiştir benim gibi belki. Ya da sevgilisin kolları arasındadır şu an.. Oyy.. Ben de burada eski sevgilim diye ağlayayım. Gelecekteki için mi ağlasam? Aşk oyunu işte.. İçinde hep ağlamak var. Başlangıç noktasından geçince bir sevgili seçiyoruz sonra oyun bir şekilde bitiyor. O başlangıç noktasından bazen tekrar tekrar geçebiliyoruz onunla. Ama bazen daha 3 adım gitmeden yalnız kalıyoruz. Yeni bir aşk için ne yapmak gerek? Biraz sosyalleş diyorlar.. Ne biliyim. Aşk oyunu oynayalım. Büyük atan başlasın...

Bu oyunu oynamak, bu bir oyun olarak görmek. Bir oyun insanı bu kadar üzebilir mi? Monopoly oynarken 2 el kodeste beklerdik belki ama bu oyunda kalbin yıllarca bir kodese tıkılmış gibi oluyor. Acımasız kuralları olan bir oyun ama o kadar güzel ki kazandığın zaman. Sadece zaman geçirmek için oynayanlar, hayatını bu oyuna adayanlar... Hayatın amacı aşık olmak belki de. Live 4 love!..

Herkese iyi bir hafta diliyorum.

Live 4 it! Haftanın Klibi



Merhaba Live 4 it! okuyan ve artık neredeyse bir avuç kaldığına inandığım sevgili okurlar. Bu haftanın klibi Aslı'dan geliyor "Yardımcı olmuyor" bu haftanın klibi. Tüm kötü biten aşıklara, platonik aşıklara hayatta en güzel şey olan aşktan acı çeken herkese bu şarkı.

Geçen gün benim şu gayri meşru çocuğum yine aradı. "Baba!" diye açtı telefonu "Yavrum ben senin baban değilim." dememden hemen sonra bana "Ne yani ben babamın telefon numarasını bilemeyecek miyim?.." diye çıkıştı. Değilim yavrum değilim ya!.. Te Allahım yaa.. diye kapadım telefonu sonra yine aradı sesimi duyunca kapadı. Ahaha ya yok böyle bir çocuğumun olma ihtimali ama güzel oluyor arada aradıkça beni. Böyle gülmek güzeldi. Sonrası ise..

Sevgilimden ayrıldım.. Bu ona anlattığım son güzel anımdı. Bazen olmuyor. Çok sevmek ilişkiyi sürdürmek için yeterli olmuyor. Bana kattığı herşey için, hissettirdiği tüm güzel şeyler ve güzel hatıralar için ona teşekkür ediyorum.. Hoşçakal sevgilim dedim. Ben sana veda edemem dedi.. Kapatmak acı veriyordu. Ama bitti.

Hayat devam ediyor sevgili okurlar. Ne kadar zor da olsa, ne kadar güzel de olsa, ne kadar sıradan, heyecanlı,.. bir sürü kelime koyabilirsin başına tanımlamak için hayatı ama devam ediyor işte.

Pazar günü ALES vardı birçoğunuzun bildiği üzere. Cumartesi akşamı herkes Norveç - Türkiye maçına kilitlenmişti. Ben o sırada hastanenin acil servisinde bir sedyede yatıyordum gerçi. Migren'im varmış onu öğrendim. Ama bu kendime bakmamazlığım devam ederse, morgun alt katta olduğunu öğrenmiş oldum.

