After Credits
sonunda herşeyi tüketmeyi başardım. ya da birileri bendeki herşeyi tüketti. belki de birden fazla insan ve büyük bir organizasyonun eseri. bence öyle. tüm bunların içerisinde kendimi sütten çıkmış ak kaşık olarak gören iç anadolu esnafı bakış açım olmasa da çok da paslı bir terzi makası da değilim diye düşünüyorum. (ikinci aforizma tam olmadı farkındayım.)
neyse diyeceğim şu ki, çok sevmek dışında elinde herhangi bir duygu olmayan biriyim. bu da şunu getiriyor. ne kadar sevdiğimi anlatmaya çalıştığımda tam bir gerizekalı gibi görünüyorum. sevgi duyduğumda (ki şu anki aşık halimi düşünürsek herşey ziyadesiyle daha fazla oluyor.) onun saflığı beni üzerimdeki tüm duygusal ve mental referanslardan, temellerden uzaklaştırıyor. bunca yılın ardından hala kutsal havuzdan çıkmış bir saflıkla tanrıçamın önünde diz çöküyorum. o kadar saf ve transparan ki ardında hiçbir şey saklı olmadığını görsün istiyorum. belki de bu saflık onu daha kırılgan ve daha sorgulanabilir yapıyor. bu aşka kendini adamak sandığım kadar büyük bir erdem değil sanırım.
birinden vazgeçmeye çalışmak daha büyük bir girdabın içinde kaybediyor insanı. ama eğer benim kadar çok seviyorsan, sanırım göze alamayacağın hiçbir şey kalmıyor. bu, ona olan hislerini yok etmek ve kalbini kurşun bir külçe ile kaplamak zorunda kalmak olsa bile..
keşke!'ler, ama!'lar, veya'ların havada uçuştuğu yeni ve en derin aşk hikayesi bu. tüm duygulardan arınmış olarak kötü karakterin kazandığı bir filmin ardından en son sahnenin olduğu ama sadece kısa bir anı olan, çok daha kısa bir cümle. ama sonsuz sayfada anlatamayacağım kadar derin..