Ben Çocukken No.6
Ben çocukken video kasetçalarımız vardı. Şimdiki VCD ve DVD player'ların babası diyebileceğimiz VHS player'lar evlerin olmazsa olmazı gibiydi. Yani o zamanlar çok küçük olduğumdan gerçekten ne kadar yaygın olduğu konusunda ileri geri konuşmakta zorlanıyorum. Ama şimdiki korsan cd'cilerin yerine kaset kiraladığımız yerler var idi. Bir de hatırlayamadığım şeylerden biri de bu kasetleri neden kiralıyorduk da satın almıyorduk. Bir arşivleme hevesi yok mu idi o zamanlar yine bu da tam hatırlayamadığım şeylerin arasında yer alıyor. Kaset fiyatlarını da hatırlamıyorum ve gidip de anneme babama sormaya üşeniyorum ki zaten gidip soramam zira artık ben çocuk olmadığımdan ve çalıştığım için şehir dışında sürtmek gibi bir zorunlulukla karşı karşıya olmanın verdiği gariplikle sadece telefon açıp sormaya bakar ki ben çocukluktan beridir hep biraz üşengeç olmuşumdur yer yer. Burası da tam o yer yerlerden birisi. Ama yine de 9-15 arası sayıda kasedim vardı bunların çoğunluğu ninja kaplumbağalar, red kit,.. gibi çizgifilmler ve Hababam Sınıfı gibi Türk Filmlerinden ibaretti. Şimdiki gibi gepgeniş bir arşiv yapma şansımız yoktu elbette. Bir de kasetler yer kaplıyordu, bozuluyordu, vs. uzun hikaye.. değil mi?
Bir kaset kiralamak için kaset dükkanına giderken hissettiğim heyecanı nasıl anlatabilirim ki. Şu an Avril Lavigne'i görsem aynı heyecan. Gittiğimiz dükkandaki film afişleri, sıra sıra kasetler,.. herşey sanki başka bir dünyadan gelmiş gibi. Benim küçücük dünyamın sınırlarının çok ötesinde bambaşka bir galaksideki bir dünya gibi..
İlk kez sinemaya gidişimi hatırlıyorum. Hayalet Avcıları 2'ye gitmiştik. Babam, ben ve dayım beraber gitmiştik. O yaştaki bir çocuk için garip bir seçim tabii ki hayalet avcıları. Trenin adamın içinden geçiş sahnesinde gözlerimi ellerimle kapatıp, parmaklarımın arasından izleme çabam da takdir edilmeli bence. Lakin izlediğim filmler arasında hiçbiri "Child's Play 1 - Çocuk Oyunu 1" kadar beni etkisi altına alamadı. İlk kez izlediğimde 10'lu yaşların henüz çok başındaydım sanırım ya da tek haneli yaşların çok sonlarında. "Caki" diye yıllarca filmin adını sayıkladım durdum. Buna sebep aslında filmi izlediğimizin ertesi günü annemin işten gelirken elinde aynı bebekle içeri girmesiydi. Aklım yerinden oynadı resmen. O yaşta çocuğa yapılır mıydı bu yahu? Yıllarca aynı odada beraber kaldık ki ben onun arada ev içerisinde dolaştığına, beni izlediğine inanıyordum. Lan aynı bebekti ya!.. Ödüm kopuyordu. Çok uzun bir süre, gerçekten fobimdi caki. Bugün de hiçbir oyuncak bebeği sevmem zaten. İnsan figürlü bebeklerden hem korkarım hem de nefret ederim. Bu ne korkudur Allahım. Ağaç yaşken eğilir diye boşuna dememişler.
Her yıl tam da okul açılacağı sıralar okul alışverişi yapardık. Yahu ne kadar da heyecan dolu, nasıl bir çocukça mutlulukla dolu bir şekilde giderdim. Alışveriş merkezinin içerisine adım attıktan sonraki her an, yeni birşey gördüğüm ve aldığım her an ayrı bir mutluluktu. Raflardakş herşey o an için dünyanın en güzel nesnesiydi. İçerisinde binbir özellik olan kalemlikler, renkli kalemler, silgiler, kalemtıraşlar,.. ne kadar çocukça yahu.. Okul başladıktan bir ay sonra çoğu kırılacak, kaybolacaktı ama yine de ilk günü yaşamak için ne büyük bir telaştı bu..
Şimdi ise, günler geceye dönüştü. Hissedilen heyecanlar olsa da sebepleri değişti. Değişti herşey, ben de, sen de, değişmeyen ne kaldı ki diye üzülmekle sevinmek birbirine karışıyor şimdi.
Diğer Ben Çocukken olan diğer olaylar için bulunmaz kaynak burada.
Anadolu'da bilinen bir gelenek vardır.Evlenme çağına gelen delikanlıya kendi yöresinden kız bakılır."Bizim taraflı olsun"denir.Amaç örf ve adetlerin yanında,o yörenin mizacınıda taşısın gibisinden.İşte Çaki'yide bu yüzden aynı kendi şiddetinde ama daha erotik hareketleri olan bi kızla evlendirdiler.(Bkz Bride of Chucky)Zamanının ne film serisiydi be!Hatta Çaki'nin gerçek oyuncakları pahalıydı.Çocuklar oyuncağım ona benzesin diye sağlam oyuncak bebeklerin yüzünü çizerlerdi, sonrada "aha bubam bağa çakinin oyunçağından aldu " diye avunurlardı.
Bir sürü renkli kalemlerim olurdu benim de, kokulu silgiler, güzel defter kapları, yeni kalem kutusu... ne günlerdi be! :)
bizim de vardı o kasetlerden dolu dolu :) Kemal Sunal, Türkan Şoray filmleri..Hint filmleri vardı bi de filmin çoğu danstan ibaretti o ayrı :) bir de bizde pikap vardı kocaman plaklar falan :) gurbetçi aile (bu nasıl bi tanımsa) oldugumuzdan mıdırı nedir saçma sapan kişiler (İbrahim Tatlıses , Emrah falan) vardı.. üff ki ne üff :)
benim kabusum da sayılırdı ayrıca çaki aslında bir tanesiydi. çakiye ilave edebilceğim: freddy ve beetlejuice :) 3 kere tekrar edersem ve gelirse diye ödüm kopardı. rüyamda da freddynin beni öldüreceğini düşünürdüm :)
Ailem uzun bir süre Almanya'da çalıştığından bizim evde neredeyse arşiv yapacak kadar VHS film vardı. Vitrinde tabak-çanak yerine video kasetlerimiz diziliydi mesala. Cüneyt Arkın, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Zeynep Değirmencioğlu, Kadir İnanır, Fatma Girik'li filmler...
O dönem mahallede tek video bizde, dolayısıyla hergün sinema salonu gibi dolar taşardı ev:)
Güzel, nostaljik zamanlardı. Ne çok anı var o yıllara ait.
Keyifli bir yazı olmuş emeğinize sağlık.