Benim ben No.3

gece saat tiktaklarından ne kadar rahatsız olsam azdır ki bu yüzden gece aklıma geldikçe gider pilini çıkarırım.

şöyle birşey var ama cep telefonunun icadından sonra saat taşımanın bir anlamı kalmadı. eskiden saati gösteren bir araçken şimdi aksesuardan başka birşey değil benim için. ilk kez saat takmamaya başladığımda ortaokul çağını yaşıyordum. ortaçağ gibi karanlık bir çağ desem yalan söylemiş olup olmayacağımı bilmiyorum gerçekten. biraz bön insan olduğumdan ya da mükemmeliyetçi diyelim. hatırlamak istemiyorum. hatırlayacağım kadarını hatırladım zaten bu paragrafı yazarken. pişmanım.

ne diyordum onu unuttum.

dur!.. dur kiiii, üç, dört!.. demek o kadar aptalca ki ama bir o kadar da komik benim için. ilk duyduğumdan bu güne hala komik. olacak o kadar gibi modası geçmedi daha. herhangi bir zorluk anında durup düşünmek gerektiğinde yeri gelir sesli yeri gelir sessiz söylerim.

yeri gelir... yeri gelir..., sözcük öbeğinde giden hiçbirşeyin olmaması o kadar neşe kaynağı ki düşünsene bi, hiç kaybolan birşey yok. bir insanın hayatının en güzel anları gibi.

ne diyecektim yine unuttum.

güzel kek yapan kıza aşık olabilirim hemen ben arkadaş! hemen hem de.. güzel kek yapan güzel kıza taparım. kek yapamayan güzel kıza da aşık olurum gerçi. o da hemen.

birgün ben de evlenicem ya o kadar merak ediyorum ki o anı. bi de daha çok gelini merak ediyorum ya neyse. lan korktum birden. düğünleri sevmem ki ben. siz gidin düğüne ben evdeyim. sonra görüşürüz. evlenmeyi de hiç istemiyorum. kim icadettiyse..

futbolcu olsaydım hiç koşmadığım için çok eleştirilen biri olurdum. ama sahaya çıkar golümü de atardım. büyük yalan aslında!..

istanbul'a döndüğümde daha önce tanıdığım herkes ile görüşmek istiyorum. 2 yılda listeyi tamamlayıp sonra temelli buralardan gidicem gibi. küba'lı biriyle evlenip ab statüsünde oynamak istiyorum.

mp3 çalarım (çalarım burda birleşik mi yazılıyor diye 10 dk. film arası verdim. bi sigara yakıp uzaklara baktım. çıkardığım sonuç ise, ben benim gibi adama nüfus cüzdanı bile vermem oldu. hayat garip tabii bulaşık deterjanlı çubuğa üflüyosun baloncuk filan çıkıyor. o kadar garip işte.) mp3 çalarımı kene ısırdı. böyle birşey işte hayat. kulaklık kablosunu ısırdı hatta. ayrıntıya girersek.

bi de ben bir yerden eve dönerken "sweet home alabama"yı dinlemezsem eve dönmüş saymam kendimi.

vietnam sendromu gibi birşey oluştu bende "edirne sendromu". kepçe, kürek, kum, beyazlı kırmızılı uyarı bandı, buğday-ayçiçek-pirinç tarlası, su borusu, köylü gördüğümde irkiliyorum. rambo'da vardı ya adam bişey yapıyo en basit birşey bile ona işkenceyi hatırlatıyor kafayı sıyırıyor gibi. metallica konseri için istanbula geldiğimde tribünden izlerken yukarı kalkan eller buğday tarlası gibi gelmişti bana kafayı yiyeyazdım. bir de blogda yazdım işte.

kendi yolumu çizmek istiyorum diye dünyanın en büyük şirketlerinden birinden rüya gibi teklifi reddettim ya ilerde çöpten kağıt toplarken o anı hep hatırlıycam.
böyle aklı sıra kendi yolunu çizip de "bişeyler yapıcam lan ben!" diye yola çıkmak. ama özlü bir sözde dendiği gibi " o yol bayır aşşaağııı.."
"hasss..." diye "der untergang" gibi tepetaklak olmak var.
lakin ne kadar kıç üstü düşersem düşeyim bu eblek gülüşüm var ya hep ağzımı yüzümü kırasım geliyo. fakat ki, en azından denedim. bir kez daha güneşe çok yakın uçtum.. gibi
fakat nihayetinde daima başka bir yol bulunabilir..

bi de dahi anlamındaki "eroy" ayrı yazılır tabii o da var. bu yazıda geçmiyor.

  1. Comment by Adsız on 16:24  

    Güzel kek pişiren kızlar aldanmayın! Dün eroy bana dedi '' keki bitirinceye kadar aşık olurum'' o yüzden kanmayın güzel kızcağızlarım:))))))Eroy' un güzellik kriterlerini biliyoruz, onun dışındaysanız umut etmeyin:DD

    Eroy düğününü düşünüyorsun ben geçen gün 25 yaşında evlenen mimar oğlan gördüm(Çok büyük bir marifet görmüşüm) Tavsiyem sakın 30'una kadar evlenme. Gerçekten acıdım çocuğa. Bu arada düğün de yapma düğünde olacakları söyleyeyim iki de bir fatih ürek hayliliririli çalacaklar sen ve gelin bacımız aile üyelerini es geçip, o dangalak şarkılarda arkadaşlarınla göbek atacaksın. Aman diyim, aman diyim düğün yapma. Al gelini paris' e gidin, roma 'ya gidin gezin, dolaşın eğlenin. Öteki türlü çok sıkılırsınız:)))

  2. Comment by Hanife on 00:11  

    yine ,her zamanki gibi pek güzel bi yazı olmuş efendim,İstnabul'a dönünce görüşmek istediğiniz insalar arasında olacağımı umuyorum,özlettiniz kendinizi:))

  3. Comment by Adsız on 17:23  

    kek yapımı kolay çok tırt bişey, bence yıldızlara ulaşmak istiyosan güneşe tırmanmayı hayal et gibi bi söz vardı, baklava olsun illa besin öğelerinden olcaksa.
    ama bu zamanda evin girişine ayakkabıyla basmayan kızları özenle seçin derim ben.
    bi de yazını hiç beğenmedim, ben daha güzelini yazardım !!
    hangi büyük şirket, hangi rüya nası ve neden reddedildi. her paragrafta başka macera sırf konuşmak için. hayır madem öyle her paragrafı başka gün açıkla. noluyo ya. dalga mı geçiyosunuz kardeşim bizle, kelime tüketimi mi okutuyosunuz bize. ya detay verin merakta bırakmayın, ya da ver bohçamı annemgile gidiyom ben.
    bi de kelleşmeden evlenin, yoksa düğün fotolarına bakmak hiç estetik olmuyor. kel ama çok iyi çocuk, aslında daha çok saçı var da bu fotoda biraz az çıkmış. çok kötü ya, neticede o fotolara bi gün çocuklarınız bakçak. bilmiyorum ben sahibinden temiz, az kullanılmış bay yanı bi ev arıyorum, belki o yüzden gerginim şuaralar.

  4. Comment by eroy on 21:08  

    >cnslgy
    bütün kısmetim kapandı sayende :)

    >hanife
    elbette siz de varsınız. çok istiyorum geleli hala kimseyle doğru dürüst görüşemedim.

    >betül
    paragrafın sonuna doğru beni dövüceksin sandım :) eleştirilerini gözönünde bulundurucam ;p kimsenin ismini verip de rencide etmek istemedim niohahaha ;p bir süre daha sabır sonra güzel olacak söz :)