Beni Benden Alanlar No.5
Mesela yattığım odada bir pencere olsun ve yattığım saat gece olsun. Buraya kadar herşey normal gibi sanki. Ama işte o pencere önünde perdelerin yetmezliğinden mi desem yoksa o perdelerin özensizce şaartt!.. diye çekilmesinden mi diyim boşluklar kalır ya. Bu boşluklardan mesela dışarısı hafif görünür, dışarıdan içeri ışık huzmeleri akın eder. Bunları gözümüze, burnumuza, ağzımıza filan gelmesinden dolayı uyuyamayız. Bunlara da tamam diyebilirim. (Aslında demem de esas konuya gelicem o yüzden kısa kesiyorum.) Bu pencereler eğer ki bir balkon kapısının penceresiyse, veya ne biliyim birinci kat penceresi veya olmadı 2. kat olsun hadi. O odada o aralık kapanmadıkça uyuyamam. Çünkü en derin korkularımda gecenin bir yarısı ordan bana bir cin, peri, öcü, hayalet, canlanan kukla bebek gibi birşeyin bakmasından o kadar korkuyorum ki. Aklım uçuyor bazen. ya orayı hiç görmeyecek bir yer olacak ya da orayı tuğla, beton birşeyle kapamalıyım. Hele ki bu yer pencere bir balkona da bakıyorsa gündüz de uyuyamıyorum. Bu lanet neden beni buldu allahım bana bunu mu reva gördün :) Bak yazarken farkettim ki penceremde öyle bir boşluk kalmış. Elim ayağım boşaldı birden yeminle birşey baktı lan!.. Deli değilim ben! :)
Böyle bacak bacak üstüne atarsınız da bi süre sonra ayağınız uyuşur. Onunla beraber bir karıncalanma hissi ki karıncalanmayı televizyon görüntüsü bozulduğunda da kullanıyoruz bunda da kullanıyoruz. Sonra karıncayı bile incitmeyen diyoruz. Buna günah filan diyoruz e bu kadar kötü durumlar için karıncalanma dersen ister istemez karınca antipatisi de doğar insan da değil mi? Karıncalar nerden çıktı şimdi ben konudan ne kadar saptım hiçbir fikrim de yok aslında. Ha ne diyordum. O karıncalanma hissi ayak uyuşması. İşte o anlar benim benden alındığım sisli dağların tepelerinde esir tutulduğum anlardır. Bir daha asla geçmeyecek gibi ya! Nasıl düzeleceğine dair bir fikrim yok bugüne kadar ki geçişleri ben şansa geçti. Hadi bu sefer de felç olmadım gibi batıl inançlar üzerine kurdum :)
Kulağa fısıldayan güzel bir kız kadar baştan çıkarıcı ve çekici ne vardır diye sorarım sizlere ey inananlar! ;p Aynı şey erkekler için de geçerli midir? Bence evet :) Bugüne kadar gördüm ki böyle bir inanca sahip olmakta hiçbir sakınca yok :)
Kitapçıdan aldığım bir kitap eve gelirken yolda poşetin azizliğine uğrar da o güzelim el değmemiş, bükmeye kıyamadığım kapağı en olur olmaz yerinden kıvrık kalır ya. O izi bir ömür boyu taşır üstünde. Bundan daha büyük bir acı var mıdır? Ölü doğmuştur o kitap benim için. Okuyamam. Okusam da artık kabullenemem. Bekarete inanmıyorum ama kitaplar için aynı şey geçerli değil.. Bi kere kitap insanın en iyi dostu, diğeri sevgilisi. Ben olsam sevgiliyi seçerim orası ayrı da :) Anafikir bütünlüğünü bozmak da ayıp bazen.
Herhangi bir çöp kutusu, konteynır, kova, leğen, muhtelif çaplardaki variller gibi basket potası olarak hayal edilebilecek herşeye uzaktan birşey atıp soktuğumda sanki NBA kupasını türkiyeye kazandırmışçasına seviniyorum. o gerizekalıca yenilmezlik duygusu o kadar kaplıyor ki içimi. Çalışmaya ara veriyorum, dışarı çıkıp geziyorum, kendimi şımartıyorum. Günlerce kendime gelemiyorum. Atıştan önceki beni hor gören, tiksindirici ve bir rakun kadar savunmasız bulan bildiğin bir rockstar oluyorum. Bunları yazarken ben utanıyorum ;p
Daha önceki Beni Benden Alanlar için de buraya bakmanız yeterli.
LEAVE A COMMENT