Gözlerimi açtığımda garip bir alet vardı gözümün önünde. Arkasında beyaz bir tavan. Duvar yerine o doktorlarda gördüğümüz paravanlardan vardı. Montumu örtmüşler üstüme. Kimse yoktu yanımda. Doğruldum, gözlerimi ovuşturdum. Artık rahat görebiliyordum. Bu sefer de iyiyim. İlaç verip istirahat için yatırmışlardı beni. Ben herhalde düşündüklerinden önce kalkmış olacağım ki annem babam ve kardeşim yemek yemeye gitmişler. Zaten tüm akşam peşimden koşturmuşlardı. Yemek yesinler biraz dinlensinler istedim. Elinde oyuncak ayısını sürüyerek yürüyen küçük çocuk misali montumu sürüyerek acil servisin koridorlarında yürüdüm. Tek isteğim biraz su içmek. Dışarı çıktım. hava soğuktu ama o serinlik beni okşuyordu, mutlu ediyordu. suyumu aldım geri döndüm ama yerim dolmuştu. Çok yaşlı bir teyze ağırlaşmıştı onu benim yerime yatırdılar oksijene bağladılar. Bakmak istemedim. En sondaki sedyeye oturdum herkesi görebiliyordum. Çok insan vardı ve benim dertlerim orda çok önemsiz göründü bana beni bu hale düşüren herşey aslında o kadar önemsizdi ki ama şimdi ne kadar da zarar vermişti bana. Şimdi daha iyi anlıyordum. İçeri girdiklerinde ailem beni öyle aptal bir gülümsemeyle onları karşıladığımı görünce çok mutlu olmuşlardı. "İyileşince nasıl da gülümsüyorsun sen öyle.." çok mutlu olmuştum bunu duyunca.

Yalnız kalmak istedim. Hiçbirşey yardımcı olmuyordu. Ben de yalnız kalıp çözmek istiyorum bunları. Çok sevdiğim bir arkadaşım vardı. Dün gece tesadüfen karşılaştık. Aynı şeyleri hissediyorduk. Bu şarkıyı ona da hediye ediyorum. Hiçbirşey yardımcı olmuyor ama hayat devam ediyor.

Neyse ki şimdi iyiyim. Ehehe biraz daha büyüdüm o geceden sonra. Belki de birşey yardımcı oldu bana.. Kimbilir..

Herkese iyi bir hafta diliyorum. Sağlığınıza dikkat edin :)

Gökkuşağıydı eski sevgiliden ayıran..

Üşüyorum şu an. Islak saçlarımdan boynuma damlayan su damlaları, gökten bardaktantan boşanırcasına yağan yağmurun tanelerinden daha soğuk geliyor. Kendimi üşümemek için sıkıyorum ama bu daha çok üşümeme sebep oluyor. Bu tıpkı terkeden sevgilinin arkasından ona ulaşamaya çalıştıkça bu çabanın onun senden daha da uzaklaştırması gibi. Kendimi salıveriyorum yağmura daha da ıslanıyorum ama o zaman da bu rahatlık o üşümenin verdiği rahatsızlık kadar tatmin etmiyor.

Sigaram giderek daha çok ıslanıyor. Tüm vücudumda ısınan tek yer avucumun içi. Sigaranın dumanı avucumu bir parça ısıtıyor. Her yer soğukken oradaki bir parça ısınma diğer tüm vucüt için bir umut gibi. Ama o umudun boşuna olduğunu biliyosun tıpkı onun bir daha asla dönmeyeceği gibi.

Ne kadar kalın ne kadar iyi olursa olsun bir şekilde artık içine işliyor yağmur. İçeri girmesine izin verdiğin yağmur damlalarından dolayı irkiliyorum. Titreyen bir ses ve ardı ardına gelen kısa nefes alışverişleri. Sigara dumanıyla ağzından her şartta çıkan su buharı artık birbirine karışıyor.

Ne kadar bakarsan bak etrafta onu göremiyorsun. Ne kadar çabalarsan çabala ona ulaşamıyorsun. Yağmurun altında durduğun sürece ıslanıyorsun. Sonra bir an geldi ve bıraktım... Artık kendimi zorlamadım. Islandım. Sanki göğe yükselip de bulutlara ermek gibi. Onsuz bir hayatın da tıpkı ıslanmanın verdiği bu tat gibi güzel olabileceğini gördüm. Güle güle dedim. O bunları duyamayacak kadar uzakta aynı şehirde aynı göğe bakıyor olsa da. Artık asla ama asla bu aşılmaz duvarı yumruklamamaya karar verdim. Sen gitmiştin artık. Sonra gökkuşağına baktım Tüm bu kasvetin içinde o kadar güzeldi ki. Ulaşılmaz bir güzellik. Kendine hayran bırakıyor kendisini görmek isteyenleri bu zorluğu çekmek zorunda olduklarını söylüyor.

