Eski Defterler

ben ne zaman herşeyi düzene koyuyorum artık desem. sonraki 3 ila 8 dakika arasındaki zamanda mutlaka birşey oluyor. hadi ilk anı kurtardım desem. o gün cehennemin kapıları açılıyor istediğim hiçbirşeyi yapamamam için herkes seferber oluyor. İşler ters gidebilme kapasitesini 3'e katlıyor. beni hayattan soğutana kadar herşey birbirini ardına geliyor. sonunda olan sahne. ya ben oynamıyorum artık dediğim sigara içer halde yatakta tavana bakarken son buluyor. allahım benden ne istiyorsun inan bana bilmiyorum. inan bana artık. herşeyi bir kenara bırakırsak geçen yıldan kalan bir defter buldum. edirnede olan herşey yazıyordu içinde. proje ile ilgili insanların telefon numaraları, geçtiğimiz tarlaların, yolların krokileri, can sıkıntısının her anını yansıtan saniyelerin yerini almış kelimeler -mutluluktan ve umuttan da bahsediyordu bazıları-, şirket hattı yüzünden kaybolmasın diye kenara yazılmış sevdiğim insanların numaraları da vardı. otel odasında geçirdiğim sıkıcı gecelerde yanımda olan insanların. kahve izleri vardı içinde. benimle uzak diyarlarda 2 ay orada yazıyordu.
o zamanlar yeniden biraraya geldiğimiz eski sevgilimin daha hiçbirşey yokken benim için ankarayı bir uçtan diğer uca geçmesi benim için harcadığı günü, hayatımın soundtrack'i olsa nasıl olur diye herbiri ayrı bir zamanı anlatan şarkı listesi de yapıyordum o gün. bazen boş düzlüklerin uzandığı manzara önünde oturup geleceğimi kurardım, ayçiçeklerin içinde kaybolup belirsizliğe doğru yolalmak hoşuma giderdi. rüzgar düzlükleri okşarken benim içimden de geçerdi. sena ve ben.. nasıl olacaktı? nereye gidecektik beraber?... 2. kez yapabilir miydik?... Sevgimden çok eminken çekip gider miydi tekrar? devam eden hayatın içinde sadece bunlar vardı. yazdığım kelimelerin her birinin içinde bunun gibi bir sürü soru yatıyordu.
köşeye bir yere yazdığım karalamayı okurken gülümsedim.
-gece kazısı 21:00'de kaçak olucak. bu gece jandarmadayız
-proje tehlikede
-işler duruyor
-soundtrack yapılacak
-sena'yı ara mutlu ol :)
-iş için ankara'ya tekrar gidilmesi gerek nasıl?
-blog için yeni tema
-sena'yı ara :)
-istanbul'a dönüş. legendary comeback!
-everything is gonna be allright
-sena sena sena miss you less see you more :) (bunları nasıl yazdım bilmiyorum, çocuk oluyorum bazen)
-jack daniels alınacak.
-kissess&cigarettes
neden böyle kopuk kopuk yazdığımın farkında değilim, aslında bazılarını hatırlamıyorum bile. defterin yapraklarını tek tek çevirdim, hepsini okudum.
sonra defteri çöpe attım.
geride hiçbirşey bırakmamak bazen en iyisi sanırım.
ben bir de şunu yazmıştım o zaman sanırım tarih sadece kendini tekrar ediyor başka da bir olayı yok. inanmıyorum da zaten hiçbirşeye artık. cehennemin kapıları ve kaynar sular kimin içinmiş görücez. ona da inanmıyorum aslında. herşeyi bir kenara bırakıp yazdığım yazı ile bitireyim o zaman.

İyi, kötü.. öyle birşey gibi

Hep birinin bana sahip olmasını istedim ama sıkıldığımızda bir kenara attığımız oyuncaklardan biri olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Aslında hepsini ben hesapladım demiştim ama hata payının bu kadar çok olacağını da düşünmemiştim. Aslında aşkta düşünceye yer yok derken en büyük hatayı burada yaptığımı farkedeli de çok olmuyor. Aşık olmak için görmezden geldiklerim, gördüklerimin yanında ne kadar da fazlaymış. Yakında hava kararacak. Güneş batmadan evde olabilseydim keşke.. Ama evde olabilseydim bitmeyen maceranın ortasında nasıl kalacaktım ki? "Never ending story" gibi birşey bu. Tam da böyle rüzgarda savrulur gibi hem de.