Islandım. Çok hem de. Ama şimdi aklımda sen yoksun. Güle güle dedim. Aslında ilişkimiz şimdi bitmişti. Ben de bıraktım sen bıraktıktan aylar sonra oldu ama evet bıraktım. Artık yabancıyız. Geçmişte karşılaşmış. İki yabancı. Yağmurdan sonra ne yapacağımı düşündüm. Nikotinin acı kahvemsi tadını içinde barındıran derin bir nefes aldım. Theoden'in şiiri aklımdaydı hep bana umutsuzluk aşılayan..

Where is the horse and the rider?
Where is the horn that was blowing?
They have passed like rain on the mountains.
Like wind in the meadow
The days have gone down in the west
Behind the hills. Into shadows.
How did it come to this?

Ben bunu ilk söylediğimde hissettiklerimizle şu ana bakınca evet. Nasıl bu hale geldik? diyordum. Ama evet günler batıda batmıştı. Ama ertesi günün şafağında güneş yine onun doğuşunu bekleyenler için doğacaktı. Şimdi sana veda ediyordum. Güle güle..

Sonra eve geldim. Başka bir kararım vardı. Bundan emin olmak istiyordum. Evet emindim.

Live 4 it! Haftanın Klibi



Live 4 it! Haftanın Klibi'nden herkese merhaba!.. Öğrenciler olarak sınav haftalarını yaşıyoruz. Hepimize kolay gelsin, sınavlarımız iyi geçsin, yüksek yüksek notlar alalım inşallah dileklerimi dileyerek haftaya başlamak isitiyorum.

İşte sonunda yağmur, fırtına, gri bulutlar geldi. Oley!.. demek kalıyor sadece geriye ve bunun tadını çıkarmak.. Bu haftanın klibi de bu havalara yakışır bir şarkı olsun. Geri Halliwell - it's raining men Live 4 it! de haftanın klibinde bizimle birlikte..

Herkese iyi ve yüksek notlu, sınavların güzel geçtiği bir hafta diliyorum...

Deleted Scenes Extended Edition

Şimdi geriye dönüp baktığımda daha rahat görüyorum yaşanan herşeyi. Şu anda baktığımda da yaşanabilecek herşeyi. Geleceğe kadar gördüklerimin hepsi birer rüya gibi kehanet belki de öngürü daha bilimsel olarak konuşmak gerekirse ki fiziğe olan aşkım beni böyle konuşmaya itiyor. İki gündür zor nefes alıyorum ve 2 haftadır da çok kilo aldım ki 5 kiloya ulaştı ne oldu bilmiyorum kendimi bıraktım sanırım. Rejenerasyona ihtiyacım var ve buna başladım şimdi. Nereye gideceğine karar vermeden önce nereden geldiğine bakmalı.

Geçmişe her bakışımda keşkeler birçok cümlenin başında yer etmiş, sonu yalvaran kelimelere mahkum olmuş cümleler geçmişi anlatan hikayenin neredeyse tamamını oluşturmuş. Şimdi düşünüyorum da hala o hikayeyi seviyorum. Birçok kez tekrar etmeme rağmen hala güzel hala birşeyleri farkediyorum nasıl da görememişim dediğim. Geçmiş bir film gibi belki de hikaye gibi değil gözümün önünden geçiyor her seferinde bir başka kesilmiş sahne eklenmiş bir şekilde o yüzden her izleyişimde yeni sahneler. Oyuncuların aynı olması kaçınılmaz, kesilmiş sahneler...

Herşeyin harika olduğunu sandığım dünyamda aslında hiçbirşey göründüğü gibi değilmiş. Hani şimdi tanrıya inanıyorsun da öldüğünde bir bakıyorsun tanrı yok.. Hiç tanrıya inanmıyorsun hayatın boyunca ama gözlerini son kez kapatıp açtığında ben buradaydım bak diye karşında duruyor olduğunu görmek gibi...

İki bölüm okumak, birçok projede yer almak, sorumlulukların altına korkmadan girmek, ne biliyim aklına esti diye tur organizatörlüğüne girişmek, içmeye gitmek, her şeye el atmak, yeni insanlar tanımak,.. ama tüm bu koşuşturmacanın içinde hala tatminsizlik ve keşke demek.. Ben yaşamıyorum. Burada sadece zaman öldürüyorum. Evet bunu farkettim sadece bunu da yaptım demek için herşeyin peşinde koşup sadece zaman öldürmek. Ama daha da fazlasını yapabileceğini bilerek..

Bu yazdığım geçmiş geleceği mühürlüyor. Yaşanabileceklerin önüne set çekiyor. Mesih'i beklemekten başka yapacak birşey yok. Şimdilik...

Live 4 it! Haftanın Klibi



Live 4 it! Haftanın Klibinden herkese merhaba. Bazı söylentilere göre artık blog kariyerinin sonuna geldiği öne sürülen biri olarak ehehe :) diyorum daha bırakmadım. Buradayım. Olur böyle zamanlar diyorum sadece. Bu haftaki şarkımızda dediği gibi ama "Kolay değiiil..."

Bu haftaki şarkıyı özellikle seçtim ki çok hoşuma gittiğinden mi desem yoksa sözlerini yaşıyor gibi olmamdan mı. Beni hiçbirşey güldürmüyor.. değil mi. Aslında beni hiçbir dert öldürmüyor. Kırarım canımı acımadan bir de. Acılarından kurtulmak için kendini kandırmak..

Delikanlı adama ağlamak yakışmaz mı? Bence içinde hala atan bir kalp taşıyan herkes ağlayabilir. Sevgiyi yaşadıkça ağlamaktan kaçamıyorsun. Sevinçten ya da üzüntüden. Dışarı vuramayanlar da ya da vurmak isteyenlere ne kadar saygı duyuyorsak dışarı vurmaktan çekinmeyenlere de aynı saygıyı göstermek gerek. Hata dışarı vurabilmek cesareti de gerektirir.

Terk eden sevgililer yerine çirkin kadınlar... Bişey diyemiyorum artık.

Herkese iyi bir hafta diliyorum.. Kolay değil ama başarılamayacak birşey de değil..

Deleted Scenes

Sanki herşey bugün başlamış da dün bitmiş gibi. O kadar uzun süre geçmiş ki üzerinden artık hiç unutmayacağım kadar kazınmış. Hala acıyor. Sanki beş dakika önce elime batmış bir diken kadar taze o kadar az zaman geçmiş gibi üstünden.

Herşey bu gece yeniden başlarken, gelecek şekillenirken ve her kelimesini kendim yazdığım kader dediğimiz kitapta tam da çizgisiz kağıda kelimeleri dümdüz ve okunaklı yazarken, sadece hüzünlü cümlelerde adın geçiyor. Bazı harflerin mürekkebi üstüne damlayan gözyaşlarından dağılmış. Kötü duruyor. O sendin... Senden önceydi ama biranda o, sen oluverdin.

İrademe karşı neden bu kadar zayıfım? Yüzmekten yorulunca suyun insanı içine çekmesi gibi. Yine içine çekiyor beni. Dibi görünmeyen kapkaranlık bir denizde tek başına... Seçimlerinden pişman olmamam gerektiğini kendime kabul ettireli epey oluyor.

Ben, bu gece hiç olmadığı kadar sana sarılmak isterken. Karanlıkta, seni sadece dokunarak görmeyi bu kadar isterken. Bu gece ama sadece bir gece daha. Sen nerdesin?...